
Altın kaçakçılığı, Türkiye ile İsrail arasındaki ihracat konularına dair yaptıkları programdan dolayı hâkim karşısına çıkan gazetecilerden Timur Soykan, "Normal bir ülkede bu haber nedeniyle gazeteciler işini yaptığı için tebrik edilir ama Türkiye'de yargılanıyoruz" dedi
Gazeteciler Timur Soykan, Barış Pehlivan, Şule Aydın ve Murat Ağırel'in Halk TV'de yayınlanan 8 Ekim 2024 tarihli "Kayda Geçsin" programındaki ifadeler gerekçesiyle "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" (TCK 217/A), "gizliliğin ihlali" (TCK 285/2), "halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" (TCK 216/3) suçlamalarıyla yargılandığı davanın dördüncü duruşması 4 Aralık 2025 günü Bakırköy 34. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü.
P24 tarafından takip edilen duruşmada Soykan, Pehlivan, Aydın ve Ağırel ile avukatları hazır bulundu.
Kimlik tespitinin ardından savunmasını yapan Barış Pehlivan, iddianamede dava konusu yayına ilişkin olarak hangi unsurların suç oluşturduğuna dair bir tespit olmadığını söyledi. Pehlivan, " Soruşturma dosyasının gizliliğine dair bir suçlama ile karşı karşıyayız. Bizim kaynağımız soruşturma dosyası değil haber kaynağıdır. Haber kaynağımızı da deşifre etmek gibi bir yükümlülüğümüz yoktur. Buna dair yanıltıcı bilgi vermekle suçlanıyoruz. Filistin ve İsrail'e dair yaptığımız yayınlardan dolayı da yanıltıcı bilgi yaptığımız iddia edilmektedir. İsrail Türkiye arasında ticari ilişki yoktur, para ilişkisi yoktur deseydim halkı yanıltıcı bilgi yaymış olurdum ama biliyorum ki o zaman bu soruşturma ve dava olmazdı. Ben doğru bilgiyi verdim” diyerek beraatını talep etti.
Pehlivan’ın ardından savunma yapan Timur Soykan, davaya konu haberin doğru olduğunu ve gazetecilik faaliyeti kapsamında yapıldığını vurguladı: "Bir haber kaynağımdan İstanbul Havalimanı VIP salonunda eski bakan yardımcısı, milletvekili ve özel kaleminin altın kaçakçılığı yaptığını öğrendim. Eski bakan yardımcısı Fatih Metin'i telefon ile aradım. Özel kaleminin çantasında 60 kilo altın yakalandığını bizzat kendisinden öğrendim. Aynı zamanda 3 MHP'li milletvekilinin altın kaçakçılığında yer aldığını haber kaynaklarımdan teyit ettim. Halk TV'deki Kayda Geçsin programında bunu anlattım. Normal bir ülkede bu haber nedeniyle gazeteciler işini yaptığımı için tebrik edilir ama Türkiye'de gördüğünüz gibi yargılanıyoruz. MHP tarafından üç milletvekilinin istifası istenerek vermiş olduğum haber doğrulandı. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı konuya dair bir raporu Cumhurbaşkanlığı'na sundu. Fatih Metin ve Yunus Emre Morkoç hakkında Gaziosmanpaşa adliyesinde soruşturma olduğunu biliyoruz. Özet olarak haberimiz doğrudur. Basın özgürlüğü çerçevesinde yapılmış bir haberdir.”
"SORU SORMA HAKKIMI KULLANDIM"
Dava konusu yayının akış sürecini koordine eden kişi olduğunu belirten Şule Aydın da "Benim bu olaya nasıl dahil olduğuma dair şüpheler var. Şöyle ki genel anlamda çok fazla söz hakkı almadan sadece konuşmacı gazeteciler arasında ara ara konuşmaya yönlendirmeler yapmış bulunuyorum. Filistin'e karşı bir görüşüm oluşmuş o da herkesçe bilinen bir görüştür. Ben mesleğim gereğince soru sorma hakkını kullandım, beraatımı talep ediyorum" dedi.
Son olarak söz alan Murat Ağırel de savunmasında, "Programda anlattığım husus Filistin'deki masum insanların soykırıma uğradığı bir açıklamadır. Dünya biliyor ki 58 bin kişi katledildi. Bunun bir soykırım olduğu açıkça görülmektedir. Ülkemizde de bu konuda tepkiler vardır. Siyasal İslamcılar doların yeşiline takar sözü bir dini değer olarak değerlendirilmiş, oysa siyasal İslamcılık inanca değil siyasi tutuma yöneliktir. Gizliliğin ihlali diye bahsedilen konuların hepsine bakıldığında kamuya açık bilgiler olduğu görülecektir. Bu bilgiler ve veriler bakanlığın kendi sayfasında paylaşılan verilerdir. Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum” diye konuştu.
Barış Pehlivan ve Timur Soykan'ın avukatı Hüseyin Ersöz iddianamenin bir kurgu üzerine düzenlendiğini belirterek "Dava konusu yayında kamuoyunu önemli ölçüde ilgilendiren konular tartışma konusu yapılmıştır. Temel itibarıyla üç suç atfedilmiştir. Altın kaçakçılığı güncel bir meseledir, adli makamlara da yansımıştır ve güncelliğini de korumaktadır. Türkiye ile İsrail arasındaki ihracat konusunda verilen veriler gereğince bu konu da hale hazırda günceldir, basın hürriyeti çerçevesinde değerlendirilmiştir. Diğer suçun oluşabilmesi için kamu güvenliği ile ilgili bir tehdit oluşması gerekmektedir ancak buna ilişkin somut delil yoktur. Müvekkillerimin aleniyet unsuru içerisinde kamuya açık kaynakları habercilik anlayışına dayalı bir yayın yaptıkları görülmektedir" dedi.
Murat Ağırel'in avukatı Enes Ermaner, gazetecilerin ulaşabildikleri en doğru bilgileri haber olarak yayınladıklarını ifade ederek ortada bir kamu yararı olduğuna dikkat çekti. Ermaner, "Gizlilik kararı olan dosyaya yönelik olarak dosya içerisinde herhangi bir bilgi yoktur. Tamamı gazetecilik faaliyetidir” diyerek beraat talep etti.
Şule Aydın'ın avukatı Gamze Pamuk da "İddianamenin detayına baktığımızda müvekkilim meslektaşlarına sorular sormuştur. Müvekkilimin haber üretmediği ve nitelik değiştirmeyen bir ifadesi de bulunmamaktadır. Kamuoyuna açık veriler paylaşılmıştır ve bu suç oluşturmamaktadır. İddianame yasal unsurları itibarıyla eksiktir. Müvekkillerimizin hangi sözünün hangi eyleme isnat edildiği belli değildir. Biz burada müvekkilimize bir ayrıcalık tanınmasını değil hukukun uygulanmasını talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Mahkeme, eksik hususların tamamlanması için davayı 22 Ocak 2026 tarihine erteledi.
DAVA HAKKINDA
Halk TV'de 8 Ekim 2024 tarihinde yayınlanan "Şule Aydın ile Kayda Geçsin" isimli programdaki ifadeler nedeniyle programın moderatörü Şule Aydın'ın da aralarında olduğu dört gazeteci hakkında iddianame hazırlandı. Gazeteciler hakkında hazırlanan iddianamede programın çözümlenmiş haline yer verilerek eleştiri, basın ve düşünce özgürlüğünün sınırlarının aşıldığı iddia edildi.
Barış Pehlivan ve Şule Aydın'a "yanıltıcı bilgi alenen yayma", "gizliliğin ihlali" suçlamalarının yönetildiği iddianamede Murat Ağırel ve Timur Soykan'a "yanıltıcı bilgi alenen yayma", "gizliliğin ihlali", "halkın bir kesimin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" suçları isnat edildi.
Suçlamalara gerekçe olarak ise programdaki konuşmalarda eski bakanlar ve milletvekillerinin suç işleyenlerle birlikte hareket ettiği yönünde beyanda bulunulduğu, bu doğrultuda "yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçunun işlendiği iddia edildi.
Murat Ağırel ve Timur Soykan'ın "Siyasal İslamcılar yeşile tapar" şeklinde sözleri de "halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" suçuna gerekçe olarak iddianamede yer aldı.