
Diyarbakır merkezli soruşturma kapsamında 25 Nisan'da 21 ilde düzenlenen operasyonda aralarında 10 gazetecinin de olduğu 128 kişi gözaltına alındı. Seçimlere kısa bir süre kala yapılan operasyona uluslararası gazeteci örgütlerinden tepki gelmeye devam ediyor.
IJA: SEÇİM AYARLI OPERASYONLAR KABUL EDİLEMEZ
International Journalists Association e.V., yaklaşan seçim öncesi Erdoğan hükümetinin gazetecilere yönelik operasyonlarına tepki gösterdi.
IJA; "Seçimlere çok az bir süre kala, halkın haber alma hakkına kasteden, ifade ve basın özgürlüğünü engelleyen bu tür operasyonları kabul edilemez bulduğumuzu belirtiyor; basın ve ifade özgürlüğüne yönelik tüm baskıların bir an önce sona erdirilmesi çağrısını bir kez daha yineliyoruz." açıklamasında bulundu.
"HÜKÜMET, YURTTAŞLARA KARŞI GÜNAH İŞLİYOR"
Gazetecilerin gözaltına alınmasına tepki gösteren uluslararası kuruluşların temsilcileri, gazetecilerin seçim öncesi özgürce haber yapmasının önemli olduğunu söyleyerek, "Gözaltılar keyfi, suçlamalar hiç yoktan uydurulmuştur" dedi.
bianet'e konuşan PEN İngiltere Risk Altındaki Yazarlar Programı Direktörü Cat Lucas ve Alman Gazeteciler Derneği (DJV) Hessen Eyaleti Başkanı Sylvia Kuck, gazetecilerin seçimlerden önce gözaltına alınmasına dikkat çekti.
ÖZGÜRCE HABER YAPMA HAKKI
Gözaltına alınan 10 gazetecinin derhal serbest bırakılması çağrısında bulunan Cat Lucas, "25 Nisan'da gerçekleştirilen yaygın baskınlar ve ardından çok sayıda gazetecinin gözaltına alınmasından derin endişe duyuyoruz. Gazetecilerin özgürce haber yapabilmesi ve halkın bilgiye erişim hakkının korunması, özellikle yaklaşan parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde çok önemlidir" dedi.
"HÜKÜMET, YURTTAŞLARA KARŞI GÜNAH İŞLİYOR"
"Erdoğan'ın basın özgürlüğünü bu kadar şiddetli bir şekilde baskı altına almasına hem üzülüyorum hem de kızıyorum" diyen Sylvia Kuck ise şöyle konuştu: "Daha yeni gözaltına alınan 10 Kürt gazeteci derhal serbest bırakılmalıdır. Çünkü gazetecilik suç değildir! Türkiye cezaevlerinde 60 civarında gazeteci var. Gözaltılar keyfi, suçlamalar ise hiç yoktan ve havadan uydurulmuştur" diye konuştu.
Gözaltıları seçime bağlayan Kuck sözlerini şöyle sürdürdü: "Türk hükümeti, ücretsiz bilgi alma hakkı bulunan yurttaşlarına karşı günah işliyor. Özellikle seçim öncesi gazetecilerin çalışmaları son derece önemlidir."
"ERDOĞAN’IN BİTMEYEN ÖZGÜRLÜK DÜŞMANLIĞI"
Yeşil Sol Parti ve Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) gazeteci kökenli milletvekili adayları Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Umur Talu ve İrfan Değirmenci, gazetecilere yönelik baskı ve tutuklamaları bianet’e değerlendirdi.
Çandar, Cemal, Talu ve Değirmenci, gazetecilerin tutuklanmasını “Erdoğan’ın seçimler yaklaştıkça artan korkusundan kaynaklandığını” ifade etti.
CEMAL: ERDOĞAN'IN KORKUSUNUN GÖSTERGESİ
Yeşil Sol Parti İstanbul 2. Bölge 3. sıra adayı Hasan Cemal, 4 gazetecinin tutuklanmasını, "Erdoğan'ın hiç bitmeyen özgürlük düşmanlığı" olarak nitelendirdi ve ekledi:
“Tüm bu baskılar, gözaltılar ve tutuklamalar Erdoğan’ın seçim sandığından, milletin oyundan ne kadar korktuğunu gösteriyor. Bu korkudan kaynaklı baskıyı daha çok artırıyor. Gazetecileri tutuklayacak, gazeteciler gerçekleri yazamayacaklar, böylelikle büyük kitleyi karanlığa gömecek ve bu şekilde seçimleri kazanacağını umuyor.
“Bu, Erdoğan’ın hiç bitmeyen özgürlük düşmanlığıdır. Erdoğan rejiminin yaptığı tek şey özgürlük, adalet düşmanlığıdır. Dört gazetecinin tutuklanması bu korkunun ve düşmanlığın işaretidir.
"Aydınlar ve gazeteciler için bir hapishaneye çevrilmiş bu ülkede halka karşı işledikleri suçlara her gün yeni suçlar ekliyorlar. Bu tutuklamaları lanetliyorum, bütün bunların bitmesi için de 14 Mayıs günü herkesin Erdoğan’a karşı oyunu kullanması gerekiyor.”
ÇANDAR: KÜRTLERİN SESİNİ KISMA ÇABASI
Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili adayı 3. sıra adayı Cengiz Çandar, gazetecilerin tutuklanmasını "Kürt halkının sesini kısma çabası" olarak yorumladı ve şöyle devam etti:
"Tutuklamaları, hem basın özgürlüğüne hem de milletvekili olarak temsil edeceğimi düşündüğüm bölge halkına yapılmış ağır bir saldırı olarak görüyorum.
"Seçime iki hafta kalmışken; artık kullanımdan kalkması gereken suçlamalarla gazeteciler tutuklanıyor. Tutuklanan arkadaşlarımız bugüne kadar çok önemli olayları haberleştirmiş, rejimin yalanlarını bozmuş gazeteciler. Kürt halkının sesi olan gazetecilerin tutuklanması Kürt halkının sesini kısma çabasıdır. Seçimlerden sonra bütün bunların hesabını tek tek soracağız."
TALU: ÇEYREK ASIRDIR AYNI BAHANE
TİP İstanbul 3. Bölge 3. sıra Umur Talu ise; "seçim öncesinde halkın haber alma hakkının baskı altına alınmaya" çalışıldığını ifade etti:
"Diyarbakır'da çok sayıda kişiyle birlikte gözaltına alınan ve dördü tutuklanan gazeteciler de meslektaşımızdır. Gazeteciliği terörizmle ilişkilendirmek, tepki duyulan herkese 'terörist' yaftası yapıştırılan bir devrin sabit değişmezlerinden. İktidarın zincirli medya anlayışı bunu önceki devirden alıp daha da ağırlaştırdı.
"'Onlar gazetecilikten içeride değil' bahanesi çeyrek asırdır bu ülkede hüküm sürüyor. Tam seçimler öncesinde, halkın haber alma hakkını kendilerinin sansür ve baskı haksızlıkları ile bastıranlara karşı özgür basını, basın özgürlüğünü, gazetecilerin hak ve özgürlüklerini savunmaya devam edeceğiz."
DEĞİRMENCİ: GÖZDAĞI VERMEYE ÇALIŞIYORLAR
TİP İzmir 2. Bölge 1. sıra adayı İrfan Değirmenci de seçim öncesi "göz dağı verilmek istendiğini" vurguladı ve ekledi:
“Gözdağı vermeye çalışıyorlar. Biz yan yana durdukça, antifaşist cepheyi genişlettikçe seçime sayılı günler kala bu baskıları belki daha da artıracaklar ama 15 Mayıs sabahı biz bu Türkiye’ye uyanmayacağız. Anayasal hakkını kullandığı için, gazetecilik yaptığı için gözaltına alınıp tutuklananlar var fakat biz mücadeleyi büyüteceğiz.”
BASIN-İŞ, GAZETECİLERİN SERBEST BIRAKILMASINI TALEP ETTİ
Devrimci İşçi Sendikaları’na (DİSK) bağlı Basın-İş, Diyarbakır ve Ankara merkezli soruşturmalar kapsamında gazetecilerin gözaltına alınmasına dair bu sabah basın açıklaması yaptı.
Gazeteci Canan Yıldız’ın okuduğu basın açıklamasında, gazeteciler üzerinde uzun süredir büyük baskı olduğu, bu baskının en temel haklardan biri olan basın ve ifade özgürlüğünün yok edilmesi seviyesine geldiği belirtildi:
“Bu durum, uluslararası kurumlar tarafından her yıl yapılan araştırmalarda da tespit ediliyor. Türkiye her yıl basın ve ifade özgürlüğü, temel hak ve özgürlükler alanında her yıl aşağılara yuvarlanıyor.
Ama şimdi istatistiklerden daha vahim bir durum var. Bizzat yaşadığımız bir durum var. Art arda gazeteciler tutuklanıyor. Hapishanelerdeki gazeteci sayısı yine vahim duruma ulaştı. Geçtiğimiz yıl Diyarbakır’da düzenlenen bir operasyonda 16, Ankara’daki bir operasyonda 9 meslektaşımız tutuklandı. Halen hapishanedeler.
“HAKİKATİ ANLATTILAR”
Yine Diyarbakır merkezli bir operasyonda aralarında gazetecilerin de bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı. Dört meslektaşımız tutuklandı. Tutuklanan gazetecilerden Beritan Canözer sendikamızın üyesidir. Beritan ve tutuklanan diğer gazeteci arkadaşlarımız yaptıkları haberlerle, çektikleri fotoğraflarla, görüntülerle hakikati anlattılar.
Bu sabah ise gazeteci arkadaşlarımız ve üyemiz Dicle Müftüoğlu ve Sedat Yılmaz ailesiyle birlikte gözaltına alındı. Bu tutuklamalar Kürt gazeteciler üzerindeki sistematik baskının devamıdır.
“SEÇİME MÜDAHALE”
Seçime giderken gazetecilere yapılan bu operasyonların habere, seçim güvenliğine ve doğrudan seçime bir müdahale olduğunu düşünüyoruz.
Tutuklanan gazeteci arkadaşlarımızın bulunduğu yerlerde haber yapma ve seçim güvenliği konusunda endişemiz daha da artmaktadır.
İki hafta sonra seçim var. Tüm partilere çağrımız şudur: Tutuklu arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın. Gazetecilerle ilgili geçmişteki yargılamalar ya yok sayılsın ya da yeniden gerçekten bağımsız mahkemelerde yargılansınlar. Basın ve ifade özgürlüğünü sınırlandıran tüm yasalar ya lağvedilsin ya yeniden yapılsın.”
BİTLİS GAZETECİLER CEMİYETİ: GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR
Bitlis Gazeteciler Cemiyeti, gözaltı ve tutuklamalara tepki göstererek, gazetecilerin serbest bırakılmasını istedi.
Bitlis Gazeteciler Cemiyeti, Amed merkezli soruşturma kapsamında tutuklanan gazeteciler için yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, “Basına karşı yürütülen bu operasyonlar zaten can çekişen basın ve ifade özgürlüğünü bir adım daha geriye çekmektedir” denildi.
'GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR'
Açıklamanın devamında, “Diyarbakır merkezli yürütülen operasyonlarda birçok Gazetecinin gözaltına alınıp tutuklandığını üzülerek takip etmekteyiz. Fezlekelerde gördüğümüz kadarıyla meslektaşlarımıza yöneltilen bütün isnatlar temel gazetecilik faaliyeti kapsamındadır ve demokratik düzende asla suç olarak değerlendirilmemelidir. Basına karşı yürütülen bu operasyonlar zaten can çekişen basın ve ifade özgürlüğünü bir adım daha geriye çekmektedir. Buradan bir kez daha sesleniyoruz: #GazetecilikSuçDeğildir #GazetecileriSerbestBırakın” denildi.
GÜNEYDOĞU GAZETECİLER CEMİYETİ: GAZETECİLER SERBEST BIRAKILSIN
Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti "Gazeteci özgürce haber toplayabilmeli, bunları yorumlayabilmeli ve eleştirebilmeli" dediği açıklamasında gazetecilerin serbest bırakılması çağrısı yaptı.
Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti (GGC), Yönetim Kurulu, Amed merkezli soruşturma kapsamında tutuklanan gazeteciler için yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, “Basının, kamuyu ilgilendiren konularda özgürce haber ve bilgi verme, eleştiri ve denetim görevini yerine getirerek halkı bilgilendirme ve kamuoyu oluşturma işlevi, gazetecilik faaliyeti yürüten gazetecilerle mümkündür” denildi.
‘GEZETECİ ÖZGÜRCE HABER TOPLAYABİLMELİ’
Gazetecinin özgürce haber toplayabilmeli, bunları yorumlayabilmeli ve eleştirebilmeli denilen açıklamada, “Haber, eleştiri ve yorumları basabilmeli ve yayabilmelidir. Çünkü gazetecilik, haber toplama ve yayma faaliyetidir. Birçok uluslararası belgede ve birçok devletin Anayasasında düzenlenmiş ve güvence altına alınmış İfade ve basın özgürlüğü, Anayasamızda da teminat altındayken, gazetecilerin tutuklanmasını kaygıyla izliyoruz” ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, Amed’te gözaltına alınıp tutuklanan gazetecilerin serbest bırakılması çağrısı yapılarak, “Yargılamalar tutuksuz yapılmalıdır” denildi.
IFJ: GAZETECİLERİN TUTUKLANMASI KABUL EDİLEMEZ
IFJ Başkanı Dominique Pradalie, Türkiye’nin gazeteciler için dünyanın en büyük açık cezaevine dönüştüğünü ifade ederek, uluslararası toplumu Kürt gazetecilere dönük son saldırılara tepki göstermeye çağırdı.
Gazeteci, siyasetçi, avukat ve sanatçılara yönelik yapılan gözaltı ve tutuklamalara uluslararası alandan tepkiler gelmeye devam ediyor. Medya Haber TV’nin sorularını yanıtlayan Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) Başkanı Dominique Pradalie da Türkiye’nin gazetecilere dönük saldırını kınadı. Pradalie, “Türkiye’nin başındaki rejimin çok sayıda gazeteciyi, hâkimi, avukatı tutukladığı ve çoğunun sürgüne gitmek zorunda kaldığı son birkaç yılı yakından analiz ediyoruz. Türkiye, özellikle Kürt gazeteciler başta olmak üzere gazeteciler için dünyanın en büyük açık cezaevine dönüşmüş durumda” dedi.
‘KÜRTLERE KARŞI POLİTİKANIN BİR PARÇASI’
Kürt gazetecilere dönük süre gelen saldırıların iktidarın Kürt halkının taleplerini bastırma politikasının bir parçası olduğunu söyleyen IFJ Pradalié, şunları söyledi: “Türkiye’de veya başka yerlerde dürüst ve bağımsız çalışan tüm gazeteciler otoriter rejimler tarafından hedef alınıyor. Ne yazık ki Kürt gazetecilerde, her şeyden önce mesleklerini dürüst, bağımsız inşa ettikleri için ve Kürt oldukları için hedef alınıyor. Kürt gazeteciler aynı zamanda ülkede herkesi etkileyen savaş durumunun da mağdurudurlar. Kürt gazeteciler aynı zamanda Türk hükümetinin yıllardır Kürtlerin özerklik ve bağımsızlık arzularını bastırma politikalarının da mağdurudur. Hükümet Kürtlerin sesini duyuranlara saldırıyor.”
‘KABUL EDİLEMEZ BİR DURUM’
Gazetecilere dönük son saldırıların seçim sürecinde yapıldığını hatırlatan Pradalié, iktidarın onayı ile gerçekleştiğine işaret etti. Pradalié, “Son olarak 10 gazetecinin de arasında olduğu avukat, siyasetçi, sanatçının yasadışı ve keyfi bir şekilde hapsedilmesine yol açan son tutuklamalar kabul edilemez ve şok edici bir durumdur. Uluslararası Gazeteciler Federasyon olarak gözaltına alınan meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu ve onları desteklediğimizi dünyaya ilan ettik. Dünyanın gözü, haber alma ve haber verme özgürlüğüne yönelik bu kabul edilemez saldırılara daha sık odaklanmalıdır. Gazetecilere dönük son saldırıların özellikle seçim sürecinde gerçekleşmesi daha kabul edilemez bir durumdur. Gazeteciler bu süreçte mesleklerini özgürce yapabilmelidir” ifadelerini kullandı.
18 ULUSLARARASI KURUMDAN GÖZALTILAR İÇİN ÇAĞRI
Amed merkezli gözaltılara ilişkin 18 uluslararası kurum açıklama yaptı. Gözaltıların seçimden önce yapıldığına dikkat çekilen açıklamada, “Seçimler öncesinde özgür ve çoğulcu bir medya ortamına duyulan ihtiyacı yineliyoruz” denildi.
‘ÇOĞULCU MEDYA ORTAMINA İHTİYAÇ VAR'
Söz konusu baskınların sistematik taciz olarak değerlendirildiği çağrı metninde, "Medya özgürlüğü, ifade hürriyeti ve insan hakları örgütleri Türkiye yetkililerine, Kürt gazetecilere, medya çalışanlarına, medya kuruluşlarına, onları savunan avukatlara ve Kürt siyasi parti yetkililerine yönelik sistematik taciz ve gözdağı uygulamalarına son vermeli, bu kişilerin avukata erişimini sağlamalı, yöneltilen suçlamaların tüm ayrıntılarını açıklamalı ve bu kişilerin gözaltından serbest bırakılmalarını sağlamalıdır. Bu vesileyle, 14 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleştirilecek seçimler öncesinde özgür ve çoğulcu bir medya ortamına duyulan ihtiyacı yineliyoruz" ifadelerine yer verildi.
‘TUTUKLU GAZETECİLERİN AVUKATI GÖZALTINDA’
Açıklamada, 20 ilde 128 kişinin ev ve ofisine yapılan baskınların nedeninin henüz tam anlamıyla belirlenmediğine dikkat çekildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: "Devlete ait Anadolu Ajansı, Diyarbakır merkezli operasyonun Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen terörle mücadele soruşturmalarıyla ilgili olduğunu bildirdi. Toplam 216 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldığı bildirildi. Şu ana kadar gözaltına alınanlar arasında 10 gazeteci ve tutuklu gazetecileri temsil eden bir avukat da bulunuyor. Baskınlar sırasında gazetecilere ait teknik ekipman, bilgisayar, kitap ve belgelere de polis tarafından el konuldu. Şu ana kadar gözaltına alınan gazeteciler arasında Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök ve muhabirleri Ahmet Kanbal ve Mehmet Şah Oruç; Yeni Yaşam gazetesi genel yayın yönetmeni Osman Akın; Türkiye’deki tek Kürtçe basılı gazete olan Xwebûn’un imtiyaz sahibi Kadri Esen, JinNews muhabiri Beritan Canözer ve gazeteciler Mehmet Yalçın, Mikail Barut, Salih Keleş ve Remzi Akkaya bulunuyor. Haziran ve Ekim 2022’deki benzer baskınların ardından Diyarbakır ve Ankara’da tutuklu gazetecileri temsil eden Avukat Resul Temur da baskınlarda gözaltına alındı. Diyarbakır Barosu, soruşturmada gizlilik kararı olması ve gözaltına alınanların avukatlarıyla görüşmelerine 24 saat kısıtlama getirilmesi nedeniyle gözaltına alınanlara yöneltilen suçlamaların henüz bilinmediğini açıkladı."
'BASKINLAR SEÇİME YÖNELİK’
Baskınların seçime sayılı günler kala yapıldığına vurgu yapılan açıklamada, "Ülkedeki Kürt medyasına ve siyasi muhalefete yönelik sistematik taciz ve gözdağının bir başka adımını temsil ediyor. Daha önce Haziran 2022‘de benzer bir baskın sonucunda Diyarbakır‘da 20 gazeteci gözaltına alınmış, bunlardan 16’sı 11 Temmuz 2023’te başlayacak olan duruşmaya kadar terör suçlamasıyla tutuklu yargılanmak üzere tutuklanmıştı. Ekim 2022‘de, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen terörle mücadele soruşturması kapsamında Ankara, İstanbul, Van, Diyarbakır, Şanlıurfa, Mersin ve Mardin illerinde yapılan eş zamanlı ev baskınlarında 11 Kürt gazeteci daha terör suçlamasıyla gözaltına alındı. Duruşmaları 16 Mayıs 2023’de başlayacak" sözlerine yer verildi.
'DERHAL SERBEST BIRAKILMALILAR'
Açıklamanın devamında şunlar yer aldı: "Mapping Media Freedom veri tabanı, son 12 ay içinde 91 Kürt gazeteci, medya çalışanı veya kuruluşunu etkileyen 27 uyarı kaydetmiştir. Bu uyarılar çoğunlukla tutuklama, gözaltı, hapis cezası, kovuşturma ve mahkumiyetle sonuçlanan yasal vakalardan oluşmaktadır. Yetkilileri, gözaltındaki gazetecilere, avukatlara ve siyasi aktivistlere derhal avukat erişimi sağlamaya ve yöneltilen suçlamaların tüm ayrıntılarını açıklamaya çağırıyoruz. Görevi kötüye kullandıklarına dair inandırıcı bir kanıt bulunmadığı takdirde, bu kişiler derhal serbest bırakılmalıdır."
İMZACI KURUMLAR
Gazetecilikte Kadın Koalisyonu (CFWIJ), English PEN, Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF), Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Uluslararası Basın Kurumu (IPI), Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), Osservatorio Balcani Caucaso Transeuropa (OBCT), PEN America, PEN International, PEN Netherlands, PEN Norway, PEN Québec, Bağımsız Gazetecilik Platformu (P24,San Miguel PEN, Scottish PEN, Güneydoğu Avrupa Medya Organizasyonu (SEEMO), çağrı metnine imzacı olarak katılırken metni imza için yarına kadar açık kalacak.
Kaynak:
https://internationaljournalists.org/tr/secim-ayarli-operasyonlarda-dort-gazeteci-tutuklandi/
https://bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/277857-hukumet-yurttaslara-karsi-gunah-isliyor
https://bianet.org/bianet/medya/277905-gazeteci-vekil-adaylarindan-tutuklamalara-tepki-erdogan-in-bitmeyen-ozgurluk-dusmanligi
https://bianet.org/bianet/insan-haklari/277990-basin-is-gazetecilerin-serbest-birakilmasini-talep-etti
http://mezopotamyaajansi35.com/search/content/view/206388?page=2?page=1&key=2803949d9f71deb9a13fc93bd7a85da2
http://mezopotamyaajansi35.com/search/content/view/206362?page=3?page=1&key=2803949d9f71deb9a13fc93bd7a85da2
http://mezopotamyaajansi35.com/search/content/view/206001?page=6?page=1&key=2803949d9f71deb9a13fc93bd7a85da2