
Expression Interrupted’ın yayımladığı üç aylık rapora göre 2025’in ilk çeyreğinde 90 ayrı davada 157 gazeteci yargılandı. 25 gazeteci tutuklandı, 50 gazeteci gözaltına alındı. RTÜK, muhalif televizyonlara 25,3 milyon TL’yi aşan para cezası kesti.
Expression Interrupted platformu tarafından hazırlanan “İfade ve Basın Özgürlüğü Gündemi” raporlarının 13’üncüsü yayımlandı. Dava takip çalışmaları ve açık kaynak araştırması sonucunda elde edilen veriler ışığında hazırlanan rapor, 2025 yılının Ocak, Şubat ve Mart aylarını kapsamakta.
2025 yılının ilk çeyreği, yargısal baskıların yanı sıra protesto hakkının kullanımını izlemekten dijital içerik üretimine kadar pek çok alanda gazetecilere yönelik baskıların sertleştiği bir dönem olarak kayda geçti. Rapora göre, Ocak-Mart 2025 döneminde ilk derece mahkemelerinde toplam 157 gazetecinin yargılandığı 90 dava görüldü. 32 dava sonuçlandı; 19'unda mahkûmiyet, 14’ünde beraat kararı verildi. Mahkûmiyetle sonuçlanan davalarda 28 gazeteciye toplam 41 yıl 1 ay 12 gün hapis ve 8.850 TL adli para cezası verildi. 25 gazeteci hakkında yeni dava açıldı, 10 gazeteci hakkında ise soruşturma başlatıldı.
GAZETECİLER EN ÇOK “ÖRGÜT ÜYELİĞİ” SUÇLAMASIYLA YARGILANDI
Bu dönemde gazeteci davalarında en sık kullanılan suçlamalar “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlamaları oldu. Gazeteciler toplam 27 ayrı davada “örgüt üyeliği” (TCK 314/2), 21 ayrı davada ise “örgüt propagandası” (TMK 7/2) suçlamasıyla yargılandı.
Üçüncü sırada 14 ayrı davada kullanılan “hakaret/kamu görevlisine hakaret” (TCK 125) suçlaması yer alırken gazeteciler dokuzar davada ise “Cumhurbaşkanına hakaret” (TCK 299) ve “devlet kurumlarını aşağılama” (TCK 301) ile suçlandı. “Dezenformasyon yasası” olarak bilinen TCK 217/A maddesi (“halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma”), yedi farklı davada kullanıldı.
PROTESTOLARI TAKİP EDEN GAZETECİLERE GÖZALTI VE TUTUKLAMA
Gözaltı ve tutuklamaların hız kesmediği yılın ilk çeyreğinde, protesto alanları da gazeteciler için riskli bir çalışma alanı haline geldi. Rapor döneminde gözaltına alınan 50 gazeteciden 22’si İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ve Van Büyükşehir Belediyesine kayyum atanmasıyla ilgili protestoları takip etmeleri nedeniyle hedef alındı. Aynı dönemde 12 gazetecinin etkilendiği en az beş şiddet içeren polis müdahalesi, engelleme ya da tehdit vakası, gazetecilerin güvenliği ile ilgili kaygıları güçlendirdi.
Rapora konu dönemde 25 gazeteci tutuklandı. 10’u bu dönemde tutuklanan toplam 21 gazeteci ise tahliye edildi. Tutuklanan gazetecilerin yedisi İmamoğlu’nun tutuklanmasına karşı gerçekleşen protestoları takip etmeye çalışan gazetecilerdi.
Yılın başında 33 olan tutuklu gazeteci sayısı, ilk çeyrek sonunda 34’e yükseldi.
RTÜK’TEN MİLYONLUK CEZALAR VE EKRAN KARARTMA
RTÜK, 2025’in ilk üç ayında özellikle İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla ilgili yayınlar nedeniyle Halk TV, NOW, SZC TV ve TELE 1’e toplam 25.344.068 TL para cezası verdi. SZC TV’ye ek olarak 10 gün ekran karartma yaptırımı uygulandı. Kurul ayrıca, “olumsuz yayınlarla vatandaşları karamsarlığa itmek” gerekçesiyle muhalif yayınları hedef alan bir uyarı yayımladı.
Bu dönemde RTÜK’ün denetim yetkisi YouTube’a kadar genişletildi. YouTube’da faaliyet gösteren Cumhuriyet gazetesi, Fatih Altaylı ve FluTV kanallarına lisans alma zorunluluğu getirildi.
YENİ TEHDİT: SİBER GÜVENLİK KANUNU
19 Mart’ta Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Siber Güvenlik Kanunu, gazetecilik örgütlerinin tepkisini çekti. Özellikle “veri sızıntısı varmış gibi gösterenlere iki yıldan beş yıla kadar hapis” öngören 16. madde, basına yönelik yeni bir sansür aracı olarak değerlendirildi.
Kanunun “gecikmesinde sakınca bulunan hallerde” hâkim kararı olmaksızın Cumhuriyet savcısının emriyle dijital materyallere el koyma yetkisi tanıyan sekizinci maddesi de eleştirilen hükümler arasında.
Yılın ilk çeyreğinde Anayasa Mahkemesi, daha önce “kanunilik” şartlarını karşılamadığı gerekçesiyle iptal ettiği “örgüte üye olmadan yardım etme” (TCK 220/7) maddesini aynı gerekçeyle bir kez daha iptal etti.
Anayasa Mahkemesi ayrıca gazeteciler tarafından yapılmış en az iki başvuruda adil yargılanma ve basın özgürlüğü ihlalleri olduğuna hükmetti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ise 2024 yılına dair yayımladığı istatistiklerde, Türkiye’nin hak ihlallerinde Avrupa’da başı çektiğini bir kez daha ortaya koydu. İstatistiklere göre, Avrupa Konseyine üye 47 ülkeden AİHM’ye yapılan ve halen Mahkeme önünde bekleyen 60 bini aşkın başvurunun yüzde 35,8’i, yani yaklaşık 21 bin 600’ü Türkiye’den.