Medya Özgürlüğü Acil Müdahale yeni bir rapor yayımladı

17 Eylül 2025
Medya Özgürlüğü Acil Müdahale yeni bir rapor yayımladı

MFRR’nin 2025 raporuna göre 6 ayda 709 ihlal kaydedildi. Gazeteciler en çok sözlü saldırı, gözaltı ve hukuki baskılarla hedef alındı; Türkiye’de 64 ihlal belgelendi, 17 gazeteci hapiste.

Avrupa Birliği’ne (AB) üye devletler ve aday ülkelerdeki basın özgürlüğü ihlallerini izleyen ve süreçleri takip eden Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (Media Freedom Rapid Response / MFRR) yeni bir rapor yayımladı.

Türkiye’yi de kapsamına alan rapora göre 2025’in ilk altı ayında 36 AB üye devleti ve aday ülkede, 709 basın özgürlüğü ihlali belgelendi. Bu ihlallerden 1249 gazeteci ve medya kuruluşu doğrudan etkilendi.

Belgelenen saldırı türleri arasında ölüm tehditleri ve karalama kampanyaları gibi sözlü saldırılar, fiziksel saldırılar, mülke yönelik saldırılar, hukuki olaylar ve habercilik faaliyetlerine müdahale yer alıyor.

Rapor, Avrupa'daki medya çalışanlarının giderek daha düşmanca bir ortamda gazetecilik faaliyeti yürütmeye çalıştığını gösteriyor.

EN ÇOK SALDIRI SÖZLÜ ŞİDDET VE GÖZDAĞI

En yaygın saldırılar arasında hakaret, tehdit ve itibarsızlaştırma gibi sözlü saldırılar yer aldı (287 vaka, yüzde 40,5). Fiziksel saldırılar 98 vakayla toplamın yüzde 13,8’ini oluşturdu.

Hukuki baskılar (gözaltı, dava, yasalar) tüm ihlallerin dörtte birini kapsadı (187 vaka). Gazetecilerin çalışmasını engelleme, sansür, işten çıkarma gibi müdahaleler 171 olayda kaydedildi.

Saldırılar en çok sivil kişilerden (yüzde 22) gelse de, hükümet ve kamu yetkililerinin payı da yüzde 21 ile endişe verici bir düzeye ulaştı. Polis ve güvenlik güçleri ise her sekiz ihlalden birinin faili oldu.

SIRBİSTAN’DA OLAĞANÜSTÜ DURUM

Raporun özel bölümlerinden biri, Sırbistan’daki medya özgürlüğü krizine ayrıldı. Novi Sad tren istasyonunun çatısının çökmesi sonrası başlayan protestoları takip eden gazeteciler, hem polis şiddeti hem de hükümetin sistematik karalama kampanyalarıyla hedef alındı.

Ocak–Haziran 2025 arasında ülkede 96 ihlal kaydedildi; bu sayı 2024’ün tamamını geçti.

"YABANCI AJAN" YASALARI YAYILIYOR

Raporda ayrıca Avrupa’da hızla yayılan “yabancı ajan” yasalarının, bağımsız medyayı “dış güçlerin aracı” olarak yaftalayarak meşruiyetini zedelediği vurgulandı. Özellikle Gürcistan, Macaristan, Bosna-Hersek, Bulgaristan ve Slovakya’da bu söylem ve yasaların basın özgürlüğünü ciddi biçimde tehdit ettiği belirtildi.

TÜRKİYE’DE TABLO KARANLIK

Ocak–Haziran 2025 döneminde Türkiye’de 157 medya mensubu veya kuruluşunu ilgilendiren 64 basın özgürlüğü ihlali kaydedildi. Bunların yarısından fazlası gazetecilerin gözaltına alınması, yargılanması ve tutuklanmasına ilişkin.

İhlallerin en yaygın failleri mahkemeler ve adli kurumlar (yüzde 48,4) olurken, bunları polis ve devlet güvenlik güçleri (yüzde 32,8) izledi.

Kaydedilen vakaların yarısından fazlası (yüzde 59,4) tutuklama, gözaltı ve hapis cezalarıyla ilgiliydi. Temmuz 2025 itibarıyla Türkiye'de 17 gazeteci hapisteydi. Diğer hukuki olaylar arasında, genellikle "cumhurbaşkanına hakaret", "terör örgütü üyeliği", "terör propagandası yaymak" veya "toplantı ve gösteriler kanununu ihlal etmek" gibi suçlamalarla ilgili soruşturmalar, şafak baskınları ve cezai kovuşturmalar yer aldı. İzleme döneminde, mahkemeler en az 15 gazeteciye hapis ve ertelenmiş hapis cezaları da dahil olmak üzere mahkumiyet kararları verdi.

Rapora Türkiye’den 22 medya çalışanına yönelik sekiz fiziksel şiddet vakası yansıdı ve tüm vakalarda failler polisti.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun 19 Mart’ta gözaltına alınıp tutuklanması ve hükümetin kamuya açık toplantı yasağına karşı ülke çapında dalga dalga yayılan protestoları haber yapan gazetecilere ve medyaya yönelik toplam 19 ihlal yaşandı. Protestolara büyük şehirlerde yüzbinlerce kişi katıldı. Gazeteciler, İmamoğlu protestolarını haber yaparken polis tarafından defalarca gözaltına alındı ve fiziksel saldırıya uğradı.

21 Mart'ta, İstanbul'un Saraçhane semtinde İmamoğlu'nun tutuklanmasına karşı protestoları haber yaparken en az dokuz gazeteci polis tarafından fiziksel saldırıya uğradı. Kendilerini basın mensubu olarak tanıtmalarına rağmen, gazeteciler eylemcilerle birlikte ayrım gözetilmeksizin biber gazı, plastik mermi, göz yaşartıcı gaz ve coplarla hedef alındı ve çeşitli yaralanmalara maruz kaldı.

İki gün sonra, polis protestoları takip eden en az dört gazeteciye fiziksel saldırıda bulunarak yaraladı. BirGün muhabiri Ebru Çelik, yakın mesafeden biber gazı sıkıldı, yerdeyken tekmelendi, gaz maskesi çıkarıldı ve yüzüne biber gazı sıkıldı, bu da görünür yaralanmalara neden oldu. Yine BirGün'den Deniz Güngör, polise defalarca gazeteci olduğunu söylemesine rağmen biber gazı sıkıldı, plastik mermiyle vuruldu ve tekmelendi.

İmamoğlu gözaltına alındıktan sonra, yetkililer, ülkenin muhalefet adayının planlı ve oldukça tartışmalı tutuklanmasına yönelik toplumun öfkesini öngörerek, tüm büyük sosyal medya mecralarına kısıtlamalar getirdi.

Hükümet kontrolündeki medya düzenleme kurumu Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), muhalif seslere yönelik baskılarını sürdürdü, birçok haber kuruluşuna ağır para cezaları verdi ve yayın lisanslarını iptal etmekle tehdit etti. 19 Mart'ta RTÜK başkanı, televizyon kanallarının yalnızca resmi açıklamalara ve yetkililerden gelen bilgilere dayanmamaları halinde yayın lisanslarını iptal etmekle tehdit etti ve İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla ilgili kitlesel eylemlere yönelik çağrı yapan herhangi bir açıklama veya yorumcuyu yasakladı.

Kaynak:https://bianet.org/haber/avrupada-basin-ozgurlugu-kusatma-altinda-turkiyede-tablo-daha-da-karanlik-311598