
Yaptığı haber nedeniyle hakkında dava açılmasını “Gazeteciliğe yönelik gözdağı” olarak nitelendiren Yılmaz “Her zaman sesi duyulmayan insanların ve hayvanların sesi olmaya çalıştım” dedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Türkiyeli Ermeni gençlerle yaptığı söyleşiyi konu alan haberi nedeniyle bianet editörü Tuğçe Yılmaz hakkında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301. maddesi uyarınca dava açtı.
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, savcılığın hazırladığı iddianameyi kabul ederek ilk duruşma tarihini 2 Aralık saat 14.30 olarak belirledi.
Yılmaz, “Türkiyeli Ermeni gençler anlatıyor: 109 yıldır süren yas” başlıklı haberi nedeniyle “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” suçlamasıyla yargılanacak.
"GÖZALTI GEREKÇEMİ ADLİYEYE GÖTÜRÜLÜRKEN ÖĞRENDİM"
Hakkında açılan davaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yılmaz, soruşturmanın Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) yapılan ihbar üzerine başladığını hatırlattı. Gözaltına alınış biçimindeki usulsüzlüklere dikkat çekti:
“Bir gazeteci olarak haber yaptığım için yargılanıyorum. Üstelik CİMER’e yapılan 'bianet isimli internet sitesinde 1915 olayları için (soykırım) tabiri kullanılarak halk kin ve düşmanlığa teşfik ediliyor ayrıca aynı haber sitesinde terör seviciliği ve terör propagandası yapılıyor' şeklindeki bir ihbarla. Beni ihbar eden kişinin kim olduğu, niyeti ya da cezai ehliyeti olup olmadığı dahi belirsiz.
3 Haziran 2024 akşamı evime dönerken polisler tarafından durduruldum ve bir gece karakolda tutuldum. Ardından, suçlu gibi yüz tanıma sistemiyle bir süre izlendiğimi öğrendim. Ancak bir gün sonra, adliyeye sevk edilirken 24 Nisan 2024 tarihli bir haberim nedeniyle gözaltına alındığım söylendi.
O ana dek gözaltı gerekçem bile açıklanmamıştı. Dolayısıyla kendimi savunma hakkım ciddi şekilde kısıtlandı. Sonrasında da yasal sınırlar aşılmış olmasına rağmen hakkımda dava açıldığı tebliğ edildi.
"AÇIK BİR GÖZDAĞI"
Yılmaz, yalnızca yaptığı bir haber nedeniyle yargılanıyor olmasının gazetecilik alanında caydırıcı bir etki yaratacağına işaret etti:
“Bugün demokratikleşme tartışmalarının sürdüğü bir dönemde, yalnızca yaptığım bir haber nedeniyle yargılanıyor olmam mesleğimiz açısından açık bir gözdağı niteliği taşıyor. Çünkü çıkış noktası bir CİMER ihbarıysa, bu seçici yaklaşımın, Dilovası’nda yanarak ölen ikisi çocuk yedi kişinin çalıştığı fabrikanın defalarca ihbar edilmesine rağmen neden uygulanmadığını da sorguluyorum.”
TCK 301’in “muğlak” bir madde olduğunu belirten Yılmaz, haberlerinde kimseyi hedef göstermediğini ve aksine sesi duyulmayanlara alan açmaya çalıştığını da ekledi:
“Sadece mesleğini doğru yapmak; her gün aynı merak ve heyecanla işini sürdürmek isteyen biri olarak, bu muğlak maddeden yargılanmamın hukuki bir dayanağı olmadığını düşünüyorum. Haberlerime bakıldığında, bugüne dek kimseyi aşağılamadığım ve onurunu kırmadığım açıkça görülebilir. Aksine, her zaman sesi duyulmayan, görmezden gelinen ve toplumda kendini aşağılanmış hisseden insanların ve hayvanların sesini duyurmaya çalıştım.”
"TOPLUMSAL BARIŞ AÇISINDAN İKİRCİKLİ BİR DURUM"
Yılmaz sözlerini “Gazetecilerin gözaltına alınmasına ve yargılanmasına alışmamaya çalışıyorum ve 2 Aralık’taki duruşmamda beraat alacağıma inanıyorum. Çünkü hâlâ haberlerimiz nedeniyle yargılanıyor olmamız, toplumsal barış açısından ciddi bir ikircikli durumu ortaya koyuyor.” ifadeleriyle sonlandırdı.
Kaynak:https://bianet.org/haber/bianet-editoru-tugce-yilmaza-tck-301den-dava-ilk-durusma-2-aralikta-313947