
Medya sektöründeki kadınlar ayrımcılığa şiddete ve tacize maruz bırakılıyor. Women Press Freedom raporuna göre kadın gazetecilere yönelik en çok ihlal Türkiye’de yaşandı.
Kadınlar yaşamın her alanında eşitlik mücadelesi veriyor. Medya sektörü de bu alanlardan biri. TÜİK’e göre gazete ve internet haber sitelerinde çalışan 7.719 basın çalışanının 3.013’ünü kadınlar oluşturuyor. Tam olarak bir eşitlik sağlanamasa da kadınların varlığının görünür olduğu bu sektörde kadın yöneticiler bir elin parmağını geçmiyor. Şiddet ve taciz ise had safhada. Women Press Freedom raporuna göre 2024 yılında kadın gazetecilere yönelik hak ihlallerinde artış yaşanırken en çok ihlal Türkiye’de kaydedildi.
Veriler kadınların medya sektöründe yaşadığı ayrımcılığı gözler önüne seriyor. TÜİK’in geçtiğimiz günlerde yayınladığı Süreli Yayın İstatistikleri’ne göre haber müdürlerinin %79,5’i erkek iken sadece %20,5’i kadın. Sorumlu müdürlerin ise %64,4’ü erkek, %31,6’sı kadın.
HEPSİ ERKEK
TV kanallarının ise tamamının sahibi erkek. Üst düzey yöneticilerin ise sadece %26’sı kadın Dergiler ise medyadaki eşitliğe en yakın alan. Sahiplerin %35 kadın, haber merkezi yöneticilerinin %59’u kadın. Öte yandan kadın medya çalışanları şiddet ve tacizle de burun buruna yaşıyor. Kadınların en az %60’ı cinsiyet temelli ayrımcılık yaşadığını belirtirken %87’si ise çocuk sahibi olmanın kariyerlerini olumsuz etkilediğini söylüyor. Ayrıca eşit işe eşit ücret koşulu bulunmuyor. İngiltere merkezli Press Gazette'nin geçen sene yayınladığı araştırmada da medya alanında çalışan kadınların dörtte üçünün gazeteci olarak güvenlik tehdidi yaşadığı, yüzde 25'inin ise cinsel şiddet veya tacize maruz bırakıldıkları kaydedildi. Araştırmada katılımcıların yarısı çevrimiçi şiddete maruz bırakılmaktan dolayı işlerini genç kadınlara daha az tavsiye ettikleri belirtirken beşte biri gazeteciliği bırakmayı düşündüklerini ifade etti.
İHLALLERDE REKOR ARTIŞ
Women Press Freedom raporuna göre 2024 yılı, dünya çapında kadın gazeteciler için en tehlikeli yıllardan biri oldu. WPF 953 basın ihlalini belgeledi. Hak ihlallerinde 2023'e göre %56'lık bir artış yaşandı. Saldırı, gözaltı ve tacizdeki bu keskin artış, bağımsız gazeteciliğe yönelik artan baskıyı ve kadın gazetecilerin hem çevrimiçi hem de sahada daha yüksek risklerle karşı karşıya kaldığını gözler önüne serildi.
En endişe verici istatistikler arasında, WPF'nin 2019'da kayıt altına almaya başlamasından bu yana en yüksek cinayet sayısı olan 21 kadın gazetecinin öldürülmesi yer alıyor. Ayrıca, 128 fiziksel saldırı, 156 yasal taciz ve 134 tehdit ve sindirme vakası yaşandı. Fiziksel saldırıların yaklaşık %40'ı protesto gösterilerinde meydana geldi ve bu da gösterileri, çatışma bölgelerini ve yolsuzluğu haberleştiren kadınların karşı karşıya olduğu artan tehlikeleri gösterdi.
Rapora göre kadın gazeteciler daha önce hiç olmadığı kadar kuşatma altında. Hükümetler, militan gruplar ve özel aktörler, bağımsız gazeteciliği bastırmak için giderek daha şiddetli taktikler kullanıyor. Bu baskı dalgası aynı zamanda basın özgürlüğüne ve halkın bilgi edinme hakkına yönelik daha geniş kapsamlı bir saldırı anlamına geliyor.
2024'TE KADIN GAZETECİLERE YÖNELİK EN BÜYÜK 5 İHLAL
- Toplam İhlal: 953
- Keyfi Erişim Engeli: 55
- Gözaltı: 102
- Fiziksel Saldırı: 128
- Tehdit: 134
- Taciz: 156
Kaynak: WPF
Kadın gazetecilere yönelik en çok ihlal Türkiye’de yaşandı.
Türkiye: 128
Rusya: 105
Venezuela: 45
ABD: 41
Gürcistan: 40
İran: 35
Meksika: 30
İsrail: 29
Arjantin: 27
Azerbaycan: 25
Hindistan: 25
Kaynak: WPF
Muhabir:
Kadın: 43,9 Erkek: 56,1
Haber müdürü:
Kadın 20,5 Erkek: 79,5
Sorumlu müdür:
Kadın: 31,6 Erkek: 68,4
Yazar:
Kadın: 41,7 Erkek: 58,3
Kaynak: TÜİK
TGS GENEL SEKRETERİ BANU TUNA: İKTİDARIN BAKIŞ AÇISI SİRAYET EDİYOR
Kadınlar sadece medyada değil genel olarak iş hayatında ve yönetici pozisyonlarında erkeklere oranla daha az. Yakın zamana kadar gazetelerin yazı işleri masaları birer erkekler kulübü gibiydi. Yönetici olmanın, erkekler tarafından konmuş, yazılı olmayan kuralları vardı. Sabah gündem toplantısıyla başlayıp akşamın geç saatlerine kadar sosyal ortamlarda devam eden bir “mesai”. Bir kadına var olma veya varlığını sürdürme imkanı vermeyen bir ortam. Hayattaki sorumluluklar, hayattan beklentiler aynı değil, ortak bir dil tutturmak zor… Ben de bir dönem yazı işlerinde yöneticilik yaptım ve en azından başlarda varlığımdan memnun olmayan çok erkek vardı.
2000’li yılların başında iyiye doğru ufak değişimler olmaya başlamıştı ama sonra AKP medyayı büyük oranda ele geçirdi. İktidarın toplumsal cinsiyet, aile ve kadının rolüyle ilgili görüşleri ortada. Böyle bir ortamda kadınların yükselmesi neredeyse imkansız. İktidarın bakış açısı, öyle ya da böyle tüm topluma sirayet ediyor.
Bağımsız/eleştirel medya ise çok kıt kaynaklarla ayakta kalmaya çalışıyor. Çok dar kadrolarla iş yapılıyor. Medyada işsizlik oranı çok yüksek. Bu da kadınları geri düşürüyor. Ekonomik krizlerde kadın işsizliğinin artması sık görülen bir sorun.
Bir kadına terfi alacağı zaman çekinmeden çocuk yapmayı düşünüp düşünmediği sorulabiliyor. Çocuk ihtimali, genç kadınların önünde bir engel teşkil ediyor. Çocuk hala ve sadece annenin sorumluluğu.
SİLSİLENİN DIŞINDAYIZ
Künyelere bakın, gazetelerde en fazla haftasonu ekleri, yan yayınlar, magazin, kültür sanat gibi alanlarda editör/yayın yönetmeni olabiliyor kadınlar. Çünkü genel yayın yönetmenleri bu alanlardan gelmez. Geleneksel olarak Ankara temsilciliği, politika ve ekonomi yöneticiliğinden gelen bir damar vardır. Kadınlar bu silsilenin dışında tutuluyor.
Bu noktada meslek örgütleri ve sendikalar bir şey söyleyecekse önce kendi yapılarındaki kadın yönetici sayısına dikkat etmeli. Söyledikleriniz ve yaptıklarınız tutarlı olmalı ki, sözünüzün ağırlığı olsun. TGS’nin beş genel merkez yöneticisinden üçü kadın örneğin.
Ne yaptığımıza gelince… Örgütlü olduğumuz işyerlerinde imzaladığımız sözleşmelere toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması sorumluluğu, eşit işe eşit ücret politikası gibi pozitif hükümler koyuyoruz. Son genel kurulda, Kadın ve LGBTİ+ Komisyonumuzu, Genel Merkez’in danışma organlarından biri haline getirdik. Bunlar yeterli değil elbette, uzun soluklu kampanyalar düzenlenebilir mesela. Ancak bu küresel bir sorun, Batı’da da aşılabilmiş değil. Otokrat yöneticilerin artması da işimizi hiç kolaylaştırmıyor. Bir adım ileri attık derken, kendimizi üç adım geride buluyoruz.
Kaynak:https://www.birgun.net/haber/turkiyede-kadin-gazeteci-olmak-siddet-taciz-ayrimcilik-639168