
Gazeteci Sibel Hürtaş, 2023 yılında Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesi'nde 8 ay 10 gün hapis cezasının 10 bin TL adli para cezasına çevrildiği davada, kendisini zorla gözaltına alan polislere karşı savunmasında "işkenceci" ifadesini kullanması üzerine bir polis memuru savcılığa suç duyurusunda bulundu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın şikâyeti işleme koymasının ardından Hürtaş hakkında "kamu görevlisine hakaret" suçundan düzenlenen iddianamenin kabul edilmesiyle hakkında dava açıldı.
2020 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) "çoklu baro sistemi" olarak bilinen düzenlemenin görüşülmesi sırasında Meclis önündeki protestoyu takip ederken darp edilerek gözaltına alınan gazeteci Sibel Hürtaş, 2023 yılında Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesi'nde 8 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıldı. Hapis cezası daha sonra 10 bin TL adli para cezasına çevrildi.
Davada karar açıklanmış olmasına rağmen, bu davanın devamı niteliğinde bir olay daha yaşandı. Hürtaş'ın kendisini zorla gözaltına alan polislere karşı savunmasında "işkenceci" ifadesini kullanması üzerine bir polis memuru savcılığa suç duyurusunda bulundu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın şikâyeti işleme koymasının ardından Hürtaş hakkında "kamu görevlisine hakaret" suçundan iddianame düzenlendi.
"BU DAVA SAVUNMANIN DOKUNULMAZLIĞINI ETKİLİYOR"
İddianamede, Hürtaş'ın kendisine kötü muamelede bulunan davacı polis memuru KY'ye yönelik kullandığı "işkencecisin" ifadesi, "kamu görevlisine hakaret" olarak nitelendirildi. İddianamede, Hürtaş'ın "hakaret" suçundan cezalandırılması, "hakaretin alenen işlenmesi nedeniyle cezanın altıda biri oranında artırılması" istendi. İddianame Ankara 55. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi ve ilk duruşma tarihi 7 Nisan 2025 olarak belirlendi.
Hürtaş'ın avukatı Sercan Aran, Hürtaş'ın duruşmadaki savunmasının yeni bir davaya dönüştürülmesiyle ilgili yorumda bulundu. Aran, müvekkilinin kullandığı ifadenin "hakaret" kategorisine girmediğini belirterek, "Bu dava sadece bir hakaret davası değil, aynı zamanda savunmanın dokunulmazlığına da dokunan bir davadır" dedi.
“İŞKENCEDEN DOLAYI SUÇ DUYURUSU VAR”
Aran, Türk Ceza Kanunu'nun 128. maddesine atıfta bulunarak, Hürtaş'ın savunmasında yaptığı açıklamaların somut gerçeklikle örtüştüğünü söyledi: "Yargısal veya idari makamlara yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında kişiler hakkında somut iddialarda bulunulması veya olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde ceza verilmez. Ancak bunun bir davaya dönüşmesi için iddia ve değerlendirmelerin gerçek ve somut olgulara dayanması ve uyuşmazlıkla ilgili olması gerekir. Somut davada kolluk görevlileri zaten zor kullandıklarını kabul etmişlerdir. Hürtaş'ın işkence gördüğü gerekçesiyle yaptığı bir suç duyurusu da bulunmaktadır. Olay ile söylem arasında açık bir bağ bulunmaktadır."
“İNSANLAR MAHKEMEDE KENDİLERİNİ SAVUNAMAYACAK DURUMA GELECEKLER”
Söz konusu olayın dava konusu yapılmasına dahi anlam veremediğini belirten avukat Aran, savunmada yer alan ifadelerin değerlendirilmesi gereken hukuki çerçeveyi ise şöyle özetledi: “Hakaret eylemlerinin cezasıyla korunan hukuki değer kişilerin şeref, haysiyet ve itibarıdır ve bu suçun oluşabilmesi için davranışın kişiyi aşağılamayı amaçlaması gerekir. Bir eylemin hakaret olup olmaması bazı durumlarda göreceli olup, zamana, mekana ve duruma göre değişiklik gösterebilir. Kişilere yönelik her türlü sert eleştiri veya rahatsız edici söz hakaret suçu kapsamında değerlendirilmemeli, söz konusu sözlerin somut bir fiil veya olgunun isnadı veya şeref, haysiyet ve saygınlığı rencide edebilecek bir küfür eylemi olduğu açıkça belirtilmelidir. İddianameye konu olan ‘sen bir işkencecisin’ sözleri rahatsız edici, kaba ve nezaketsiz bir ifade olabilir ancak asla hakaret olarak değerlendirilemez. Aksi kabul edilirse kişiler mahkemede kendilerini savunamazlar.”