
Sadece geçtiğimiz haftaya baktığımızda bile Türkiye’deki basın özgürlüğünün nasıl bir noktaya geldiğini görmek mümkün. Açık Radyo’nun lisansı iptal edildi, gazetecilere 75 ay hapis cezası verildi, MHP’liler tarafından gazeteciler açık açık tehdit edildi. Basın meslek örgütleri ise “Geçtiğimiz hafta basın ve ifade özgürlüğü konusunda yaşadıklarımıza baktığımızda iktidarın bu alana ilişkin kin ve düşmanlığının bitmeyeceğini açıkça görüyoruz” derken birlikte mücadele çağrısı yaptı.
"TÜRKİYE GERÇEKLİĞİ BU"
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eş Başkanı Dicle Müftüoğlu, son bir haftada yaşanan ihlal ve ‘cezalandırma’ halinin Türkiye’nin basın ve ifade özgürlüğünün somut resmi niteliğinde olduğuna dikkat çekerek “Türkiye’de iktidar yargı, RTÜK ve şiddet aparatları üzerinden basını susturmaya, etkisiz bırakmaya çalışıyor. Birçok ihlal aynı haftaya denk geldiği için dikkat çekse de Türkiye gerçekliği bu. Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün zerresinin olmadığı gibi bir gerçeklikle karşı karşıyayız” dedi.
Anayasal ve uluslararası tüm sözleşmeler üzerinden gazeteciliğin yasal güvenceye alındığını belirten Müftüoğlu “Türkiye bu kararları dikkate almadığı gibi kendi yargısını da bir susturma aracına dönüştürüyor. Son 2 yılda 34 civarında Kürt gazeteci gözaltına alınıp tutuklandı. Devam eden Ankara dosyasında ise geçtiğimiz hafta karara çıkıldı ve 8 gazeteciye ceza verildi. Bu diğer tüm gazetecilere bir mesaj niteliği de taşıyor. Haber yapmayın, hakikati duyurmayın” ifadelerini kullandı.
Son yıllarda RTÜK’ün muhalif kanallara verdiği cezalarla onları çalışamaz hale getirdiğini vurgulayan DFG Eş Başkanı “Bizzat RTÜK başkanının gazetecileri tehdit ettiği bir süreci de yaşadık. Burada da görüyoruz ki iktidar benim dilimde konuşmayacaksan yayın yapmayacaksın diyor. Bugün gazetecilikten hâlâ söz edebiliyorsak o da direnen gazeteciler sayesindedir. Gördüğümüz tüm baskı hali de iktidarın çizdiği çerçevenin dışına çıkarak gerçek gazetecilik yapma azmine yönelik cezalardır” dedi.
"BİRLİKTE MÜCADELE EDELİM"
Dicle Müftüoğlu şöyle devam etti: “Tüm bu saldırılara karşı örgütlü mücadele için kurduğumuz DFG olarak bu anlamda çalışmalar yürütüyoruz. Bu anlamda ana sorunun tekil mücadeleden kaynaklandığını, ortak tepkiyi örgütlemekte hâlâ eksik kaldığımızı söyleyebilirim. Bundan sonrası için de daha bütünlüklü ve örgütlü bir mücadele için çaba sarf edeceğiz. Tüm gazeteci ve meslek örgütlerinden de bu anlamda gazeteciliğe sahip çıkmalarını bekliyoruz. Birlikte mücadele edelim diyoruz."
"HABER YAPIYORSANIZ HEDEFSİNİZ"
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Kıvanç El sadece geçtiğimiz bir hafta değil, yıllardır basına yönelik sansür ve baskı girişimlerinin her siyasi parti tarafından gerçekleştiğini belirterek “Özellikle son dönemde Sinan Ateş davası üzerinden MHP bunu fazlasıyla yapıyor olabilir. Ama zaman zaman AK Parti zaman zaman CHP’li bazı belediye başkanları da yaptı. Ama özellikle son dönemde Sinan Ateş üzerinde MHP’nin ‘Haber yapmayın’ ya da ‘Haber yapıyorsanız hedefsiniz’ noktasına geldiğini görüyoruz. İsimler verilerek gazeteciler hedef gösterilebiliyor” dedi.
Kıvanç El gazeteciliğin eleştirilmez bir meslek olmadığını ama demokratik rejimlerde bu eleştirilerin yöntemleri olduğunu söyleyerek “Ama sosyal medya üzerinden isimlerle hedef alınması ne yazık ki direk basın özgürlüğüne, Anayasa’nın basın özgürlüğü maddelerine aykırıdır” dedi.
"BİR ARADA DURMALIYIZ"
Gazetecilere çeşitli bahanelerle cezalar verildiğini hatırlatan ÇGD Başkanı “Gazetecilerin görevi halkın haber alma hakkını savunmaktır. Ama haber alma hakkını savunan her haber neredeyse mahkemelerden ceza alıyor. Açıkça ‘Sen haber yapma’ noktasına geldi. Haber yapmıyorsan en güzel gazeteci sensin. Ama bir konuyu gündeme getiriyorsan bir anda hedef haline geliyorsun” ifadelerini kullandı.
Kıvanç El şöyle devam etti: “Biz Çağdaş Gazeteciler Derneği olarak her zaman tepkimizi ortaya koyuyoruz. Ama artık öyle bir dönemdeyiz ki bizi de hedef haline getiriyorlar. Tabii ki susmuyoruz, susmayacağız, gazetecilik mesleğinin çıkarlarını sonuna kadar savunacağız. Ama bu tek başına Çağdaş Gazeteciler Derneğinin yapabileceği bir şey değil. Tüm meslek örgütleri ve sendikalar birlikte hareket ederek veya siyasi muhataplarımızla görüşmeler yaparak bir arada durabiliriz. Ne kadar birlikte olursak sesimiz o kadar güçlü çıkıyor.”
HABERCİYE DÜŞMANCA BAKIŞ…
Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Gökhan Durmuş ise “Geçtiğimiz hafta basın ve ifade özgürlüğü konusunda yaşadıklarımıza baktığımızda iktidarın bu alana ilişkin kin ve düşmanlığının bitmeyeceğini açıkça görüyoruz” diyerek sözlerine başladı.
Gazetecilere verilen cezalar için Durmuş “Duruşmaları da yakından takip eden birisi olarak söyleyebilirim ki sadece yaptıkları haberler tartışıldı mahkeme salonunda. Buna rağmen verilen cezalar habere ve haberciye düşmanca bakışın bir belgesiydi. Bu cezaları İstanbul, Ankara ve Diyarbakır’da protesto ettik ve üst mahkemenin iptal etmesini istedik” dedi.
Açık Radyo’ya verilen hukuksuz yayın durdurma cezasını kabul etmenin doğru olmadığını söyleyen Durmuş “Açık Radyo da bu cezayı kabul etmedi. Bunun üzerine RTÜK lisans iptali yaparak farklı seslere olan düşmanlığını bir kez daha ilan etti” dedi.
ÖRGÜTLENEREK SALDIRILARIN KARŞISINDA DURMAK
Mahkeme salonunda yaşananları topluma duyurdukları için gazetecileri hedef gösteren bir anlayışın iktidar ortağı olduğunu belirten Durmuş şöyle devam etti: “Geçmiş yıllarda deneyimleyerek gördük ki siyasetçiler gazetecileri tehdit ettiği zaman saldırılar fiziki boyutlara ulaşabiliyor. Telafisi olamayacak sonuçlar ortaya çıkmadan içişleri bakanının, Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç hakkında işlem başlatması gerekmektedir. Seçimlerden sonra ortalıktan değişim söylemleri ifade edilse de basın ve ifade özgürlüğü anlamında herhangi bir değişim olmadığını görüyoruz. Düşmanlık aynı düşmanlık. Bu düşmanca tavra karşı da yapabileceğimiz tek bir şey var örgütlenerek dayanışmayla bu saldırıların karşısında durmak.”
"MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRMEYE DEVAM EDECEĞİZ"
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş ise gazetecilerin her gün değişik güç odakları tarafından tehdit edildiği bir ülkede yaşadığımızı vurguladı ve “Yurttaşların oyuyla göreve gelen siyasetçiler, kendi iktidar alanlarının sorgulanmasını istemiyor. Haber yapan gazetecileri ‘tehditle’, hedef göstererek korkutmaya çalışıyorlar. Sosyal medyada linç kampanyaları başlatıyorlar. Suç örgütleri mahkeme salonlarında siyasi cinayetleri haberleştiren meslektaşlarımızı açık açık tehdit ediyor” dedi.
İktidar ve ortaklarının tüm yurttaşlar gibi gazetecilerin da can güvenliğini, iş güvenliği sağlamakla sorumlu olduklarını söyleyen Güneş “Gazetecilerin can ve iş güvenliğine yönelik siyasetçilerin işlediği suçlara karşı muhalefet de yeterince sesini yükseltmiyor maalesef” ifadelerini kullandı.
Güneş şöyle dedi: “Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak üyelerimize ve tüm meslektaşlarımıza yönelik tehdit, hedef gösterme, haksız gözaltı ve tutuklamaları görünür kılmaya, dayanışma içinde olmaya, hukuksal danışmanlık vermeye, düzenli toplantılarla basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılması, gazetecilerin görevlerini engelsiz yapması için mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.”
"CEZA ALMADAN ŞİDDET EYLEMLERİ GERÇEKLEŞTİRİYORLAR"
DİSK Basın İş Başkanı Turgut Dedeoğlu, DEM Parti Batman Milletvekili Zeynep Oduncu’nun, iktidarın ocak-haziran 2024 yılı 6 aylık basın özgürlüğü karnesini hatırlatarak “Rapora göz attığımızda dünyadaki pek çok ülkenin on yıllarca zamanda yapamayacağı basın ihlallerini, Türkiye’nin altı ayda nasıl gerçekleştirdiğine şahit oluyoruz” dedi.
Dedeoğlu “Ülkemizde gazetecilere karşı şiddet ve keyfi gözaltılar devam ediyor. Güvenlik güçleri mensuplarının veya devlet dışı aktörlerin gazetecilere karşı ceza almadan şiddet eylemleri gerçekleştirdiği bu saldırılar için genellikle hiçbir sorumluluk yok” ifadelerini kullandı ve şöyle devam etti: “Gazeteciler serbestçe ve güvenli bir ortamda çalışamadıkça, insan hakları ihlallerinin, yolsuzlukların ve nüfuz suistimallerinin ortaya çıkartılması daha da güçleşecektir. Gazetecilerin yaşam hakkını koruyamamaları halinde devletlerin bu cinayetlerle ilgili etkili soruşturma yürütmeleri ve suçluları cezalandırmaları yükümlülüğü devam eder.”
"MESLEK ÖRGÜTLERİNİN KENETLENMESİ KAÇINILMAZDIR"
Sulh ceza hakimliklerinin eleştirel yayınlara erişimi engellemesi ve RTÜK’ün sansür mekanizması olarak eleştirel medya kuruluşlarına ağır para cezaları uygulamasının önlenmesi gerektiğine dikkat çeken Dedeoğlu, sözlerini şu sözlerle tamamladı: “Yargı bağımsızlığının kalmadığı ülkemizde ifade ve basın özgürlüğünü koruma kararlılığını devam ettirmek gazetecilik meslek örgütlerine, sendikalara düşmektedir. Bu amaçla bütün meslek örgütlerinin kendi meslekleri ve meslektaşları için kenetlenmesi ortak hareket etmesi kaçınılmazdır. DİSK Basın İş Sendikası olarak gazetecilere açılmış davaları yakından takip etmeye, davalarda gözlemci bulundurmaya gayret gösteriyoruz. Yapacağımız her türlü eylem ve etkinliği diğer örgütlerle ortaklaştırmaya çalışıyoruz. Biliyoruz ki yargılanan ve ceza alan kişiler değil mesleğimiz olan gazetecilik.”
BİLDİRİNİN ÖTESİNDE EYLEMLİLİK
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Temsilcisi ve Bianet Medya Özgürlüğü Raportörü Erol Önderoğlu ise “Türkiye’de gazetecilere çok uzun süredir açılan davalar ve kamuoyunun online mecrada haber okumasına set çeken sansür; rejim aktörleri ve çevrelerini dokunulmaz kılmak için araçsallaştırılıyor” dedi.
Son dönemde berraklaşan başka bir trajedinin ise egemen politik çevrenin yanı sıra yeri geldiğinde suç odaklarını gündemden çıkarmak için yargının eleştirel ve araştıran medyayı taciz etmenden geri durmaması olduğunu belirten Önderoğlu şöyle devam etti: “Özellikle son 10 yılda, neredeyse hiçbir kurumun, demokratik anayasal çerçeveyi tanımadığını rahatlıkla gözlemledik. Olağan demokratik bir hukuk işleyişi içerisinden olmadığımıza göre, gazetecilik meslek örgütleri olarak bildirilerin ötesinde yetkili makamlarla görüşme şartlarını zorlamayı, gerekirse demokratik eylemlilik içerisinde baskıların daha fazla çekilemez olduğunu gündeme getirmeyi tartışmalıyız. Ciddi uyarı geliştirmeyeceğimiz gelecek dönemlerde yerleşik otoriter zihniyet karşısında kaybımız daha bir telafi edilmez olacaktır.”
Kaynak:https://www.evrensel.net/haber/522974/ne-kadar-birlikte-olursak-sesimiz-o-kadar-guclu-cikar