İstanbul Beylikdüzü’nde iki yaşındaki bir çocuğun, “cinsel istismar nedeniyle öldüğü” iddiasını haberleştiren bianet kadın ve LGBTİ+ editörü Evrim Kepenek “soruşturmanın gizliliğini ihlal (TCK 285)” iddiasıyla yargılandığı davada bugün hakim karşısına çıktı.
Hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis istemi olan Kepenek, Büyükçekmece 9. Asliye Ceza Mahkemesi savunma yaptı.
Duruşmada Kepenek’in savunmanlığını Deniz Yazgan Şenay, Ferhat Boğatekin ile Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nden Emine Özhasar üstlendi.
Savunma öncesi hakim Kepenek'e "Okuyarak savunma yapmıyorsunuz. Sistem o şekilde" diyerek savunmasını kısıtladı. Kepenek de acılı aileye başsağlığı dileyerek başladı. İki yaşında bir çocuğa yönelik istismar olayının dünyanın her yerinde haber olduğunu söyledi.
Haberi yaparken gazetecilik etik ilkelerine göre hareket ettiğinden bahseden Kepenek, “Ailenin ya da çocukların adını kullanmadan, masumiyet karinesine saygı göstererek haberimi yaptım” dedi.
Kepenek “Hiçbir haberimde, kimsenin adını haksız yere geçirmediğim gibi, özellikle bu tür hassas konularda son derece titiz bir dil kullanırım. Burada yargılanıyor olmam, mesleğimin temel görevlerini yerine getirme çabamla ilgili görülmelidir” diye de ekledi. Haberi yapış şeklini anlattı:
7 Eylül 2022’de Türk Tabipleri Birliği üyesi bir hekim tarafından 2 yaşındaki bir bebeğin şüpheli ölümüne ve istismarına dair bilgilendirildim. Ancak, haberi yalnızca bilgi, belge ve bulgularla doğrulanması durumunda yayınlayabileceğimi söyledim. Aynı gün çeşitli Whatsapp gruplarında bir ölü muayene raporu gördüm, fakat bu raporu doğrulatmadığım için haberleştirmedim. Ben raporları arşivlemedim, kimse ile paylaşmadım.
Beylikdüzü Devlet Hastanesi'nden bir doktor beni arayarak bana gözlemlerini anlattı, raporda yer alan bulguları adli tıp uzmanlarına sordum. Uzmanların değerlendirmesi üzerine, haberi çocuğun üstün yararı ilkesine bağlı kalarak ve isim paylaşmadan yayınladım.
Kepenek ardından da suçlama konusu olan “soruşturmanın gizliliğini ihlal” konusuna girdi. Haberi yaptığı sırada alınmış bir gizlilik kararı olmadığını söyledi. Soruşturmanın devam etmesinin de haber vermeye engel olmadığından bahsetti. Ardından şöyle konuştu:
Çocuk istismarı ile mücadelede; engelletici olabilmek, gerçek sorumluları saptamak ve cezasız kalmamaları ana hedeftir ve iddiaların gerçek olduğu varsayımı egemendir. Bu nedenle, ilk tedbir kararları, görünüşte haklılık anlayışı ile alınır, iddia makul ise hemen tedbir alınır. Biz gazeteciler de haberlerimizi görünüşte haklılık anlayışı ile yaparız.
Takdir edersiniz ki kamu yararını gözeten bir gazeteci olarak soruşturmanın gizliliğine önem veririm soruşturmaya zarar vereceğini düşünerek yasak kararı sonrasında haber yapmam. bianet Çocuk Odaklı Habercilik Kütüphanesi’nin oluşmasında önemli katkılarım vardır. Bu uyarıları içeren başka meslektaşlarımı bu konuda ikaz eden haberlerim de mevcuttur.
"İDDİANIN ARAŞTIRILMASI KAMU YARARINADIR"
Kepenek'in ardından avukatı Deniz Yazgan Şenay söz aldı. Kepenek'in haberi 8 Eylül'de yaptığını, soruşturmanın gizliliği kararının ise 10 Eylül'de alındığını söyledi. Haberi ilk olarak Demirören Haber Ajansı'nın (DHA) geçtiğini, haberde de etik ilkelere uyulmadan çocuğun fotoğrafının, açık isminin ve adresinin kullanıldığı aktardı.
bianet haberinde ise vakanın sadece iddia olarak ve kişisel bilgiler yer almadan, kamuoyunun harekete geçirilmesi için yapıldığını ifade etti.
Şenay Yazgan "Bir acil tıp uzmanı, bir bebeğin cinsel istismarıyla ilgili bilgi paylaşıyor. Birçok haber kuruluşuna bu konuda haberler yapılıyor. Burada bir iddianın araştırılması kamu yararınadır. Müvekkilimin yaptığı hem haber alma hem haber verme hakkın icrasıdır. Anayasal hakkını kullanmıştır. Bir şey hem hak, hem suç olmaz" dedi.
"HABERİ YAPMASA GÖREVİNİ YAPMAMIŞ OLACAKTI"
Emine Özhasar ise TCK 285'te iki bent olduğunu ancak iddianame savcısının suçlamayı hangi bentten kurduğunun belirsiz olduğunu söyledi. "Bu noktada suçlama hem belirsiz hem de yetersiz" dedi. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından örnekler verdi.
AİHM'ne göre gazetecilerin kamuoyunu ilgilendiren her konuyu iletme göreviolduğundan bahsetti. "Basın kamuoyunu ilgilendiren her haberi yapmak zorunda. Görevi. İki yaşındaki bir çocuğun ölümü kamuyu ilgilendirir. Müvekkil bu vakanın haberini yapmasa görevini yapmamış olacaktı." diye konuştu.
Daha sonra mahkeme çocuğun ailesine söz verdi. Aile söyleyecek ve ekleyecek bir şeylerinin olmadığını söyledi.
Duruşma savcısı esas hakkında mütalaa hazırlamak için dosyanın kendisine gönderilmesini istedi. Mahkeme de nu yönde karar vererek duruşmayı 24 Ocak 2025'e bıraktı.