Üç aylık medya/ifade özgürlüğü ihlalleri raporu yayınlandı

02 Mayıs 2024
Üç aylık medya/ifade özgürlüğü ihlalleri raporu yayınlandı

Geçen yıl RSF Bilançosunda dünyada İran ile birlikte “gazeteci tutuklama döngüsü en hızlı işleyen ülkeler”den olan Türkiye’de kötü alışkanlık son üç ayda da sürdü. 2023’ün son üç ayında Tolga Şardan, Barış Pehlivan, Merdan Yanardağ, Elif Akkuş ve Batuhan Çolak tahliye edilirken 2024’ün ilk üç ayında tutuklamalar İzmir’den Süleyman Gençel, Antalya’da İdris Özyol ve Mersin’de Diren Keser ile devam etti. Aralık 2023’te tutuklanan Nazlı Ilıcak ise 28 Ocak’ta tahliye edildi.

Ancak Türkiye’de son yıllarda gazetecilere yönelik başka bir mahpusluk türü iyice yaygınlaşır oldu: Adli kontrol! İster soruşturmaya uğrasın, ister tahliye edilsin, ister yargılansın, birçok gazetecinin hakları, tedbir adı altında, seyahat özgürlüğüne darp vuran keyfi ve yaygın adli kontrol uygulamasıyla çiğneniyor.

GAZETECİ CİNAYETİ DOSYALARI

Hrant Dink Cinayeti Davası

Kamu görevlilerinin “Dink” davası mütalaaya kaldı: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay’ın bozma kararı sonrası Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink’in 2007’de öldürülmesine ilişkin 7’si tutuklu 15 kamu görevlisini yargılamaya üçüncü duruşmayla devam etti.  Mahkeme, Gazi Günay, Hasan Durmuşoğlu, Muharrem Demirkale, Okan Şimşek, Osman Gülbel, Veysal Şahin, Yavuz Karakaya'nın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi; diğer sanıkların adli kontrolünü ne kaldırmadı. Trabzon jandarmasından Okan Şimşek, Veysal Şahin ve Gazi Günay İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya getirilirken diğer sanıklar Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Dosyanın esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için savcılığa gönderilmesine hükmeden mahkeme yargılamaya 31 Mayıs'ta devam edeceğini açıkladı (27 Mart).

Dink sanıklarının “darbe” davası: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, aralarında Yasin Hayal ve Erhan Tuncel'in de bulunduğu 11 sanığı “Anayasal düzeni ihlal” gerekçesiyle yargılamaya devam etti. 15 Kasım 2023’te tahliye edilen tetikçi Ogün Samast da, “FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmadan yardım” suçundan tahliyesi sonrası açılan davası, “darbe” dosyası arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğu gerekçesiyle eski emniyet müdürleri Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ile azmettirici Yasin Hayal ve Erhan Tuncel dahil 11 sanıkla birlikte yargılanıyor. 6 Mart’taki duruşmada Samast, Trabzon'dan, diğer sanıklar Erhan Tuncel, Yasin Hayal, Zeynel Abidin Yavuz, Ersin Yolcu, Tuncay Uzundal, dönemin emniyet müdürleri Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer, Adem Sağlam Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Duruşmada ilk kez savunma yapan Ogün Samast, “Benim 2015 ve 2019'da anlattıklarım üzerine iddianame düzenleniyor. 8 yıl geçtikten sonra böyle bir iddianameye dahil edilmiş anlayamadım. Söyleyecek bir şeyim yok” dedi. İddianamede, Erhan Tuncel ile Yasin Hayal arasında geçen konuşmanın sorulması üzerine Samast, “Olaydan önce 2006 yılında Erhan Tuncel'in evinde toplandık. Erhan Tuncel ile Yasin Hayal arasında mutfakta bir konuşma geçti. Ben o sırada salondaydım. Erhan'ın, Yasin'e, 'Ramazan ve Ali Fuat müdür arkamızda rahat ol' gibi şeyler söylediğini duydum. İkisi arasında duyduğum konuşma bundan ibaret. Erhan'ın evine en fazla iki ya da üç kez gitmişimdir. Bilgisayar oyunu oynuyordum. Kapı açıktı ben salondaydım. Mesafe 10 metre bile yoktu. Sesli konuşuyorlardı. Ben yanlarına da gidip geliyordum zaten. Erhan'ın bu olayı bildiğini bilmiyordum. Erhan üniversite öğrencisiydi. Bizim orada okuyordu, biz de onu ziyarete gidiyorduk” dedi. Yasin Hayal'in kendisini tehdit ettiğini söyleyen Samast, “Yasin'den korkuyordum. Yasin sıradan vatandaş değildi. McDonalds'ı bombalamıştı, silahlı eylemleri vardı. 'Sen yapacaksın bu işi, cayarsan bedelini ödersin' diye tehdit etti. Çok baskısı vardı Yasin'in" diye konuştu. Mahkeme Başkanı, “Seni askerle, polisle tanıştırdı mı?" Sorusuna Samast, “Hayır" diye cevap verdi. Olay günü takip edildiğini anlayınca Yasin Hayal'i arayarak takip edildiğini söylediğini, Hayal'in kendisine, “Onlar bizden deyip demediği sorulan Samast, “Evet. Zaten ben Şişli'ye gittiğimde arabadan indiğimden beri etrafımdaydılar. Beyaz bir araba sürekli peşimdeydi. Ben 7-8 kere vazgeçtim. Bunları savcıya anlatmıştım" dedi. Erhan Tuncel ile 3 ya da 4 kez görüştüğünü söyleyen Ogün Samast, “İlk görüştüğümüzde tanıştık. İkinci gittiğimde film izledik. Sonraki gidişimde de bu olayı konuştuk" dedi. Mahkeme heyeti, dosyanın mütalaasını hazırlaması için savcılığa gönderilmesine karar verdi. Dava 29 Mayıs'a kaldı (6 Mart).

Genelkurmay ve MİT “Dink”te dokunulmaz: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de öldürülmesine ilişkin yedisi tutuklu 15 kamu görevlisinin yargılandığı, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nce bozularak yeniden görülmesine başlanan davaya devam etti. davada Ali Öz, Bekir Yokuş, Faruk Sarı, Gazi Günay, Hasan Durmuşoğlu, Mehmet Ayhan, Mehmet Ali Özkılıç, Muharrem Demirkale, Okan Şimşek, Onur Karakaya, Osman Gülbel, Şükrü Yıldız, Veysal Şahin, Volkan Şahin ve Yavuz Karakaya yargılanıyor. Sanıklar kasten öldürme, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olma, suç işleme amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarıyla yargılanıyor. Dink Ailesi avukatlarından Hülya Deveci ve Sebuh Aslangil, duruşmada, daha önce reddedilen taleplerine ilişkin dilekçeyi bir kez daha mahkemeye sundu. Mahkemeden, Genelkurmay Başkanlığı'na yazı yazılarak Şenkal Atasugun'nun Genel Kurmay Başkanlığından kim tarafından arandığının Hrant Dink ile neden görüşmesinin istendiğinin, bu talebe dair yazılı bir belgenin MİT Müsteşarlığına iletilip iletilmediğinin ve bu görüşme ile ne amaçlandığının 24.02.2004 tarihinde Hrant Dink ile İstanbul Valiliğinde gerçekleşen görüşme sonrası MİT Müsteşarlığına iletilen raporun kurumlarına iletilip iletilmediğinin” sorulması ve Hrant Dink ile İstanbul Valiliğinde gerçekleşen görüşme ile kurumlarında bulunan bütün belge ve bilgilerin gönderilmesinin istenmesi talep edildi. Ayıca, 24 Şubat 2004’te İstanbul Valiliğinde Hrant Dink ile gerçekleşen görüşmeye ilişkin olarak Hüseyin Kubilay Günay, Özel Yılmaz ve Handan Selçuk'un tanık olarak dinlenilmeleri talep edildi. Deveci, “Taleplerimiz reddedildi. Bu cinayet öncesine dair soruşturma derinleştirilmeden aydınlatılamaz. Zamanında açılmayan davalar, zamanında dinlenmeyen sanıklar gerçeğin ortaya çıkmasını engelliyor” dedi. Ancak avukatların bu talepleri, “daha önce bu konuda karar verildiği” gerekçesiyle kabul görmedi. Sanıklar hakkında tahliye kararı verilmezken dava 27 Mart’a bırakıldı (10 Ocak).

Uğur Mumcu Cinayeti Davası

Mumcu’yu öldüren bombacı Demir “kaçak”: Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Ocak 1993’te gazeteci Uğur Mumcu’nun aracına bomba yerleştirerek ölümüne neden olan kişi olarak gösterilen ve İnterpol aracılığıyla arandığı iddia edilen Oğuz Demir’i gıyabında yargılıyor. 5 Ekim’de devam edilen yargılamaya 30 Mayıs’ta devam edilecek. 15 Aralık 2022’de mahkemece, Demir hakkında “kaçak” kararı vermişti. Avukatlar Yalçın Akbal ve İlhan Cihaner’in talebine uygun olarak istenen Mumcu cinayetine ilişkin TBMM Araştırma Komisyonu raporu da dosyaya konulmuştu. Demir, gazeteci Ahmet Taner Kışlalı’nın 1999’da bombalı saldırıyla öldürülmesi dahil 17 cinayet ve eylemin sorumlusu olarak “Anayasal düzeni ihlal” gerekçesiyle yargılanıyor. Bu kişi ancak 30 yıldır yakalanamadı (2 Ocak).

TUTUKLAMALAR

Geçen yıl RSF Bilançosunda dünyada İran ile birlikte “gazeteci tutuklama döngüsü en hızlı işleyen ülkeler”den olan Türkiye’de bu yöndeki kötü alışkanlık son üç ayda da sürdü. 2023’ün son üç ayında Tolga Şardan, Barış Pehlivan, Merdan Yanardağ, Elif Akkuş ve Batuhan Çolak tahliye edilirken 2024’ün ilk üç ayında tutuklamalar İzmir’den Süleyman Gençel, Antalya’da İdris Özyol ve Mersin’de Diren Keser ile devam etti. Aralık 2023’te tutuklanan Nazlı Ilıcak ise 28 Ocak’ta tahliye edildi.

Ancak Türkiye’de son yıllarda gazetecilere yönelik başka bir mahpusluk türü iyice yaygınlaşır oldu: Adli kontrol! İster soruşturmaya uğrasın, ister tahliye edilsin, ister yargılansın, birçok gazetecinin hakları, tedbir adı altında, seyahat özgürlüğüne darp vuran keyfi ve yaygın adli kontrol uygulamasıyla çiğneniyor.

Mersin’de Keser tutuklandı: Pir Haber Ajansı (PİRHA) Mersin muhabiri Diren Keser, yaptığı haberler ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle 26 Aralık 2017 tarihinde 21 ay hapis cezasına çarptırıldığı için tutuklanarak 27 Şubat akşamı gözaltına alındı ve tutuklanarak Tarsus Cezaevi’ne gönderildi. Keser’in tutuklanmasına neden olan paylaşımların içeriği konusunda bilgi bulunmuyor. DİSK Basın–İş Mersin Şube üyeleri, Diren Keser'in tutuklanması üzerine basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya Mersin Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri de destek verdi (28 Şubat).

Antalya’da Özyol hapse girdi: Antalyalı gazeteci İdris Özyol, bir gazetecinin Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin basın danışmanı Serap Belovacıklı’ya whatsapp üzerinden hakaret ettiğini bir haberinde duyurduğu için hapse girdi. Mahkeme Özyol'a “hakaret” iddiasıyla 1 yıl 8 ay hapis cezası vermişti. Gazeteci, cezayı aldığında, “Gazetecilik bugün itibariyle bir kez daha darbe almıştır. Basın özgürlüğü konusunda bir kez daha ne kadar geride olduğumuzu görmüş olduk. Söylemenin değil yazmanın suç olduğu bir dönemden geçiyoruz. Ben yaptığım haber itibariyle gazetecilik faaliyetleri yürüttüğüm için bugün bu cezayı alıyorum” şeklinde açıklama yapmıştı. Meslektaşlarının tepkisine de neden olan kararın onanması üzerine Özyol cezaevine uğurlandı (24 Şubat).

İzmir’de Gencel tutuklandı: İzmir’de yayın yapan A3 Haber sitesi genel yayın yönetmeni gazeteci Süleyman Gençel gözaltına alınarak Hatay Polis Karakolu'na götürüldü; hakkında kesinleşmiş 1 yıl 2 ay 17 günlük bir hapis cezası bulunduğu gerekçesiyle de tutuklandı. Gençel, üç dönem AKP Milletvekilliği ve Genel Başkan Yardımcılığı yapan Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Nükhet Hotar'ın “hakaret” iddiasıyla açtığı davanın mahkumiyetle sonuçlanması nedeniyle hapse gönderildi. İzmir Şakran Cezaevi’nden Foça Cezaevi'ne nakledilen gazeteci, girişimler sonuç vermezse ancak yıl sonunda tahliye olabilecek (2 Şubat - 26 Mart).

TAHLİYELER

Yılın ilk üç ayında Gerçek Gündem sitesinden Furkan Karabay 10 günlük, Mezopotamya Ajansı’ndan Dicle Müftüoğlu ise 10 aylık tutukluluğun  ardından tahliye Aralık 2023’te hükümlü olarak tutuklanan Özgür Düşünce sitesi yazarı Nazlı Ilıcak da iki aylık mahpusluğun ardından tahliye edildi.

Müftüoğlu’na 10 ay sonra tahliye: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 3 Mayıs 2023’te tutuklanan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Dicle Müftüoğlu’nu “örgüt üyeliği” ve “örgüt yöneticiliği” iddiasıyla tutuklu yargıladığı davada tahliye kararı verdi. Yargılamanın üçüncü duruşmasına Ankara Sincan Cezaevi’nden Segbis ile bağlanan Müftüoğlu, gizli tanığin suçlamalarının iftira ve gazetecilik mesleğine bir saldırı olduğunu açıkladı. Müftüoğlu’dan sonra avukatları Resul Temur ve MLSA’dan Veysel Ok tanık beyanlarını reddetti. Mütalaa veren duruşma savcısı “Tanık beyanları, telefon kayıtları ve kuvvetli suç şüphesini” gerekçe göstererek, Dicle Müftüoğlu'nun tutukluluğunun devamını istedi. Müftüoğlu, “10 aydır gazeteci olarak tutuklu yargılanıyorum. Bu benim mesleğimi engellemek anlamına geliyor. Hakkımdaki tanık beyanlarını somut delillerle çürüttük. Bu gerçeği yansıtmayan iddialarla tutuklu bulunmam bir zulümdür benim için. Hukuksuzluğun ve mağduriyetimin giderilmesi için beraatımı ve tahliyemi talep ediyorum” dedi. Kararını açıklayan mahkeme, adli kontrol karşılığında Müftüoğlu’nun tahliyesine karar verdi. Yargılamaya 13 Haziran’a bıraktı (29 Şubat).

Ilıcak’a tutuklama ve tahliye: Özgür Düşünce sitesinde 2016’da yazdığı “Hanefi Avcı’nın Operasyon Beklentisi” başlıklı yazı nedeniyle Cumhuriyet Savcısı Orhan Kapıcı’nın “iftira” şikâyetiyle yargılanan ve İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 19 Nisan 2022’de verdiği iki yıl altı ay hapis cezası nedeniyle 4 Aralık 2013’te tutuklanan Nazlı Ilıcak 28 Ocak’ta tahliye edildi (28 Ocak).

Karabay’a 10 gün sonra tahliye: Yargı rüşvet iddialarıyla ilgili erişime açık mahkeme tutanaklarını 28 Aralık 2023’te haberleştirdiği için “Terörle mücadelede görev almış kişiyi hedef gösterme” iddiasıyla tutuklanarak İstanbul Maltepe Cezaevi’ne gönderilen Gerçek Gündem sitesi editörü Furkan Karabay, avukatlarının yaptığı itiraz üzerine 8 Ocak’ta tahliye edildi (8 Ocak).

GÖZALTILAR

Ocak - Mart döneminde en az 11 gazeteci gözaltına alındı. Habercilerden beşi, İzmir’de,“örgüt üyeliği” şüphesiyle, üçü Van’da, “örgüte finansman sağlamak” iddiasıyla gözaltı yaşadı. İşlemler sırasında, son yıllarda da yaygınlık gösteren “ters kelepçe” gibi onur kırıcı muamele ve işkence şikayetleri ile “adli kontrolle salıverme” gözlendi. İstanbul Yenikapı’daki Newroz kutlamalarını görüntülemek isteyen AFP Ajansı foto ve video muhabiri Eylül Deniz Yaşar, polis kontrol noktasında gözaltına alındı; gözaltında bir polisin, “Siz işkence görmemişsiniz. Kürtlerin ne derdi varmış bu ülkede? Sizi Yahudiler gibi sabun yapmadığımıza dua edin…” dediğini duyurdu.

AFP muhabirine şiddet ve gözaltı: İstanbul’da Yenikapı’da düzenlenen Newroz kutlamaları sırasında polis kontrol noktasında gözaltına alınan AFP Ajansı foto ve video muhabiri Eylül Deniz Yaşar, gözaltına alındı. Yaşar, 17 Mart’ta düzenlenen kutlamalarda gözaltına alındıktan sonra sağlık kontrolünün ardından akşam saatlerinde serbest bırakıldı. Altı saat süreyle gözaltında tutulan gazeteci, serbest bırakıldıktan sonra işlemleri sırasında ağır sözlü ve fiziksel şiddete maruz kaldığını açıkladı. Gazeteci, polislerden birinin, “Siz işkence görmemişsiniz. Kürtlerin ne derdi varmış bu ülkede? Yahudiler de sizin gibiydi. Almanya'da ne yaptılar onlara? Sabun oldu hepsi. Sizi Yahudiler gibi sabun yapmadığımıza dua edin…” dediğini aktardı (17 Mart).

Van’da üç haberciye gözaltı: Van’da sabah saatlerinde yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan gazeteci Arif Aslan, Oktay Candemir ve Lokman Gezgin “örgüte finansman sağlamak” şüphesiyle iki gün gözaltında tutulduktan sonra Van Savcılığı’nca serbest bırakıldı. Gazetecilere Avrupa ülkelerinde yayın yapan medya kuruluşlarına gönderdikleri haberler karşılığında aldıkları telif ücretleri soruldu. Ankara Cumhuriyet Savcılığı kararı ile gözaltına alınan gazeteciler TEM Şube Müdürlüğü’ne götürüldüklerinde dosyaların kısıtlılık getirilmişti (27 - 29 Şubat).

İzmir’de beş gazeteciye gözaltı: Mezopotamya Ajansı (MA) Muhabirleri Semra Turan, Delal Akyüz ve Tolga Güney, JINNEWS Muhabiri Melike Aydın, Gazete Duvar Muhabiri Cihan Başakçıoğlu ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Basın Çalışanı Fatma Funda Akbulut 13 Şubat sabahı gözaltına alındı. İlk gün uygulanan avukatla görüşme yasağı 14 Şubat’ta sona erdi. Gözaltındakiler “örgüt üyeliği” şüphesiyle gözaltında tutuldu. Gazetecilerle görüşen MLSA Hukuk Birimi’nden avukat Muhammed Ünsal, Delal Akyüz’ün gözaltında boynunun polisler tarafından sertçe sıkıldığını ve bu nedenle ağrılarının olduğunu belirtti. Gazetecilerin dijital materyallerine el konulmasının, gazetecilerin haber gizliliğinin de ihlali sayıldığını belirten Ünsal, gazetecilerin evlerinin aranmasının, gözaltına alınmasının, dosyanın gizli tutulmasının da savunma hakkına yönelik kısıtlama olduğunu söyledi. Cihan Başakcıoğlu ve Semra Turan dört günlük gözaltıdan sonra yurtdışı yasağını da içeren adli kontrol uygulamasıyla serbest bırakıldı. Aydın, Güney, Akyüz ve Akbulut’a ev hapsi verildi (13 – 16 Şubat).

Alağaş’a gözaltı: JINNEWS sitesi yazı işleri müdürü Safiye Alağaş, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2011 tarihli bir soruşturma dosyası gerekçe gösterilerek 28 Ocak’ta Siirt’ten Diyarbakır’a geldiği sırada aracı durdurularak gözaltına alındı. Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde bulunan Sinanlı Karakoluna götürülen Alağaş’ın ifadesi alınması için hakkında yakalama kararı çıkarıldığı ve bu karar kaldırılmadığı için gözaltına alındığı belirtildi (29 Ocak).

Altıntaş’a çifte gözaltı: Adıyaman merkez Yeni Mahalle’de sabah saatlerinde habere gittiği esnada gözaltına alınan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Mahmut Altıntaş, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Serbest bırakıldıktan sonra kendisini darp eden polisler hakkında suç duyurusuna gittiği karakolda bir polisin şikayetiyle tekrar gözaltına alındı. Altıntaş, X hesabından, “Gazetecilik mesleğim nedeniyle gözaltına alındım. Bunun için darp esnasında sadece ‘yaşasın özgür basın’ diyerek slogan attım. Ağzımı kapatarak nefes almam engelledi. Polislerden şikayetçiyim” şeklinde açıklama yaptı (27 Ocak).

SALDIRI, TEHDİT, ENGELLEME

Yılın ilk üç ayında en az iki gazeteci ve iki medya kuruluşu saldırıların hedefi oldu, Beşi de tehdit edildi:  İstanbul Yenikapı'daki Newroz kutlamalarını izlemek isteyen bianet haber sitesi muhabirleri Tuğçe Yılmaz ve Ali Dinç, çekim yapmalarına engel olan polislerce saldırıya uğradı. Yerel Seçim günü Diyarbakır Sur’da  silahlı şekilde çatışan iki grup içerisinde bazı kişileri görev yapmak için mahalleye giden Anadolu Ajansı ve Demirören Ajansı ekiplerini hedef aldı. Silahlı saldırıdan haberciler yara almadan kurtuldu.

Bu dönemde gazetecileri tehdit eden çevrelere devletin tepesi de eklendi: Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, yerel seçim öncesi Yeniden Refah Partisi ile ilgili ittifak ihtimaliyle ilgili sorularıyla karşılaştığı A Haber kanalı muhabiri Rüya Akkuş'a “Rüya kendine gel!” diye uyardı. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral da, yerel seçimler öncesi dini yapılanmalarının etkisini YouTube yayınında eleştiren gazeteci Fatih Altaylı için, “...bu mürted zındık için saniye dahi geçmeden gereken yapılmalı. Ajan olarak bu ülkede müslüman kılıklı dolaşan bu alçak yakalanıp en ağır cezaya tabii tutulmalıdır” dedi. BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı, Menzil Tarikatını konu edindiği haberler ve kitabı nedeniyle Wunsultantan takma ismini kullanan Ünsal Tantan tarafından tehdit edildi.

Diyarbakır’da “Seçim” günü AA aracına ateş: Diyarbakır’ın Sur İlçesi'ne bağlı Ağaçlıdere Mahallesi’nde Yerel Seçim günü oy verme işlemleri sırasında bir kişinin ölümüne 12 kişinin de yaralanmasına neden olan silahlı saldırıdan, olay yerine giden Anadolu AJansı ve Demirören Haber Ajansı ekipleri de etkilendi. Gazetecileri fark eden gruptan bir kişi Anadolu Ajansı'nın aracını hedef alarak ateş etti. Araca mermi isabet etti. Uzun süre köyde mahsur kalan gazeteciler, jandarma ekiplerince köyden çıkarıldı (31 Mart).

İki haberciye “Newroz” şiddeti: İstanbul’da Yenikapı’da düzenlenen Newroz kutlamaları sırasında bianet haber sitesi muhabirleri Tuğçe Yılmaz ve Ali Dinç, çekim yapmalarına engel olan polislerce saldırıya uğradı. Gazeteci Yılmaz, Samatya Devlet Hastanesi’nde darp raporu aldıktan sonra sorumlular hakkında şikayetçi oldu. Saldırıda polis, bianet sitesi Kürtçe editörü Aren Yıldırım’ı da gözaltına almaya çalıştı (17 Mart).

Cumhurbaşkanı’ndan muhabire uyarı: Rüya kendine gel! Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Seçim İşleri Başkanları Toplantısı'ndan sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. A Haber kanalı muhabiri Rüya Akkuş'un Yeniden Refah Partisi'yle ilgili ittifak ihtimali sorusuna Erdoğan, “Yeniden Refahın tavrını zaten biliyorsunuz. Milletvekili seçimindeki durumundan şu anda kopmuş durumda. Yerel seçimde kendileri, birçok yerde bizden kopmuş olanlarI veya kendi adaylarını gösteriyorlar” cevabını verdi. Akkuş'un “Kürsüde 'sirk cambazı' tabirini kullandınız” demesi üzerine Erdoğan, “Ben onların adını anmadım. Rüya kendine gel..” diye tepki gösterdi (26 Şubat).

Altaylı’ya tehdit: Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral, yerel seçimler öncesi seçmen tutumunu değerlendirdiği YouTube yayını nedeniyle gazeteci Fatih Altaylı'yı hedef gösterdi. Saral, “Bir cemaat, bilmem zart zurt ayetinden dolayı mı herhangi bir partiye oy veriyoruz” sözleri nedeniyle hedef gösterdi. Saral, “İslama ve Kur'an'a aleni olarak hakaret eden bu mürted zındık için saniye dahi geçmeden gereken yapılmalı. Ajan olarak bu ülkede müslüman kılıklı dolaşan bu alçak yakalanıp en ağır cezaya tabii tutulmalıdır” sözleriyle gazeteciyi tehdit etti (1 Şubat).

Arı’ya “Menzil” tehditleri: BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı, Menzil Tarikatını konu edindiği haberler ve kitabı nedeniyle Wunsultantan takma ismini kullanan Ünsal Tantan tarafından tehdit edildi. Tantan, Arı’ya “Bir daha Menzil hakkında röportajın olsun bak ben sana neler yapacağım” diye yazdı. Tantan, bir diğer mesajında ise, “Siz mübarek seyyidlere saldırdığınız sürece size saldırır, sizleri yerim. 1923’lerin Türkiye’si yok artık” dedi. Tehdide “Mahkemede hesaplaşacağız” diyerek cevap veren Arı’ya Tantan “Ben ne idamdan korkarım ne müebbet hapisten. Allah dostlarını hedef alma bir daha. Sana son uyarım” diyerek yanıt verdi. Tehdidi sosyal medyadan paylaşan Arı “Daha önce de defalarca Menzil'den gelen tehditleri yargıya taşıdım ama şikâyetlerim hakkında kasıtlı olarak işlem yapılmadı. Yine söylüyorum başıma bir şey gelirse adres belli... Ayrıca, siz mi beni korkutacaksınız çakallar? Yazmaya da konuşmaya da devam edeceğim” notunu düştü (16 Ocak).

Sancar’a mermili tehdit: Dört yıl önce tehdit mesajları aldıktan sonra, iki yıl önce de Diyarbakır'da gece yarısı plakasız bir araçla önüm kesilerek silahla bir kez daha tehdit edilen gazeteci Altan Sancar’a sosyal medya platformu X'te (eski adıyla Twitter) “Jitemci” kullanıcı adını kullanan bir kişi mermi fotoğrafı yolladı. Söz konusu tehdit mesajının görselini X hesabından paylaşan Sancar, daha önceki tehditleri hatırlatarak işlem yapılmamasına tepki gösterdi. Tehdit eden kişinin Kayseri’de yaşadığını tespit ettiğini belirten Sancar, X hesabından “iki olay hakkında da suç duyurusunda bulundum. Aradan uzun zaman geçti, ancak iki dosyada da gelişme olmadı. Bugün yine benzer şekilde mermili tehdit mesajları almaya başladım. Korktuğumdan veya ciddiye aldığımdan değil de benim veya ailemin başına gelecek en ufak olumsuzluktan tehdit mesajları atanlar kadar bu dosyalarda bir milim araştırma yapmayanlar da sorumludur” dedi (15 Ocak).

Diyarbakır’da Dekak’a hakaret ve saldırı girişimi: Rudaw TV Temsilcisi ve Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti üyesi Maşallah Dekak, Diyarbakır'da DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın ziyareti sırasında, Babacan'ın Ulu Camiye namaz kılmaya gittiği sırada bir kişinin hakareti ve fiziki saldırı girişimine maruz kaldı (12 Ocak).

HAK ARAMA VE CEZASIZLIK

Bianet haber sitesi eski muhabiri Beyza Kural’ın 2015’teki YÖK eyleminde şiddetli ve ters kelepçeli şekilde ekip aracında tutulmasıyla ilgili üç polisin yeniden yargılandığı davada “kasten yaralama” ve “ifade özgürlüğünü ihlal”den ceza verilmesine yanaşılmaması, “çalışma hürriyetini ihlal” ile yetinilmesi; 2019 Seçimleri sürecinde Yeniçağ gazetesi köşe yazarı Yavuz Selim Demirağ'ın Ankara'daki evinin önünde ağır şekilde darp edilmesiyle ilgili yargılamanın hala devam etmesi; Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin korumalarının gazeteci Sinan Aygül’e ağır şekilde saldırmalarıyla ilgili davanın sembolik cezalarla geçiştirilmesi, buna karşılık Aygül’ün “hakaret”ten mahkum edilmesi; ters kelepçeli gözaltıyla şiddet gören AFP foto muhabiri Bülent Kılıç’ın kendisinin yargılanması ve daha pek çok örnek Türkiye’de polisin veya muktedirlerin adının geçtiği dosyalarda cezasızlığın köklülüğüne işaret ediyor.

30 yılı aşan Uğur Mumcu cinayetinde “bombacı” denilen Oğuz Demir’in hala gıyabında yargılanıyor olması aynı zamanda iktidarın cinayeti çözmede iradesizliğinin de aynası.

Bursa'da kent rantlarını kamuoyuna duyuran gazeteci ve Başka Gazete sitesi yayın yönetmeni Yaman Kaya’ya yönelik 13 Kasım 2023’te silahlı saldırıya giriştikleri gerekçesiyle iki zanlı, 8 Mayıs’ta Bursa Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak. Davanın, “kasten öldürmeye teşebbüs”ten açılması olumlu karşılandıysa da, dosya saldırıyı azmettirenlerin ortaya çıkarılmasını bekliyor.

Kural’a polis şiddetine sembolik cezalar: İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi, bianet haber sitesi muhabiriyken ve sekiz yıl önce İstanbul Beyazıt'ta öğrencilerin Yükseköğretim Kurulu (YÖK) protestosunu takip ederken gazeteci Beyza Kural’i ters kelepçe takarak gözaltına alma girişiminde bulunan polisleri İstanbul İstinafın bozma kararının ardından yeniden yargıladı. 12 Mart’ta açıkladığı kararında mahkeme, üç polis memuruna da ‘iş ve çalışma hürriyetini ihlal ettikleri (TCK 117)’ gerekçesiyle 450 gün karşılığı, günlüğü 20 TL’den 9 bin TL para cezası verdi. Cezayı da 10 ay taksitle ödemelerine hükmetti. Aynı zamanda HAGB uygulayarak cezayı erteledi. Mahkeme ayrıca ‘Kasten yaralama (TCK 86/2)’ ile ‘düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme (TCK 115)’ suçlarından hüküm kurmadı. Bu suçlar için İstanbul Başsavcılığına şikayette bulunulmasına karar verdi. Aralık 2022'de biten ilk yargılamada mahkeme, N.D.'yi aynı suçlamayla 6 bin TL adli para cezasına mahkum edip cezayı ertelemişti. K.A. ve Y.Ş.'yi de aynı cezayı vererek başka bir dosyadan ceza aldıkları için cezada ertelemeye gitmemişti (12 Mart).

Yüksekova Haber ve Zap Haber’e sansüre tazminat davaları: Hakkari Yüksekova Haber ve Zap Haber siteleri yetkilisi Erkan Çapraz, Anayasa Mahkemesi’nin siteye erişimin “milli güvenlik” adına 28 Ocak 2016’dan beri yasaklanmasıyla ilgili ihlal kararının ardından sansüre karşı Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi’ne toplam 300 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı. Ankara Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliği, kararını 5651 sayılı kanunun 8/A maddesine dayandırmıştı. AYM ise, 16 Ocak 2024’te tebliğ edilen kararında, “...Bu doğrultuda Artı Media Gmbh kararında ifade özgürlüğünün korunmasını garanti edebilecek temel mekanizmalara sahip olmaması nedeniyle ihlal ürettiğine karar verilen 5651 sayılı Kanun'un 8/A maddesi uyarınca gerçekleştirildiği görülen somut başvuru konusu müdahalelerin, kanunilik şartını karşıladığının söylenebilmesi mümkün görünmemektedir” diyerek ifade özgürlüğünün hakkının ihlal edildiğini tecillemişti (7 Mart). 

Elazığ’da koruma polisine “gazeteciye darp” davası: Elazığ 5. Asliye Ceza Mahkemesi, dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un 26 Nisan 2022’de Elâzığ’daki deprem konutlarını ziyareti sırasında haber takibi yapan gazeteci Ardıl Batmaz’ı darp eden AKP belediye başkanı Şahin Şerifoğulları’nın koruma polisi Ö.F.T.’yi yargılamaya devam etti. MLSA’ya göre mahkeme, 22 Şubat’ta görülen duruşmada, Şerifoğulları’nı azmettirici olarak dava dosyasına eklemeyi reddetti. Oysa gazetecinin avukatları Zilan Şan ile Kader Arat, hazırlanan yeni bilirkişi raporunda Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları’nın “alın şu çakalı” diyerek Batmaz'ın darp edilmesinin azmettiricisi olduğunu ve dosyaya sanık sıfatıyla eklenmesi gerektiğini söyledi. Daha önce duruşma savcısı, koruma polisi Ö.F.T.'nin TCK 108 (Cebir) ve söz konusu suçun nitelikli hali olan TCK 119 (Kamu Görevinin Sağladığı Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle İşlenmesi) kapsamında ek savunma vermesini talep etmişti.Batmaz'ı darp eden ancak kimlik tespiti yapılmayan “Şahıs 5” kodlu kişinin de kimlik tespitinin yapılmasına karar veren mahkeme, “iş ve çalışma hürriyetinin ihlali” suçunun eklenmesi talebini ise hükümle birlikte değerlendirmeye karar verdi. Yargılama 27 Haziran’a bırakıldı (22 Şubat).

Bursa’da Kaya’ya saldırıya dava: Bursa'da kent rantlarını kamuoyuna duyuran gazeteci ve Başka Gazete sitesi yayın yönetmeni Yaman Kaya’ya yönelik 13 Kasım 2023’te silahlı saldırıya giriştikleri gerekçesiyle zanlılar Z.B ve S.M hakkında dava açıldı. Nilüfer’de Fatih Sultan Mehmet Bulvarı'ndaki işyerinden çıktıktan sonra aracına binen Kaya’nın, seyir halindeyken kurşunlanması olayıyla bağlantılı oldukları gerekçesiyle yargılanacak olan iki sanık, 8 Mayıs’ta Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “kasten öldürmeye teşebbüs”ten hakim karşısına çıkacak. Saldırıdan yara almadan kurtulan gazeteci Kaya, verdiği ifadede “Saldırıyı kimin ve ne için düzenlediğini bilmiyorum. 18.00'de mesaim bitiyor. İşlerim yoğun olduğu için 18.30 sıralarında çıktım. Saldırıyı düzenleyen de 30 dakika boyunca benim çıkmamı beklemiş. Daha sonra saldırıyı düzenleyip kaçtı. Azmettirici olduğunu düşünmekteyim” demişti (20 Şubat).

Polis “şiddet”ten değil, gazeteci “direnmek”ten yargılanıyor: İki yıl önce 19. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nü takip ettiği sırada işkence ile gözaltına alınan AFP foto muhabiri Bülent Kılıç buna karşın İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “görevi yaptırmamak için direnmek” ve “kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret” suçlamalarıyla yargılanıyor. Beyoğlu Mis Sokak’ta 26 Haziran 2021 tarihinde ters kelepçelenerek ve boğazına basılarak gözaltına alınan gazeteci, iki polis memuru hakkında 4 Ağustos 2021 tarihinde “mala zarar vermek” ve “zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle basit yaralama” yönünden suç duyurusunda bulunduysa da 16 Mart’ta sonuçlanan soruşturmadan takipsizlik çıktı. Savcılık, polislerin 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda tanımlanan zor kullanma yetkilerini aşmadığına kanaat getirirken Kılıç’ın MLSA avukatlarının hakkında suç duyurusunda bulunduğu Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli iki polisin ifadelerine dayanılarak “görevi yaptırmamak için direnmek” ve “kamu görevlisine hakaret” suçlamalarıyla yargılanmasına karar verildi. Kılıç’a polis müdahalesi nedeniyle İçişleri Bakanlığı’nın 30 bin TL tazminata mahkum edilmesine ilişkin İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nin 8 Aralık 2022’te verdiği kararı dikkate almayan iddianame savcısı, Kılıç’ın “elinde bulunan kamerayla vurmaya çalışarak” polislerin görevini yapmasını engellediğini ve polislere “zincirleme şekilde hakaret ettiği”ni iddia etti. 15 Şubat’taki duruşmada tanık olarak dinlenen gazeteci Fatoş Erdoğan, “Olay günü gazeteciler olarak alandaydık. Sokağın başında gözaltı işlemi yapıldığını gördük ve çekmeye başladık. Daha sonra sokağın içine geldik ve gazeteciler birbirleriyle sohbet ediyordu. O sırada arkadan ‘gazeteci o ne yapıyorsunuz’ sesini duydum. Arkama döndüğümde Bülent’i götürdüklerini gördüm. Bülent’in gazeteci olduğunu söylememize rağmen polisler bırakmadı. Bu anlar da görüntülerde var. Bülent’in polislere mukavemet ettiğini ve direndiğini görmedim. Zaten olay anına ilişkin görüntülerde bunları görebilirsiniz” dedi. Tanık polis Murat Aydındağ beyanında, “Sanık gözaltına alınırken herhangi bir basın kartı ibraz etmedi, kendini tanıtır, ayırt edici bir bulgu, belge yoktu. Eylemci sanılarak gözaltına alınmış. Kendisi gözaltı aracına götürülürken ‘Siz kimsiniz, siz beni tanıyor musunuz? Hepinizi süründüreceğim. Bana dokunamazsınız ben basınım’ diye bağırdı” dedi. Tanık beyanına karşı söz alan Bülent Kılıç de, “Memur arkadaş alenen yalan söylüyor ve mahkemeyi yanıltıyor. Video kayıtlarına baktığınızda hiçbir şekilde direnmediğim ve hakaret etmediğim görülecektir” diye belirtti. Mahkeme, tanıkların hazır edilmesi için süre verilmesine ve esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için dosyanın savcılığa gönderilmesine karar verdi. Dava 19 Eylül’e ertelendi (15 Şubat).

Şarköy’de gazeteci Önal’a saldırı davası: Tekirdağ Şarköy Asliye Ceza Mahkemesi, usulsüzlük dosyasını haberleştirdiği için Şarköy’ün Sesi gazetesi editörü Deniz Önal’a saldırdığı gerekçesiyle Şarköy Belediye Başkanı Alpay Var’ın ağabeyi Alper Var’ı “kasten basit yaralama, tehdit, mala zarar verme ve hakaret” suçlamasıyla yargılıyor. Davada Deniz Önal ile babası ve gazetenin sahibi olan Yakup Önal müşteki olarak yer alıyor. Yakup Önal’ın hatırlatması üzerine de bir tanık, daha önce verdiği ifadeyi teyit ederek Deniz Önal için “Evet, burnu kanıyordu” dedi. Dosyada yer alan bir tanık belediyede işe alınırken ve zarar verilen Önal’a ait telefonun zararı karşılanırken 13 Şubat’ta devam edilen yargılama, son bir tanığın dinlenmesi için 25 Nisan’a bırakıldı (13 Şubat).

MLSA Uçar’a operasyonu yargıya taşıdı: Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Hukuk Birimi, gazeteci İrfan Uçar’ın Antep'in Islahiye ilçesindeki evine 6 Aralık 2023’te yapılan baskınla gözaltına alınmasına ilişkin operasyonu yargıya taşıyor. Gaziantep Ağır Ceza Mahkemesi’ne dava dilekçelerini gönderen avukatlar, 7 Aralık’ta serbest bırakılan gazeteciyle ilgili “hukuki ve meşru sebeplere dayanmayan arama kararıyla evine baskın yapıldığı, materyallerine el konulduğu ve adli kontrole tabi tutulduğu” gerekçesiyle Maliye Hazinesi aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açtı. Dilekçede, hukuka aykırı işlemlerin, Uçar hakkında 10 yıl önce “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla başlatılan bir soruşturma kapsamında yürütüldüğü de hatırlatıldı. MLSA Hukuk Birimi, Uçar hakkında uygulanan yurtdışı yasağına karşı yaptığı itirazın reddedilmesi üzerine, bu dosyayı da Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru kapsamında taşıdı (12 Şubat).

Evrensel’in “resmi ilan” davasına da ret: İstanbul 2. İdare Mahkemesi, Basın İlan Kurumu’nun (BİK) “birden fazla gazete almanın suç olduğu”, “çeşitli siyasi parti ve şirketlere toplam 359 adet nüshanın sevkinin gerçekleştirildiği”, bu nedenle “asgari fiili satış şartını gerçekleştirmediği” gerekçeleriyle resmi ilan hakkını iptal ettiği Evrensel gazetesinin açtığı davayı reddetti. Evrensel gazetesinin avukatı Devrim Avcı ve Genel Yayın Yönetmeni Hakkı Özdal kararı Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Akademi binasında yapılan açıklamayla duyurdu. Sürecin 2021’den beri devam ettiğini belirten Avukat Avcı, “Mahkeme bizim itirazlarımızı hiçbir şekilde değerlendirmedi. İzelman’ın TİS sözleşmesi sırasında alınan gazeteleri, Emek Partisi’nin üyelerinin satmasını ihlal sayıyor ancak makul bir gerekçe sağlamıyor… Mahkemenin kararını taraflı olduğunu düşünüyoruz. Kararı 30 gün içinde istinat etme hakkımız mevcut, gerekirse AİHM’e kadar gidebilecek bir süreç” derken Hakkı Özdal da, kararın karşılığının Evrensel gazetesi için maddi bir kayıp ve medya tekellerinin baskısı altında yapılan bir yayıncılığın başka bir zorlukla karşılaşması anlamına geldiğini söyledi. Özdal, “Bir kişinin birden fazla gazete alması değerlendiriliyor ancak dağıtım tekelleri gazetemizin taleplerini görmezden geliyor. Bazı okurlarımız ve gönüllüler de gazetemizin her yere ulaşması için organize oluyor” dedi. Anayasa Mahkemesi, BİK'in Evrensel, BirGün, Cumhuriyet ve Sözcü gazeteleri için aldığı ilan kesme cezalarına dair 10 Ağustos 2023’te verdiği ihlal kararının gerekçelerinde, basın ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini, bunun yapısal sorunlardan kaynaklandığını tespit etmiş ve sorunla ilgili TBMM’ye bilgi verilmesine hükmetmişti (26 Ocak).

Aygül’e saldırıya ödül gibi ceza: Tatvan 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 17 Haziran 2023’te Bitlis Tatvan'da gazeteci Sinan Aygül’e ağır şekilde saldırılması olayına karıştıkları gerekçesiyle yargıladığı Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin akrabası belediye personeli Yücel Baysalı ile polis koruması Engin Kaplan'a ödül gibi ceza verdi. Mahkeme, “kasten yaralama”dan suç bulduğu Baysalı ile Kaplan'a 1 yıl 5 ay 15 gün hapis cezası verdi; iki sanığın da “sosyal ilişkileri ve cezanın geleceği üzerindeki olası etkilerini” lehde takdiri tahfif sebebi kabul ederek cezada altıda bir oranında indirime gitti; “alenen hakaret” suçlamasından beraate gitti; hükmün açıklanmasını geri bırakarak da verdiği cezayı erteledi. Aygül duruşma sonrası “Sokak ortasında gazeteci öldürmeye çalışan polis ve koruma için bugün komik bir cezayla HAGB verildi. Yani hiçbir ceza verilmedi. Bu kadarını beklemiyordum. Yazıklar olsun” diye açıklama yaptı (25 Ocak).

Demirağ'a saldırı davasında mütalaa hazırlığı: Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhur İttifakı'nı eleştiren gazetecilerden Yeniçağ gazetesi köşe yazarı Yavuz Selim Demirağ'ı 10 Mayıs 2019'da Ankara'daki evinin önünde ağır şekilde darp ettikleri gerekçesiyle altı sanığı yargılamaya devam etti. Soruşturmanın iki yıl sürüncemede kalmasından sonra İstinaf, Ankara 54. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi arasında uyuşmazlığa nokta koyarak davanın Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesine hükmetmişti. Adem Y., Emrah Y., Ali A., Furkan Ç., Necmettin İ. ve Orhan Ç’nin yargılandığı davada mahkeme, gazeteci Murat Ağırel’in tanık olarak verdiği ifadeyi 12 Ekim 2023’te okuyarak dosyaya koymuştu. 23 Ocak’ta süren yargılamada duruşma savcısı, sanıkların “yaralama” gerekçesiyle cezalandırılmasını talep etti. Dava 21 Haziran’a bırakıldı (23 Ocak).

Yargılanan, polisin darp ettiği Orman: İstanbul Anadolu 20. Asliye Ceza Mahkemesi, İstanbul Sancaktepe’de 2 Temmuz 2023’te düzenlenen Madımak Katliamı anmasında “polislere görevi yaptırmamak için direndiği” iddiasıyla gazeteci Emre Orman’ı yargılamaya başladı. Savunmanlığını MLSA’nın üstlendiği davada Orman, hakkında dava açan polis memuru E.Ç’nin iddialarının aksine kendisinin darp edildiğini, işkence gördüğünü belirtti. Orman savunmasında, “Üzerime atılı suçu kabul etmiyorum. Ben de bu görüntüleri çektim. Ben çekerken o polis şefi bana küfür etti, darp edildim. Asıl darp edilen, işkenceye uğrayan benim” derken avukatı MLSA’dan avukat Fatih Aydın da “Olay günü yaşananların görüntülerini mahkemenize sundum. Bin kişinin katıldığı eylemde 6-7 kişi gözaltına alındı. Gözaltı işlemlerinin bitmesinden 40 dakika sonra sokaktaki müdahalede müvekkilimin profesyonel gazeteci olduğu belli olduğu halde, görüntü çektikten sonra darp edilerek gözaltına alınıyor. Dosyada bir sağlık raporu, bir de olay yerindeki polislerden birinin dört gün sonra alınan ifadesi var. Dolayısıyla yeterli delil yok” sözleriyle dosyadaki delil yetersizliğine vurgu yaptı. Savunmaların ardından mahkeme heyeti, avukat Fatih Aydın’ın dosyaya sunduğu kamera kayıtlarının çözümlenmesi için dosyanın bilirkişiye gönderilmesine, Sancaktepe Emniyeti’ne polislerin o gün kullandığı kameranın çözümlenmesi için daha önce yazılan ancak cevap alınmayan müzekkerenin tekrar yazılmasına, müşteki polisin zorla getirilmesine karar verdi. Dava 21 Mayıs’a  kaldı (9 Ocak).

Mumcu’yu öldüren bombacı Demir “kaçak”: Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Ocak 1993’te gazeteci Uğur Mumcu’nun aracına bomba yerleştirerek ölümüne neden olan kişi olarak gösterilen ve İnterpol aracılığıyla arandığı iddia edilen Oğuz Demir’i gıyabında yargılıyor. 5 Ekim’de devam edilen yargılama 30 Mayıs’a bırakıldı. 15 Aralık 2022’de görülen duruşmada mahkeme, Demir hakkında “kaçak” kararı vermişti. Avukatlar Yalçın Akbal ve İlhan Cihaner’in talebine uygun olarak istenen Mumcu cinayetine ilişkin TBMM Araştırma Komisyonu raporu da dosyaya konulmuştu. Oğuz Demir, gazeteci Ahmet Taner Kışlalı’nın 1999 yılında bombalı saldırıda öldürülmesi dahil 17 cinayet ve eylemin sorumlusu olarak “Anayasal düzeni ihlal” gerekçesiyle yargılanıyor. Bu kişi ancak 30 yıldır yakalanamadı (2 Ocak).

SORUŞTURMALAR, AÇILAN/SÜREN CEZA DAVALARI, KARARLAR

(Rapor, Türkiye’de gazetecilere uygulanmış yasal prosedürlerinin tamamını kapsamayıp, ihlallere dair eğilim ve ağırlık konusunda mümkün olduğunca kapsamlı bir fikir vermeyi amaçlamaktadır)

SORUŞTURMALAR

Ocak - Mart döneminde en az dokuz gazeteci ve bir gazetenin adı, haberlere karşı açılan soruşturmalarda geçti. Yeniçağ gazetesi, İsmail Arı, Fırat Bulut, Şükran Ekinci, Seyhan Avşar’a dair soruşturmalara, “halkı yanıltıcı bilgi yaymak” şüphesi gerekçe gösterildi. Gazeteci Sibel Yükler hakkında “terörle mücadele edeni hedef gösterme” iddiasıyla yürüyen soruşturma ise takipsizlikle sonuçlandı.

Birgün’den Ayhan ve Arı’ya soruşturma: Bursa’nın İznik ilçesine bağlı Göllüce köyündeki yurttaşlara jandarmanın şiddet ve tacizine uğradığı iddialarını 2 Aralık 2023’te “Köylülere 2,5 saat şiddet” başlıklı haberle gündeme getiren BirGün gazetesi editörü Kayhan Ayhan hakkında soruşturma açıldı. CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal’ın Meclis’te gündeme getirdiği ve Sarıbal'ın ifadelerinin yer aldığı haber nedeniyle Kayhan Ayhan ifade verdi. Ayhan ifadesinde, "Demokratik bir toplum için kolluk kuvvetlerinin keyfi davranışlarını ve hukuki olmayan fiillerde bulunmalarının engellenmesi gerekir. Basının kamuoyu gözcüsü görevi kapsamında böyle iddiaların haberleştirilmesi bir hak olduğu gibi aynı zamanda gazetecinin bir görevidir" dedi. MHP Mersin Milletvekili Levent Uysal ile eski Adalet Bakanı AKP’li Abdulhamit Gül’ün şikâyetiyle BirGün muhabiri İsmail Arı hakkında da beş soruşturma birden açıldı. MHP’li Levent Uysal’ın şikâyetiyle, 11 Mart’ta “MHP’li vekil Sırbistan Vatandaşıymış”, 15 Şubat’ta “Dolandırıcılığı ödüllendirdiler” ve 19 Ocak’ta “Servet değerindeki araziyi MHP’li kaptı” başlıklı haberler nedeniyle İsmail Arı hakkında soruşturma başlatıldı. Ayrıca Uysal’ın şikâyetiyle Arı hakkında başlatılan dördüncü soruşturma ise Arı’nın Artı TV’de katıldığı “Yakın Takip” isimli program nedeniyle oldu. Söz konusu haberler ise MHP’li Uysal’ın şikâyetiyle erişime engellenmişti. Ayrıca Uysal’ın şikâyetiyle başlatılan dört soruşturmanın dışında eski Adalet Bakanı AKP’li Abdulhamit Gül’ün şikâyetiyle 16 Şubat tarihinde yayımlanan “Gül gibi vurgun” başlıklı haber nedeniyle de Arı hakkında soruşturma başlatıldı (21 Mart).

SPK'dan “dezenformasyon” şikayeti: Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), “yanıltıcı bilgi paylaştığı” gerekçesiyle Yeniçağ gazetesi hakkında suç duyurusunda bulundu. Gazete doların 15 gün sonra 40 lira olacağını belirttiği bir haber yayınlamıştı. Sonrasında bu haberi yetkililer ve İletişim Başkanlığı’na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi yalanlamıştı (18 Mart).

Arı’ya “dezenformasyon” soruşturması: İstanbul Anadolu Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu, Kızılay'ın, kamuda hızla örgütlendiği belirtilen Menzil Cemaati ile ilişkisini haberleştiren BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı hakkında “dezenformasyon” soruşturması başlattı. Gazetede 10 Mart 2023 tarihinde yayımlanan “Kızılay koşa koşa Menzil’e gitmiş!” başlıklı haber ile Arı'nın sosyal medya paylaşımı nedeniyle gazetecinin, “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla hapsi istendi. Söz konusu haber ile Arı'nın sosyal medya paylaşımında deprem felaketinin ardından Kızılay’ın Menzil Cemaati’nin Nakış Gıda isimli şirketinden yardım kolisi aldığı belirtiliyordu. Gazeteci, haberden kısa süre sonra da, Kızılay'ın resmi sosyal medya hesaplarından paylaştığı bir videoda da afet depolarının Nakış Gıda'dan alınan koliler ile dolu olduğu net bir şekilde görülüyordu (7 Mart).

Ekinci’ye “dezenformasyon” soruşturması: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Erzincan’ın İliç ilçesindeki maden faciasında göçük altında kalan madenci sayısının açıklanan resmi rakamlardan daha fazla olduğu yönünde sosyal medya paylaşımı yapan Artı TV sunucusu Şükran Ekinci hakkında “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” iddiasıyla soruşturma başlattı. MLSA Hukuk Birimi’nden Fatih Aydın eşliğinde ifadeye giden Ekinci, verdiği ifadesinde, söz konusu paylaşımı kendisinin yaptığını kabul ederek, “Ben bu paylaşımımdaki bilgiyi T24 haber portalının Twitter adresinde gördüğüm haber üzerine paylaştım ve kaynak gösterdim. Haberin kaynağı TMMOB Metalürji ve Malzeme Mühendisleri Odası Başkanı İrfan Türkkolu'dur” dedi. Paylaşımının ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu ve kamuoyunu bilgilendirme amacı taşıdığını söyleyen Ekinci, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirtti (15 Şubat).

Bulut’a “dezenformasyon” soruşturması: Bingöl Başsavcılığı, Suriye’de ÖSO'ya ait mevzilerde bulunan AFAD çuvallarını gösteren görüntü ve Fransız basın ajansı AFP haberini alıntıladığı paylaşımı nedeniyle gazeteci Fırat Bulut hakkında, “Yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla soruşturma açtı. Sulh Ceza Hakimliği de, yurtdışında olduğu için ifadesi alınmayan Bulut için yakalama emri çıkardı. MLSA’ya göre Bingöl Emniyet Müdürlüğü, hazırladığı araştırma tutanağında, Bulut’un 2023 yılının Ağustos-Eylül ayları arasında yaptığı beş ayrı sosyal medya paylaşımı suç delili olarak yer aldı. Tutanakta, Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) ait mevzilerde üzerinde, "AFAD” (T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) yazılı çuvalların yer aldığı fotoğrafı “Depremzedelere gitmesi gereken yardım çuvalları cihatçılara gitmiş. O kadar çok çuval gitmiş ki biriktirip mevzi yapmışlar…” yorumuyla paylaşılması suç delili gösterildi. DW Türkçe’nin Suriye’deki sığınmacıların Libya’ya gönderildiği AFP’ye dayandırdığı haberi alıntılaması, Suriye mültecilerle kötü muamelede bulunan askerlerin görüntülerini ve Elazığ Cezaevi’nde hak ihlali yaşandığına dair yaptığı paylaşımları da suç delili olarak yer aldı. Yine Bulut’un, Şireci Tekstil’de yaşanan işçi eylemlerine katılanları ve onları destekleyen EMEP Milletvekili Sevda Karaca ve sendika yöneticiler için kullandığı “akıllı olun”, “provokatör” sözlerini kullanan İYİ Parti Antep Milletvekili Mehmet Mustafa Gürban’ı eleştirdiği tweet de suç delili olarak yer aldı (9 Şubat).

Toker’e “tahrik” soruşturması: Gazeteci Çiğdem Toker hakkında, FOX TV’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tur sonuçlarına dair 28 Mayıs 2023 akşamı yapılan programda “suç işlemeye tahrik” ettiği iddiasıyla ihbar üzerine soruşturma açıldı. Gazetecinin, “Serbest seçimlerle bir siyasal iktidar el değiştirebilir mi sorusu artık kritik bir soru haline gelmiştir. Demokrasi sandıktan ibaret değildir. Demokratik protestoları kriminalize etmememiz lazım” şeklindeki sözleri soruşturmaya konu edildi. Toker, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında Kavaklıdere Karakolu'nda avukatı Evrim İnal eşliğinde ifade verdi; ihbar üzerine soruşturma açılmasını eleştirdi ve suçlamaları reddetti. Gazeteci, X hesabından, “O programda Cumhurbaşkanlığı seçimi temel alınarak Türkiye’deki seçimler ve demokrasi hakkında konular tartışıldı. Anayasa tarafından güvence altına alınmış hakların kullanılmasının, suç işlemeye tahrik olarak çarpıtılarak şikayete konu edilmesi, cezalandırılmam için yeterli olamaz” dedi (1 Şubat).

Diyarbakır’da Yükler’e takipsizlik: Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 16 gazeteciye dava açan savcı ve yargılamayı yapan heyette yer alan eşinin başka bir şehre tayin edilmesi haberini paylaştığı için “terörle mücadele edeni hedef gösterme” iddiasıyla soruşturma geçiren Sibel Yükler hakkında takipsizlik kararı verdi. Tayine dair Hâkim ve Savcılar Kurulu (HSK) kararnamesini paylaşan Fırat Can Arslan tutuklanıp 100 gün tek kişilik hücrede tutulmuşsa da beraat etmişti. Arslan’ın paylaşımını RT’leyen gazeteciler Yükler, Evrim Deniz, Evrim Kepenek ve Delal Akyüz ise gözaltına alınmıştı. MLSA’ya göre Başsavcılık, takipsizlik kararında, Arslan’ın beraat ettiğini de hatırlatarak, Yükler hakkında da “kovuşturmaya yer olmadığı”na hükmetti (16 Ocak).

Kuray’a soruşturma: Muğla Milas ilçesinde bulunan Akbelen ormanında YK Enerji tarafından kesim yapılmak istenmesi üzerine başlayan protestoları takip eden gazeteci Zeynep Kuray hakkında, jandarma şiddetine ilişkin sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek soruşturma açıldı. Kuray, 8 Ocak 2024 günü soruşturma kapsamında ifade verdi (8 Ocak).

Avşar’a “Gürlek” şikayetiyle soruşturma ve adli kontrol: Gazeteci Seyhan Avşar Uyuşturucu ticareti suçundan kırmızı bültenle aranan ve 24 yıl kesinleşmiş hapis cezası bulunan uyuşturucu baronu Urfi Çetinkaya'nın o dönem cezaevlerinden sorumlu Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek ile temasa geçmek istediğini ve Gürlek'in gelişmeleri takip eden narkotik daire başkanlığınca uyarıldığını Halktv.com.tr sitesi için yazan gazeteci Seyhan Avşar, 5 Ocak’ta ifadeye çağrıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü ‘hakaret’, ‘iftira’ ve ’yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçlamaları kapsamında hakkında soruşturma yürütülen ve 8 Ocak’ta savcıya ifade eden Avşar adli kontrol şartı ve yurtdışı çıkış yasağı kararıyla serbest bırakıldı (8 Ocak).

Yıldırım’a “üyelik” soruşturmasında takipsizlik: “Örgüt üyeliği” şüphesiyle 15 Mart 2023 sabahı İstanbul Üsküdar'daki evinden gözaltına alınan bianet sitesi Kurdî editörü Aren Yıldırım ile ilgili soruşturma takipsizlikle sonuçlandı. Polis baskınıyla gözaltına alınıp İstanbul Emniyet Müdürlüğüne götürülen Yıldırım, sorguda, telefon tape'lerindeki haberiyle karşılaşmıştı. Gazeteci, adli kontrol şartına gerek görülmeden 17 Mart’ta serbest bırakılmıştı. Avukatı Emrah Baran da, gözaltıyla ilgili “Hakkında 2020 yılında açılan soruşturma kapsamında iletişimin dinlenmesine karar veriliyor. Bugünkü sorguda da telefon tape’lerindeki görüşmeleri soruldu. Görüşmelerin içeriği, bianet çalışanları ve yöneticileriyle haber üzerine yaptığı konuşmalardan oluşuyor. Haberlerin yapılma aşamasındaki görüşme ve tartışmaları soruldu, biz de konuşmaların gazetecilik faaliyeti içerisinde olduğunu belirttik” demişti (2 Ocak).

AÇILAN VE SÜREN DAVALAR

Türkiye’de en az 195 gazeteci, hapis cezası istemiyle “örgüt üyeliği”, “örgüt propagandası”, “Cumhurbaşkanına hakaret”, “yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak”, “kamu görevlisine hakaret”, “hakaret”, “devlet kurumlarını aşağılama”, “Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet” gibi iddialarla Ocak - Mart aylarında mahkemeye çıktı. Ayrıca altı gazeteci de, toplam 2 milyon 900 bin TL’lik tazminat davası kapsamında yargılanıyordu.

Ocak - Mart aylarında görülen yargılamalarda, altı gazeteci “örgüte yardım”, “örgüt propagandası” ve “terörle mücadele edeni hedef yapmak” iddiasıyla 21 yıl 10 ay hapse, altı gazeteci “kamu görevlisine hakaret” ve “hakaret” suçlamasıyla toplam 1 yıl 9 ay 20 gün hapis ve 22 bin 160 TL adli para cezası ve iki gazeteci de “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla toplam 1 yıl 11 ay 10 gün hapse mahkum edildi. Ceza davalarından yargılanan 18 gazeteci de beraat etti.

Değer’e “eylem” davası: Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesi, Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri’nin artan yaşam pahalılığını protesto etmek için 28 Kasım 2021’de düzenlenen “Geçinemiyoruz” eyleminde gözaltına alınan 23 kişi ile eylemi takip eden JinNews sitesi muhabiri Öznur Değer’i, “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” ve “görevi yaptırmamak için direnmek” (TCK 265) suçlamalarıyla yargılıyor. Expession Interrupted’a göre dava 27 Mayıs’a kaldı (27 Mart).

Dündar’ın “Özgürüz” davası: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, “MİT TIR’ları” dosyasının 1 Mart 2017 tarihinde “Özgürüz” sitesinde yayınlanması nedeniyle yeniden Cumhuriyet gazetesi eski yayın yönetmeni Can Dündar’ı “casusluk” ve “örgüte yardım” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Daha önce dosyasının “Cumhuriyet” gazetesinde yargılanması nedeniyle Dündar’ın “casusluk” iddiasıyla 23 Aralık 2020’de 27 yıl 6 ay hapse mahkum edilmesiyle ilgili dosya Yargıtay’da. “MİT TIR’ları” dosyasına ilişkin Nisan 2018’de açılan bu dosya, Dündar’ın ifadesinin alınmasını bekliyor. Dündar bir video nedeniyle “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etmek” (TCK 328) ve “gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklamak” (TCK 330) ile suçlanıyor. 26 Mart’ta görülen duruşmada, gazeteci hakkında verilen yakalama emrinin infazının ve yurtdışından iade talebinin ikmallerinin beklenmesine karar verildi. Dava 11 Temmuz’a kaldı (26 Mart).

Çapraz ve Oğuz’un “propaganda” davası: Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi, HDP eski Hakkari milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven’in 13 Şubat 2020’de Yüksekova’da düzenlenen bir paneldeki konuşmasını Yüksekova Haber Portalı’nda haber yapıp videosunu YouTube hesabında yayınladıkları için site sahibi Erkan Çapraz ve yayın koordinatörü Ömer Oğuz’u “terör örgütü propagandası”ndan yargılıyor. 26 Mart’ta süren yargılamada, Leyla Güven dosyasının kesinleşmesi beklendiği için yol alınamadı. Üç sayfalık iddianamenin yarısında Leyla Güven’in konuşmasına yer veriliyor. Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. madde 2-3. cümlelerine atıfta bulunan iddianame savcısı, Çapraz ve Ömer’in bin günden beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılmasını talep ediyor. Yargılamanın başında Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi, dosyanın Güven’in Diyarbakır’da yargılandığı dosyayla birleştirilmesi için Hakkari Mahkemesi’nin talep ettiği muvafakata olumsuz yanıt vermişti. Dava 25 Haziran’a kaldı (26 Mart).

Topuz’a “TMK” davası: Artı Gerçek haber sitesi genel yayın yönetmeni Ali Duran Topuz, Diyarbakır'da 18 gazetecinin soruşturmasını yürüten savcı ve gazeteciler hakkında tutuklama kararı veren sulh ceza hakiminin tayin haberini yayınladığı gerekçesiyle “Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme” gerekçesiyle yargılanıyor. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Topuz’un avukatı Levent Kanat, “Yargı mensuplarını terörle mücadele görev almış kişiler olarak görmek çok tehlikeli. Yargının bağımsız ve tarafsız olması açısından da bu çok tehlikeli. Göreviniz terörle mücadele etmek değil adaleti dağıtmaktır” dedi. MLSA’ya göre avukat Mehmet Emin Aktar da, Basın Kanunu’nda süreli yayınlarda dava açma süresinin 4 ay olduğunu hatırlatarak, haber yayınlandıktan 1 yıl sonra soruşturma açıldığını bu nedenle dava açma şartının ortadan kalktığını ifade etti. Mahkeme, esas hakkındaki görüşünü hazırlaması için dava dosyasının savcıya gönderilmesine karar verdi. Yargılamaya 27 Haziran’da devam edilecek (21 Mart).

Ataklı’ya “kin” davası: Gazeteci Can Ataklı, Irak’ta Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde PKK’yle girilen çatışmada hayatını kaybeden asker Kemal Aslan'ın babası Mehmet Aslan'ın açıklamalarına yönelik eleştirisi nedeniyle İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Gazeteci, “Bir konuşmam nedeniyle hakkımda iddianame hazırlanması ayrı bir konu ama böyle suçlanmış olmak çok ağrıma, zoruma gidiyor. Terörü savunan tek bir cümlem dahi yok” dediği yargılamada, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılamak” ile suçlanıyor. Mahkeme Türk Devletleri Şehit Yakınları ve Gaziler Vakfı’nın katılma talebini kabul ederken, Ataklı hakkındaki adli kontrol tedbirlerini kaldırdı. Davaya 10 Eylül’de devam edilecek (19 Mart).

Aslan’a “dezenformasyon” davası: 33 yıllık gazeteci Ferit Aslan’a, Medyascopetv sitesinde çıkan “Mardin’de bir hakim polisle okul bastı, üç öğrenciyi gözaltına aldırdı” haberi nedeniyle “dezenformasyon” ile de özetlenen “halkı yanıltıcı bilgi yaymak” iddiasıyla yargılanacak. Üç yıl hapsi istenen gazeteci Aslan, Mardin Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak (16 Mart).

Boğatekin’in 16 yıllık masumiyet mücadelesi : Adıyaman Gerger Fırat gazetesi köşe yazarı Hacı Boğatekin 16 yıldır yargı önünde masumiyetini tescil etmek için mücadele veriyor. Gazeteci, 109 gün hapis yattığı 4 Ocak 2008 tarihli “FETÖ ve Apo” yazısından önce “örgüt propagandası” ardından “suç ve suçlu övmek” gerekçeleriyle mahkum olmuş, her defasında kararlar bozulmuş veya Anayasa Mahkemesi’nden dönmüştü. En son Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Hacı Boğatekin hakkında verilen hapis cezası kararını bozarak, dosyayı yeniden yerel mahkemeye gönderdi. Gazeteci bir kez daha 4 Nisan’da Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak (12 Mart).

Gök’ün “örgüt” davası: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, açık tanık Ümit Akbıyık'ın beyanlarıyla Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök’ü “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılamaya davanın üçüncü duruşmasıyla devam etti. Gök duruşmada avukatları Resul Temur, Mehmet Emin Aktar, MLSA’dan Emine Özhasar ile birlikte hazır bulundu. 225 gün tutuklu kaldıktan sonra 5 Aralık 2023'te görülen ilk duruşmada tahliye edilen Gök, daha önce sunduğu savunmasını hatırlatarak, “Burada asıl yargılananın gazetecilik olduğunu belirtmiştim. Tanık Ümit Akbıyık'ın beyanlarının gerçeği yansıtmadığını ortaya koymuştuk. Uygulanan adli kontrol tedbirleri ikinci bir ceza olarak uygulanıyor. Çünkü mesleğimi yapmamı engelliyor. Uygulanan yurt dışı çıkış yasağı adli kontrol tedbirinin kaldırılmasını ve beraatımı talep ediyorum” dedi. İddia makamı ise, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi ve Gök hakkındaki yurt dışı çıkış yasağı adli tedbir kontrolünün kaldırılması talebinin reddi yönündü görüş bildirdi. Mahkeme, gizli tanık beyanına karşı savunma yapmak üzere süre talebini kabul ederken Gök’ün yurt dışı çıkış yasağına ilişkin adli kontrolünün kaldırılması talebini reddetti. Dava 11 Haziran'a kaldı (12 Mart).

Karabay’a “yargıyı aşağılama” davası: Gerçek Gündem haber sitesi editörü Furkan Karabay, 13 Aralık 2023’te yayınlanan “Odanın sahibi terör savcısı çıktı! Başsavcılık soruşturma başlattı” başlıklı haberi nedeniyle Ceza Kanunu’nun 301/1 maddesinde düzenlenen “Devletin yargı organlarını alenen aşağılamak” iddiasıyla yargılanacak. Haberci, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 12 Eylül’de yargılanmaya başlayacak (5 Mart).

Şardan’a “dezenformasyon” ve “aşağılama” davası: İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, T24 haber sitesinde 31 Ekim 2023’te yayımlanan “MİT’in Cumhurbaşkanlığına sunduğu ‘yargı raporu’nda neler var?” başlıklı yazısı gerekçe gösterilerek “dezenformasyon” iddiasıyla 1 Kasım’da gözaltına alınıp tutuklanan gazeteci Tolga Şardan hakkında İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Yargılama 9 Temmuz’da başlayacak. 15 Şubat’ta hazırlanan iddianamede gazeteciye “dezenformasyon” suçlaması yanı sıra “yargıyı aşağılamak” iddiası da yöneltiliyor. 6 Kasım 2023’te İstanbul Sulh Ceza Hakimliği, 1 Kasım’da Ankara Sincan Cezaevi’ne gönderilen, ardından Silivri Cezaevi’ne nakledilen 35 yıllık gazeteciyi, deliller toplandığı gerekçesiyle “yurt dışına çıkış yasağı” şartıyla tahliye etme kararı almıştı. İstanbul 3. Asliye Ceza Mahkemesi 24 Kasım’da Şardan’a yönelik adli kontrol şartını avukatlarının itirazı üzerine kaldırmıştı. Evindeki haber ve dijital materyallerine el konulan gazetecinin yazısına da, İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 2 Kasım’da erişim engeli getirilmişti (1 Mart).

Çaralan’a “Gündem” davası mütalaaya kaldı: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgür Gündem’in “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına 2016’da katıldığı için Evrensel gazetesi yazarı İhsan Çaralan’ı “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Duruşma savcısı, bir kez daha mütalaasını hazırlamak için ek süre istedi. Dava 9 Temmuz’a ertelendi (29 Şubat).

Müftüoğlu’na 10 ay sonra tahliye: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 3 Mayıs 2023’te tutuklanan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Dicle Müftüoğlu’nu “örgüt üyeliği” ve “örgüt yöneticiliği” iddiasıyla tutuklu yargıladığı davada tahliye kararı verdi. Yargılamanın üçüncü duruşmasına Ankara Sincan Cezaevi’nden Segbis ile bağlanan Müftüoğlu, gizli tanığin suçlamalarının iftira ve gazetecilik mesleğine bir saldırı olduğunu açıkladı. Müftüoğlu’dan sonra avukatları Resul Temur ve MLSA’dan Veysel Ok tanık beyanlarını reddetti. Mütalaa veren duruşma savcısı “Tanık beyanları, telefon kayıtları ve kuvvetli suç şüphesini” gerekçe göstererek, Dicle Müftüoğlu'nun tutukluluğunun devamını istedi. Müftüoğlu, “10 aydır gazeteci olarak tutuklu yargılanıyorum. Bu benim mesleğimi engellemek anlamına geliyor. Hakkımdaki tanık beyanlarını somut delillerle çürüttük. Bu gerçeği yansıtmayan iddialarla tutuklu bulunmam bir zulümdür benim için. Hukuksuzluğun ve mağduriyetimin giderilmesi için beraatımı ve tahliyemi talep ediyorum” dedi. Kararını açıklayan mahkeme, adli kontrol karşılığında Müftüoğlu’nun tahliyesine karar verdi. Yargılamaya 13 Haziran’a bıraktı (29 Şubat).

Yücel’e 301 ve 299 davasında yakalama: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt gazetesi için 2016’da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel’i ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve “Devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, 27 Şubat’ta görülen ve RSF ile Almanya Konsolosluğu temsilcilerinin de izlediği duruşmada, Yücel’in ifadesinin yaşadığı Almanya’dan alınmasına ilişkin talebi bir kez daha reddetti. Mahkeme başkanı, Deniz Yücel’in savunmasını üstlenen MLSA Hukuk Birimi avukatının istinabe talebine dair beyanından sonra, “Almanya, zaten tüm basın dosyalarımızla ilgili #istinabe taleplerimizi siyasi dosya deyip reddediyor, işleme bile sokmuyor” dedi. Mahkeme, gazeteciye yönelik yakalama kararını da bu nedenle kaldırmadı. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt'te 26 Ekim 2016'da “Kürdün annesini göremeden ölmesi” söylemi ile 27 Ekim 2016'da yazdığı “Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri" nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysa ki Yücel, ifadesinde “ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını” ifade etmişti. İddianamede, Basın Kanunu'na göre 6 aylık sürede dava açılabileceği, ancak yazının savcılıkça öğrenilmesinden itibaren dava açma süresinin başladığı, mahkemenin 11 Eylül 2020'de suç duyurusu yapmasıyla savcılığın suçlamayı öğrendiği kaydedilmişti. Dava 27 Haziran’a kaldı (27 Şubat).

Alağaş’ın “örgüt üyeliği” davası: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, JinNews sitesi haber müdürü Safiye Alağaş’ı “örgüt üyeliği” gerekçesiyle yargılamaya devam etti. Davanın üçüncü duruşmasında mahkeme, eksik hususların giderilmesi için yargılamayı Haziran’a bıraktı. Daha önce ise avukatı Resul Temur, müvekkilinin gazeteci olmasından kaynaklı gazetecilikle ilgili davet edildiği bir yurtdışı toplantısı olduğunu ve bu nedenle yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını istemiş, aramalarda el konulan dijital materyallerin iadesini talep etmişti. Kararını açıklayan mahkeme, dijital materyallerin esas hakkında verilecek kararla değerlendirilmesine ve yurtdışı yasağının devamına karar vermişti (22 Şubat).

Vice News ekibinin “örgüte yardım” davası: Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, 2015'te tutuklandıktan sonra sınırdışı edilen Vice News muhabiri Jake Hanrahan ve kameramanı Philip Pendlebury’yi tercüman Mohamed İsmael Rasool ve rehber Abdurrahman Direkçi ile birlikte yargılamaya devam etti. MLSA’ya göre mahkeme, 21 Şubat’ta görülen duruşmada, gazetecilerin savunmalarının tercümesinde eksiklik olduğu gerekçesiyle yeni bir bilirkişi tarafından tekrar Türkçeye tercüme edilmesine karar verdi. Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği Cizre, Silopi, Nusaybin ve Sur gibi ilçelerde yaşananlara ilişkin belgesel çekimi yapmak amacıyla geldikleri Diyarbakır'da 2015'te tutuklanan ve ardından sınırdışı edilen dört kişi, “örgüte bilerek isteyerek yardımda bulunmak suretiyle üye olmak”, “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun'a muhalefet” ve “örgüt propagandası yapmak” iddialarıyla ve 15 yıldan 67 yıla kadar hapis istemiyle yargılıyor. Mahkeme, türcümeler mahkemeye ulaştıktan sonra dosyanın esas hakkındaki görüş için savcılığa gönderilmesine karar vererek, davayı 26 Haziran’a erteledi (21 Şubat).

Fincancı, Önderoğlu ve Nesin sekiz yıldır sanık: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem nöbetçi yayın yönetmenliği davasından yargılanan ve 17 Temmuz 2019’da beraat ettikleri halde kararları istinaftan dönen Şebnem Korur-Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin'i üç yıldır yeniden yargılıyor. Sadece Önderoğlu’nun katıldığı yeniden yargılamanın bu dokuzuncu duruşması, Fransa’da yaşayan Nesin’in ifadesi için yazılan istinabe yazısına yanıtın beklenmesi için karar alındı. 1 Şubat’taki duruşmada, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, bir mahkeme hakiminin reddi konusunda Fincancı’nın avukatı Meriç Eyüboğlu’nun da Önderoğlu’dan sonra yaptığı itirazın reddedildiği bildirilmişti. Üç sanık, “örgüt propagandası”, “suçu ve suçluyu övmek” ve “suç işlemeye alenen tahrik” iddiasıyla 14 yıl 6 ay hapis istemiyle yargılanıyor. İlk yargılama sonunda Temmuz 2019’da verilen beraat kararları İstanbul İstinaf Mahkemesi’nce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fincancı’yı kamuoyu önünde hedef almasından bir hafta sonra Ekim 2020’de bozulmuştu. Mahkeme, itirazlara rağmen bu karara 3 Şubat 2021’de uymaya karar vermişti. Davanın 21. Duruşması 29 Mayıs’ta görülecek (20 Şubat).

Kalafat ve Akgül’e 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, o dönem çalıştıkları Bianet haber sitesinde 2015, 2018 ve 2019 yıllarında yayımlanan altı farklı haber yoluyla “Türk milletini alenen aşağıladıkları” iddiasıyla gazeteci Haluk Kalafat ve Elif Akgül’ü yargılanıyor. Mahkeme savcısı, 19 Ekim’de görülen duruşmada gazetecilerin cezalandırılması yönünde mütalaa sundu. Savunmanlığını MLSA’nın üstlendiği Kalafat ve MLSA adliye muhabiri Akgül TCK’nın 301/1 maddesi uyarınca üçer yıl hapislerinin istendiği davada kararın 9 Mayıs’ta çıkması bekleniyor. Gazeteciler, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) “Ermeni Soykırımı propagandası yapıldığı” iddiasıyla yapılan bir ihbar ve Adalet Bakanlığının 24 Haziran 2021 tarihinde izin vermesi üzerine başlatılan soruşturma sonucunda kovuşturma görüyor. Savcı Murat Mert, 9 Aralık 2022 tarihinde hazırlanan iddianamede 2015, 2018 ve 2019 yıllarında yayımlanan altı haberi suç konusu yaptı. İddianamede savcı, hakkında herhangi bir toplatma kararı dahi olmayan kitapların tanıtımı olduğunu ve haberlerde bu kitaplardan alıntılar olduğunu dikkate almadı. Mert, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “Salt [Ermeni Soykırımı ifadesinin] kullanılması herhangi bir suçlamanın konusu olmamalıdır” hükmüne vardığı İlker Deniz Yücel (Başvuru: 2017/16589) kararını da dikkate almayarak gazetecilerin cezalandırılmasını talep ediyor. Dava 9 Mayıs’a kaldı (20 Şubat).

Tutuklu Kamış’a “darbe” davası: İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, kapatılan Zaman gazetesinde bir dönem genel yayın yönetmen yardımcılığı yapan ve İzmir’in Çeşme İlçesi’nde gözaltına alınıp 13 Kasım 2023’te tutuklanan Mehmet Kamış’ı yargılamaya devam etti. “TBMM’yi ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” gerekçeleriyle yargılanan Kamış için yapılan tahliye başvurusu reddedildi. İzmir Başsavcılığı koordinasyonunda MİT Başkanlığı ve İzmir Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince yapılan operasyonla gözaltına alınan Kamış, “hakkında yakalama kararı olduğu halde yedi yıl kaçak kaldığı” da gerekçe gösterilerek bu mahkemece “kaçma şüphesi” yönünden tutuklanmıştı. Kamış 19 Ocak’ta yargılanmaya başladı. Yargılama 2 Mayıs’a bırakıldı (13 Şubat).

Özgürlükçü Demokrasi için hapis istendi: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgürlükçü Demokrasi gazetesinde çalışanı altı gazeteciyi, “örgüt üyeliği” “örgüt propagandası”, “örgüt yayınlarını basmak ve yayınlamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. 12 Şubat’ta süren yargılamaya gazete avukatları Özcan Kılıç ve Sercan Korkmaz katıldı. Duruşma savcısı, 7 Nisan 2022’de sunduğu mütalaasını yineleyerek gazeteciler Reyhan Hacıoğlu, Mehmet Ali Çelebi, Hicran Urun, Pınar Tarlak, yazı işleri müdürü İshak Yasul ve imtiyaz sahibi İhsan Yaşar’ın “örgüt üyeliği”, “örgüt propagandası”, “örgüt yayınlarını basmak ve yayınlamak” iddiasıyla cezalandırılmasını talep etmişti. İshak Yasul, Hicran Urun ve Mehmet Ali Çelebi’ye ilişkin yurt dışına çıkış yasakları kaldırılmadı. Dava, avukatların esasa ilişkin son savunmalarını hazırlamaları için 9 Mayıs’a bırakıldı (12 Şubat).

Tutuklu Avcı’ya yeniden yargılama: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Gülen Cemaati tarafından kurulduğu iddia edilen “Selam Tevhid soruşturma kumpası” gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilen eski savcı, yazar ve gazete köşe yazarı Gültekin Avcı, Yargıtay’ın bozma kararından sonra yeniden yargılanmaya devam etti. Mahkeme, 9 Şubat’ta görülen yeniden yargılamaya ilişkin üçüncü duruşmada, İzmir Kırıklar 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Avcı’yı tahliye etmeyi reddetti. 13’ü firari, 90 sanığın yargılandığı davanın son duruşması, bu davanın, başka bir dosyayla birleştirilmesi gerekçe gösterilerek kapalı görüldü. Kapatılan Bugün gazetesindeki yazıları ve Samanyolu TV’deki yayınları nedeniyle suçlanarak iki kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıl hapis cezasına çarptırılan Avcı, 18 Eylül 2015’te tutuklanıp davanın 9 Haziran 2016 tarihli ilk duruşmasında tahliye edilmişti. 25 Eylül 2016’da ikinci kez tutuklanan Avcı, son olarak 13 Eylül 2019’da yeniden tahliye edilip yeniden tutuklandı. Davaya 8 Mayıs’ta devam edilecek (9 Şubat).

Akın’ın “örgüt” davası: İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi, IŞİD’in kaçırdığı Ezidi kadınlarla ilgili Rojava’da yaptığı kitap çalışması için 2015’te Rojava’ya giden gazeteci gazeteci Canan Rojin Akın’ı “örgüt üyeliği”nden yargılamaya devam etti. 7 Şubat’ta mahkeme, ETHA Ajansı’ndan Emrah Erdoğan ile birlikte yargıladığı Akın ile ilgili kararını 3 Nisan’da açıklayabilir. 7 Şubat’taki duruşmada gazeteci Hayri Demir’i tanık sıfatıyla dinleyen heyet, Akın’ın avukatlarının süre isteğini “son kez” kabul ettiğini açıkladı. Davaya dair soruşturmaya Mart 2017’de başlamıştı (7 Şubat).

Oruç’un “üyelik ve propaganda” davası: Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 25 Nisan 2023’de gözaltına alınıp iki gün sonra tutuklanan ve 31 Ekim’deki duruşmada adli kontrol ile tahliye edilen Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Mehmet Şah Oruç’u “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddialarıyla yargılamaya devam etti. 6 Şubat’ta görülen son duruşmaya, 22,5 yıla kadar hapsi istenen Oruç ve avukatı Resul Temur katıldı. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı Serdar Altan, MLSA Dava Takip Birimi duruşmayı izledi. Celse arasında dava dosyasına gelen evrakların da okunduğu duruşmayı DFG Eş Başkanı Serdar Altan, MLSA Dava Takip Birimi de izledi. Duruşmaya SEGBİS ile katılan tanık Ümit Akbıyık ifadesinde, HDP gençlik çalışmalarında yer aldığı belirterek, Oruç'un HDP Diyarbakır il binasına gelerek sık sık gençlerden röportaj aldığını söyledi. Oruç'un çalıştığı MA'nın “örgütün oluşturduğu bir yapılanma” olduğunu öne süren Akbıyık, MA'nın örgüt politikalarını legal bir üslupla haber yaptığını iddia etti. Oruç'un HDP gençlik kongresinde gençlerle yaptığı röportajların ANF, Nûçe Civan'da yayınlandığını söyledi. Akbıyık, 2019 yılında Diyarbakır'da yapılan açlık grevi eylemleri görüntülerini Oruç'a gönderdiğini ve bunların yayınlandığını belirtti. Oruç, 27 Nisan 2023’de, MA editörü Abdurrahman Gök, Yeni Yaşam gazetesi Yazı İşleri Müdürü Osman Akın, Xwebûn gazetesinin İmtiyaz Sahibi Kadri Esen, JINNEWS muhabiri Beritan Canözer gibi çok sayıda gazeteciyle birlikte tutuklanmıştı. Oruç hakkında adli kontrol kararının kaldırılmasının reddedildiği yargılama Oruç hakkında takipsizlik kararı verilen bir dosyada yer alan tanığın dinlenmesi için 14 Mayıs’a bırakıldı (6 Şubat).

Diyarbakır’da 15 gazetecinin davası: Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Diyarbakır merkezli yürütülen soruşturma kapsamında 18 gazeteciyi “örgüt üyeliği” gerekçesiyle yargılamaya üçüncü duruşmayla devam etti. Sanık gazetecilerden Mezopotamya Haber Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç, JinNews Haber Müdürü Safiye Alagaş, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFGD) Eşbaşkanı Serdar Altan, Xwebûn gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş ile gazeteciler Ömer Çelik, Neşe Toprak, Mehmet Şahin, Zeynel Abidin Bulut, Elif Üngör, Remziye Temel, Suat Doğuhan, Lezgin Akdeniz, İbrahim Koyuncu, Abdurrahman Öncü, Ramazan Geciken ve Mazlum Güler 8 Haziran 2022’de gözaltına alınıp 16 Haziran 2022'de tutuklanmış, 12 Temmuz’da tahliye edilmişti. 1 Şubat’ta görülen üçüncü duruşma sonunda mahkeme, Kadir Bayram, Mehmet Şahin, Mehmet Ali Ertaş, Zeynel (Rohat) Bulut hakkında başka mahkemelerde açılan dava dosyalarının bir örneğinin istenmesine karar verdi. Ari Yapım prodüksiyon şirketinde bir ay süren aramalara ilişkin tutulan tutanakların bir örneğinin mahkemeye gönderilmesi için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne yazı yazılması da kararlaştırıldı. Arama tutanakları geldiğinde bu tutanakların altında imzası olan tanıkların mahkemede dinlenmesi için adreslerine çağrı kağıdı gönderilmesine hükmetti. Sanıkların el konulan dijital materyallerinin iadesine; Esmer Tünç, Kadir Bayram ve Mehmet Yalçin hakkındaki adli kontrol kapsamında şart koşulan karakola imza verme zorunluluğunun kaldırılmasına karar verdi. Dava 9 Mayıs'a kaldı (1 Şubat).

İstismarı yazan Kepenek’in “hakaret” davası: İzmir Selçuk Asliye Ceza Mahkemesi, altı yaşındaki çocuğunu istismar ettiği için tutuklanan, daha sonra da adli kontrol şartıyla serbest bırakılan R.Y’nin şikayetiyle, haberi kamuoyuna duyuran bianet.org editörü Evrim Kepenek’i “hakaret” iddiasıyla yargılıyor. 9 Aralık 2021 tarihli iddianame çıkmadan önce Rize Ardeşen Şehit Halis Karoğlu Polis Merkezi Amirliğine giderek ifade veren Kepenek’in hapsi isteniyor. Gazetecinin davasına 30 Nisan’da devam edilecek (30 Ocak).

“KCK Basın” davasında 46 sanık: İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 12 yıldır devam eden “KCK Basın” davasından 46 gazeteci ve medya çalışanını “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılamaya 30. duruşmayla devam etti. 30 Ocak’ta süren yargılamada, heyet değişikliği nedeniyle eski zabıtlar okundu. Avukatların kimi sanıklara ait telefon cihazlarının iadesi yönünde iletilen talep mahkemece reddedildi. Mahkeme, İsmet Kayhan’ın yakalama emrinin infazının beklenilmesine karar verdi. 20 Aralık 2011 yılında Dicle Haber Ajansı, Özgür Gündem, Azadiya Welat, Demokratik Modernite ve Fırat Dağıtım gibi Kürt gazetecilerine yönelik yapılan operasyonda gözaltına alınan 46 gazeteciden 32’si 24 Aralık’ta tutuklanmış, ardından aşamalı olarak tahliye edilmişti. Süreç, sanık avukatlarınca “FETÖ kontrolündeki Emniyet ve yargının ürünü” olarak eleştirilmişti. Dosyada tutuklu sanık kalmasa da, dosyanın diğer “itibarsız FETÖ dosyaları” gibi işlem görmemesi itiraz konusu olmuştu. Kasım 2019’da AİHM, dosyasına dair yapılan başvuruyu, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru yolu tüketilmediği gerekçesiyle reddetmişti. Yargılama 25 Nisan'a bırakıldı (30 Ocak).

Keleş’e “hakaret” ve “direnme” davası: İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesi Savcısı, birikmiş maaşları ve tazminatları için BİMEKS işçilerinin 17 Eylül 2020’de yaptıkları eylemi takip ederken gözaltına alınan gazeteci Sultan Eylem Keleş'in cezalandırılması yönünde mütalaa sundu. Savunmanlığını MLSA’nın üstlendiği Keleş ve üç diğer sanık “kamu görevlisine hakaret” ve “görevi yaptırmamak için direnmek” iddialarıyla yargılanıyor. Sadece avukatı Emine Özhasar’ın katıldığı ve son savunmalar için süre istediği duruşmada mahkeme, mütalaaya karşı son savunma için 28 Mayıs’a kadar süre tanıdı (25 Ocak).

Çizer Ömeroğlu'na “Müstehcen” dava: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Covid-19 pandemisinin ilk zamanlarında, 25 Kasım 2020'de LeMan dergisi için çizdiği bir karikatür nedeniyle Çizer Zehra Ömeroğlu'nu, “müstehcenlik” iddiasıyla yargılıyor. Mahkeme, üç yıla kadar hapsi ve 5 bin güne kadar adli para cezası istemiyle yargıladığı Ömeroğlu'nun çiziminin müstehcen olup olmadığının tespiti için Muzır Neşriyat Kurulu'ndan rapor bekliyor. Avukatı Deniz Özen, karikatürün, hastalığın yaygın belirtilerine atıfla kapanma zamanlarında insanları güldürmeyi amaçladığını, Ömeroğlu'nun "insani bir durumu koronavirüs belirtilerini konu alarak mizahi bir dille anlattığını” ifade ederek karikatürde pornografik ve erotik bir unsur olmadığını eklemişti. Özen “Kaldı ki Anayasa Mahkemesi kararlarına göre erotik unsurun bulunması da suç değil” demişti. Yargılamaya 16 Nisan’a kaldı  (24 Ocak).

Ankara’da dokuz gazetecinin “üyelik” davası: Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, “KCK Basın Komitesi”ne bağlı oldukları suçlamasıyla dokuzu tutuklu toplam 11 gazeteciyi, “PKK üyeliği” iddiasıyla yargılamaya devam etti. 11 sanıklı davanın dokuz tutuklu sanığı, 16 Mayıs 2023’te tahliye edilmişti. 5 Temmuz 2023’te görülen ikinci duruşmada gizli tanık “K8Ç4B3L1T5” dinlenmiş ve birçok tutarsızlığı nedeniyle eleştirilmişti. 29 Ekim 2022’de tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) yazı işleri müdürü Diren Yurtsever, MA Ankara haber müdürü Deniz Nazlım, MA muhabirleri Berivan Altan, Selman Güzelyüz, Hakan Yalçın, Emrullah Acar ve Ceylan Şahinli, JinNews sitesi muhabirleri Habibe Eren ve Öznur Değer ile adli kontrolle serbest bırakılan MA muhabiri Zemo Ağgöz ve eski MA stajyeri Mehmet Günhan 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor.  Yargılama 25 Nisan’a kaldı (18 Ocak).

Aykol ve Çapan’ın “Gündem” davasında birleştirme: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin Eş Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Aykol ile yazı işleri müdürü Reyhan Çapan’ı “örgüt propagandası” gerekçesiyle yargılamaya devam etti. 11 Ocak’ta süren yargılamanın 29. Duruşmasına Aykol ve Çapan katılmazken avukatları Özcan Kılıç hazır bulundu. Mahkeme, savcının mütalaası doğrultusunda, Çapan’ın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı dosyayla birleştirilmesi için bu mahkemeden muvafakat istedi. Yargılama 18 Nisan’a kaldı (11 Ocak).

Sonbahar, Karakurt ve Cihan'ın “direnme” davası: Antalya 25. Asliye Ceza Mahkemesi, Antalya'da 2015'te gerçekleştirilen G20 Zirvesi protestolarını takip ederken gözaltına alınan gazeteciler Eylem Sonbahar, Sema Karakurt, Metin Cihan'ı “görevi yaptırmamak için direnme” suçlamasıyla yargılıyor. Toplam 17 kişinin yargılandığı ve 9 Ocak’ta devam eden yargılama 14 Mayıs’a (9:00) kaldı. Mahkeme, sanık Görkem Tuğal hakkındaki yakalama emrinin infazının beklenilmesine, durumu konusunda çeşitli kamu kurumlara yazı yazılmasına karar verdi (9 Ocak).

“FETÖ Medya Yapılanması” dosyası yeniden: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, “FETÖ Medya Yapılanması” dosyası kapsamında gazeteciler Ahmet Memiş, Ali Akkuş, Cemal Azmi Kalyoncu, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Ünal Tanık, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız’ı yeniden yargılamaya devam etti. “FETÖ örgütüne yardım” gerekçesiyle hapis istemiyle yürütülen yargılamada mahkeme, esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için dosyanın duruşma savcısına nakledilmesine karar verdi. Duruşmada diğer tanık Muhammet Sivri için zorla getirme kararı alındı. Yargılama 25 Nisan’a kaldı (11 Ocak).

Üç gazeteciye “Eylem” davası: Ankara 71. Asliye Ceza Mahkemesi, Diyarbakır’da gazetecilerin tutuklanmasını protesto etmek istedikleri için haklarında dava açılan gazeteciler Sibel Yükler, Deniz Nazlım ve Yıldız Tar'ı ‘2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet’ten yargılamaya başladı. Duruşmada sanık gazeteciler gördükleri şiddeti aktardı. Deniz Nazlım, gözaltı sırasında şiddet uygulayan polislerin, Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne yönelik soruşturmada açığa alınan polisler olduğunu söyledi.  Duruşmada üç gazeteciyle birlikte, gazetecilerin savunmanlığını üstlenen MLSA Eş Direktörü avukat Veysel Ok, MLSA Hukuk Birimi’nden avukat Muhammet Ünsal ile avukat Gulan Çağın Kaleli Koçer katıldı. Aralarında DİSK Basın İş Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu ile gazeteci Hüseyin Aykol’un da bulunduğu gazeteciler de duruşmayı izledi. Yükler, gazeteci Tar’ın maruz kaldığı polis tacizine de dikkat çekerek, “Biz Yıldız ile gözaltına alınırken, ben de kendisine yapılan polis tacizine şahit oldum. Kıyafetleri polislerce yırtıldı ve tacize maruz kaldı. Polis bu sırada elle temasta bulunarak taciz etti. Görüntüler incelendiğinde ne kadar büyük bir kötü muameleye maruz kaldığımız görülecektir” dedi. Avukat Ok da, “Aksine müvekkillerimin gazetecilik faaliyetleri ve toplantı gösteri düzenleme hakkı engellenmiştir. Bu insanlar, valiliğin belirlediği alana gitmek istemişlerdir, gidemeden polislerce engellenmişlerdir. İşkenceye dair suç duyurusunda bulunduk fakat incelenmeksizin takipsizlik kararı verildi” ifadelerini kullandı. Polislerin tanık olarak dinlenmesi yönündeki talebin diğer deliller toplandıktan sonra değerlendirilmesine karar verildi. Dava 25 Nisan’a kaldı (9 Ocak).

Özgür Gündem’den üç gazeteci yargılandı: Özgür Gündem gazetesinin genel yayın yönetmenleri, sorumlu yazı işleri müdürü ve siyasetçi Hatip Dicle’nin İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı dava yine ertelendi. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin genel yayın yönetmenleri Hüseyin Aykol ve Zana Kaya, gazetenin sorumlu müdürü İnan Kızılkaya ve Dicle’nin “Hükümeti, yargı organlarını veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” ve “devlet kurumlarını alenen aşağılama” iddialarıyla yargılandığı davanın 26. Duruşması, eksikliklerin giderilmesi gerekçesiyle 27 Haziran'a ertelendi (4 Ocak).

Aykol, Kaya ve Kızılkaya’nın 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “Hükümeti, yargı organlarını veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” ve “Türk milletini, Cumhuriyetini ve Meclisi alenen aşağılama” suçlamalarıyla KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin Yönetmenleri Hüseyin Aykol, Zana Kaya ve sorumlu müdürü İnan Kızılkaya ile Kürt siyasetçi Hatip Dicle’yi yargılamaya devam etti. Dosya Hatip Dicle hakkında çıkarılan yakalama infazını bekliyor. 4 Ocak’ta süren ve sadece gazete avukatı Özcan Kılıç’ın katıldığı duruşmaya ilişkin yargılama, eksikliklerin giderilmesi için 27 Haziran’a bırakıldı (4 Ocak).

Kepenek’e “dezenformasyon” davası: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 6 Şubat Maraş depremlerinin ardından jandarmanın Pazarcık’a gönderilen yardımlara el koymasıyla ilgili paylaşım yapan Bianet haber sitesinin kadın-LGBTİ+ haberleri editörü Evrim Kepenek hakkında “dezenformasyon” iddiasıyla dava açtı. Kepenek TCK’na Ekim 2022’de eklenen 217/A maddesi uyarınca ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçlamasıyla yargılanacak. 23 Eylül 2024’te İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesi’ne hakim karşısına çıkacak olan gazeteci, “Maraş Pazarcık'ta yardım çadırlarına jandarma el koymuş, ‘tüm yardımlar AFAD üzerinden yapılacak’ denmiş. Güncelleme: Alandaki birçok yardım çadırına el konuluyormuş” şeklinde paylaşım yaptığı gerekçesiyle 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi isteniyor (2 Ocak).

Göcekli’ye “TMK” davası: İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, sosyal medya paylaşımları ve demokrathaber.org sitesinde yayınlanan haberler nedeniyle Demokrat Haber genel yayın yönetmeni ve imtiyaz sahibi Mehmet Göcekli’yi “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. 26 Aralık’ta görülen ve P24’ün de izlediği duruşmada söz verilen gazetecinin avukatı Özgür Urfa, Göcekli’nin adresini Almanya nüfus kayıt sisteminden tespit etmeye çalıştıklarını ancak bulamadıklarını söyledi ve müvekkilinin beraatını talep etti. Ancak mahkeme, Göcekli hakkında düzenlenen yakalama emrinin infazının beklenmesine karar verdi. Dava 16 Nisan’a kaldı (2 Ocak).

KARARLAR

Ocak - Mart döneminde “örgüt üyeliği”, “terörle mücadele edeni hedef yapmak” veya “örgüt propagandası” gibi suçlamalarla yargılanan ve dosyaları ilk derece mahkemelerinde sonuçlanan 18 gazeteciden 11’i beraat ederken, 1’inin de dosyası düşerken, altısı toplam 21 yıl 10 ay hapse mahkum edildi: Gazeteciler Erdem Gül “örgüte yardım” iddiasıyla 5 yıl, Ahmet Altan 6 yıl 3 ay, Nazlı Ilıcak 5 yıl 3 ay, Fevzi Yazıcı 2 yıl 1 ay, Ramazan Yurttapan “örgüt propagandası” suçlamasıyla 2 yıl 9 ay, Mansur Çelik ise “terörle mücadele edeni hedef yapmak” iddiasıyla ertelemeli 6 ay hapse mahkum oldu. 

Gazeteciler İsmail Saymaz, Ayça Söylemez, Sedat Yılmaz, Furkan Karabay, Faruk Eren Yağmur Kaya, Yakup Şimşek, Patrak Estukyan, Ahmet Kanbal, Gökmen Karadağ ve Salim Şen ilk derece mahkemelerde yargılandıkları davalardan beraat etti. Beraatle sonuçlanan bu yargılamaların önemli bir bölümünde “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” ve “örgüt propagandası” suçlaması öne çıkıyordu.

Gazeteci Söylemez’e “Gürlek” beraati: İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi, 18 Şubat 2020’de BirGün’de yayımlanan “Yetenekli hakim bey” yazısı nedeniyle “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlamasıyla yargıladığı Bianet sitesi editörü gazeteci Ayça Söylemez’i beraat ettirdi. 19 Mart’ta görülen duruşmada Söylemez, duruşma savcınının daha önce cezalandırma talep ettiği yazısını kamuya açık davalardaki bilgilerle yazdığını ve gazeteciliğin gereğini yaptığını ifade ederek yazısının da herhangi bir suç unsuru barındırmadığını söyledi. İstanbul Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu, dönemin İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi hakimi ve şimdiki Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek’in şikayetiyle, Söylemez hakkında üç yıla kadar hapis istemiyle dava açmıştı (19 Mart).

Yılmaz’ın “beraat” gerekçesi: Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi, Mezopotamya Ajansı (MA) Editörü Sedat Yılmaz’ı “Örgüt kurmak ve yönetmek” ile “Örgüt üyesi olmak”tan beraat ettirmesini, “Tanık beyanlarını doğrular başkaca delil bulunmaması”na dayandırdı. Kararda, Yılmaz’ın savunmalarının aksini kanıtlar delilin bulunmadığı ve “Şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gereği sanığın suçu işlediğini kabule elverişli soyut iddia dışında her türlü şüpheden uzak cezalandırmaya yeterli, kesin, somut ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verildiği kaydedildi (11 Mart).

Karabay ve Eren’e “Fidan” beraati: Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, eski İstanbul Başsavcısı ve şimdiki Anayasa Mahkemesi üyesi İrfan Fidan’ın AYM üyeliğine seçilinceye kadarki kararlarını eleştirdikleri için “terör örgütlerine hedef göstermek”ten yargılanan Gerçek Gündem sitesi gazetecileri Furkan Karabay ve Faruk Eren’i beraat ettirdi. Duruşma savcısının cezalandırma istediği ve gazetecilere yönelik adli kontrollerin de kaldırılmadığı yargılamada beraat kararı çıktı (5 Mart).

Yılmaz’a “örgüt” davasında beraat: Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 3 Mayıs’tan 14 Aralık 2023’e kadar tutuklu kalan Mezopotamya Ajansı editörü ve BİA Çocuk Kitaplığı yazarı Sedat Yılmaz’ı “örgüt üyeliği ve yöneticiliği”nden yargıladığı davada beraat kararı verdi. Duruşma savcısı, esas hakkında mütalaasında, Yılmaz’ın bu suçlamalardan cezalandırılmasını istemişti. Mütalaaya karşı beyanda bulunan Yılmaz hakkındaki gizli tanık beyanlarının çelişkili olduğunu söyledi; söz konusu dönemde Suruç’ta olan gazetecilerin haber örneklerini mahkemeye sundu. Yılmaz, mütalaaya katılmadığını belirterek beraatını talep etti. Avukat Şule Recepoğlu da “Gazetecilik çalışmalarının örgütsel faaliyet olarak gösterildiği bu davada, gazetecinin faaliyetlerinin ne olduğunu anlatmaya çalışıyoruz” dedi. MLSA’dan Veysel Ok ise “Soruşturma başından beri her aşamasında hukuksuz ilerledi. İddianame hukuksuzdu. Sedat Yılmaz’ın gözaltına alınması hukuksuzdu. Sırf davası olan bir kişiyle aynı otelde kaldığı için örgüt üyesi olarak suçlanması hukuki değildir. Bir gazeteci Suruç’a gittiği, otelde kaldığı, haber yaptığı için suçlanamaz, terörize edilemez” diye konuştu. Mahkeme, beraatler birlikte adli kontrol tedbirlerini de kaldırdı ve gazeteciye tazminat hakkı tanıdı (29 Şubat).

Erdem Gül’e “MİT TIR’ları”ndan hapis: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Mayıs 2015’e ait “MİT TIR’ları” haberi nedeniyle 92 gün hapis yatıp beraat eden Cumhuriyet gazetesi eski Ankara temsilcisi Erdem Gül’ü yeniden yargıladığı dosyada, gazetecinin “FETÖ’ye bilerek ve isteyerek yardım ettiği” iddiasıyla 5 yıl hapsine karar verdi. Gül, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin, ilk yargılamada verilen kararı, “örgüte yardım” ya da “örgüt adına suç işleme” suçundan da cezalandırılması gerekip gerekmediği tartışılması gerektiği değerlendirmesiyle bozması üzerine yeniden yargılanmaya başlamıştı. Haber nedeniyle gazete eski genel yayın yönetmeni, sürgündeki gazeteci Can Dündar Aralık 2020’de “casusluk” iddiasıyla 27 yıl 6 ay hapse mahkum edilmişti (28 Şubat).

Kaya’ya “Musa Çitil” beraati: Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 90’lı yıllarda Mardin Derik’te İlçe Jandarma Komutanlığı yapan Musa Çitil’in şikayeti üzerine, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin ile yaptığı röportaj yapan gazeteci Yağmur Kaya’yı, “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlamasıyla yargıladı ve akladı. Daha önce mahkeme, savunmanlığını MLSA'nın üstlendiği gazetecinin röportaj yaptığı Keskin’in tanık olarak dinlenmesini istemişti. Ancak bu karardan “tanığın beyanlarının yargılama için esas olmadığı” gerekçesiyle dönüldü (27 Şubat).

Bulut’un “dezenformasyon” davası Bingöl’e gönderildi: Elbistan 2 Asliye Ceza Mahkemesi, Kahramanmaraş’ta 6 Şubat’ta yaşanan depremlerle ilgili sosyal medya paylaşımları nedeniyle gazeteci Fırat Bulut’u “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Almanya’ya iltica ettiği için Bulut’un katılmadığı davanın dördüncü duruşmasında mahkeme, yetkisizlik kararı vererek dosyanın Bingöl Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi. İşleme gerekçe olarak, Bulut’un en son oturduğu yerin Bingöl olması ve bu nedenle davaya Bingöl Asliye Ceza Mahkemesi’nin bakmakla görevli olması gösterildi. 10 Mart’tan itibaren iki gün gözaltında tutulan Bulut, 8 Şubat 2023 tarihli “Elbistan Cezaevi avlularından dumanlar yükseldiği ve koğuşların ateşe verildiği” paylaşımı nedeniyle suçlanıyor. 19 Ekim’de görülen duruşmada Bulut’un savunmanlığını üstlenen İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD) avukatı, Almanya’ya iltica eden müvekkilinin yurtdışı adresini ifade işlemleri için mahkemeye bildirmek amacıyla süre talep etmişti. Avukat, Bulut’un haberinde dikkat çekildiği Elbistan Cezaevi’nde yangın çıkıp çıkmadığının da cezaevi idaresinden sorulmasını talep etmişti. Bu konuya ilişkin Elbistan İlçe Jandarma Komutanlığı’nın hazırladığı yazı dava dosyasına geldi. Yazıda, Bulut’un paylaşım yaptığı tarihte Elbistan E Tipi Cezaevindeki tutuklu ve hükümlülerin isyan çıkardığı, cezaevinin A ve B bloklarını ateşe verdiği bilgisi yer aldı. Gazeteci, doğruluğu teyit edilmiş bir bilgi nedeniyle “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddiasıyla hapisle yargılanıyor (22 Şubat).

Coşkun’un “TMK” davası düştü: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesinde 20 Ağustos 2016’da yayınlanan “Türkü söylediler tutuklandılar” başlıklı haberine verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” (HAGB) kararının Anayasa Mahkemesi’nce bozulmasından sonra gazeteci Canan Coşkun’u yeniden yargılamaya devam etti. Mahkeme, Coşkun hakkında ilk yargılamada verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararını, beş yıllık denetim sürecini tamamladığı gerekçesiyle, ortadan kaldırarak davayı da düşürdü. Haberde, İstanbul Esenyurt’taki bir parkta türkü söyleyen ikisi çocuk 14 gençle ilgili Büyükçekmece 1. Sulh Ceza Hâkimliği’nin uyguladığı prosedür eleştiriliyordu. Gazeteci, “terörle mücadelede görev alan kişileri hedef göstermek” iddiasıyla ve üç yıl hapis istemiyle yargılanıyordu (22 Şubat).

Altan, Ilıcak, Yazıcı’ya hapis, Şimşek’e beraat: İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, darbe girişiminden sonra tutuklanıp yıllarca hapis kalan gazeteciler Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Yakup Şimşek ve Fevzi Yazıcı’yı yeniden yargıladığı davada, “örgüte yardım” suçlamasıyla Altan’a 6 yıl 3 ay 18 gün, Ilıcak’a 5 yıl 3 ay, Yazıcı’ya 1 yıl 13 ay hapis cezası verdi. 14 Şubat’ta görülen yeniden yargılamaya dair üçüncü duruşmada, Şimşek’in beraatine karar verildi. Altan’a ilişkin yurtdışı yasağı şeklinde uygulanan adli kontrol ise kaldırılmadı (14 Şubat).

Yurttapan’a hapis, Estukyan’a beraat: İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Demokratik Modernite dergisi Sorumlu yazı işleri müdürü Ramazan Yurttapan ve Agos gazetesi Ermenice sayfalar Editörü Pakrat Estukyan dahil beş kişiyi “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, yargılama sonunda, içinde “gerilla” ifadesi geçen içerikleri suç sayarak, Yurttapan’ı 2 yıl 9 ay hapse mahkum etti. Dergide yazısı bulunan Pakrat Estukyan ve  avukat Emran Emekçi'nin beraatına karar verdi. Haklarında yakalama kararı olan yazar Mehmet Nimet Sevim ve Cihan Doğan'ın dosyası ise ayrıldı. Dergide Osmanlı’dan Türkiye’ye geçişi ve sosyal yapıyı inceleyen bir makale yazdığını daha önce açıklayan Estukyan, “Savcılık beni terör örgütü propagandası yapmakla suçladı. Suçlamaya konu olan yazı içerisinde geçen YPG/ YPJ gerillası ifadesi savcılık tarafından propaganda olarak değerlendirilmiştir. Oysa gerilla sözcüğünü Türk Dil Kurumunun tanımı kapsamında kullanılmıştır. Propaganda yapmak gibi bir amacım olmamıştır” demişti (2 Şubat).

Kanbal’a “propaganda” beraati: Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi, sosyal medya hesabında paylaştığı bir haberde yer almayan fotoğraf gerekçe gösterilerek “Terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla hakkında dava açılan Mezopotamya Ajansı (MA) Muhabiri Ahmet Kanbal’ı beraat ettirdi. Yargılamanın ikinci duruşmasında esas hakkında mütalaasını sunan duruşma savcısı, gazetecinin beraatini talep etti. Kanbal gibi avukatı Erdal Kuzu da müvekkilinin gazetecilik faaliyetleri nedeniyle yargılandığını bildirdi. Kuzu, farklı medya organlarında YPG ve PKK’ye ilişkin yayımlanan görselleri mahkemeye sunarak, “Farklı medya organları da gazetecilik faaliyeti kapsamında haber içeriklerinde bu tür görsellere yer veriyor. Bu yapılanın gazetecilik faaliyeti olduğunu anlamanız açısından sunuyorum. Gazetecilik kapsamında bu tür görsellerin kullanılması olağan bir durumdur. Bu dosyada bahsedilen görsel de paylaşılmamıştır” diyerek, müvekkilinin beraatına talep etti. Mahkemenin kararı da bu doğrultuda oldu (1 Şubat).

Saymaz’a “Bircan” beraati: İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi, AK Parti’den siyasete atılamayınca hakimliğe geçen ve Gezi Dosyasında cezalara imza atan hâkim Murat Bircan şikayetiyle, “terörle mücadele eden görevliyi hedef göstermek” iddiasıyla yargıladığı Sözcü Gazetesi için yazan İsmail Saymaz’ı beraat ettirdi. Daha önce esas hakkında mütalaasını sunan duruşma savcısı, Bircan’ın eşinin “FETÖ itirafçısı” olduğunu yazdığı için “kamu görevlisine hakaret” ve “terörle mücadele eden görevliyi hedef göstermek” iddiasıyla 7 yıl 7 ay hapis istemiyle yargılanan Saymaz’ın cezalandırılmasını talep etmişti (23 Ocak).

Çelik’e “Gürlek” cezası: Ankara 22 Ağır Ceza Mahkemesi, 2022’de Adalet Bakan Yardımcılığı'na atanan Akın Gürlek'i İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi başkanıyken “uygulamadığı üst yargı kararları” ile gündeme getirdiği gerekçesiyle ANKA Haber Ajansı yazı işleri müdürü Mansur Çelik'i “terörle mücadele eden görevliyi hedef yapmak” iddiasıyla mahkum etti. Mahkeme, duruşma savcısının daha önce sunduğu mütalaa doğrultusunda Çelik’e Terörle Mücadele Kanunu’nun 6. Maddesi uyarınca ertelemeli altı ay hapis cezası verdi. ANKA’nın, 14 Ekim 2020 tarihinde, Gürlek’in imza attığı sembolik dosyaların derlendiği haber Çelik’in yol açtı. 28 yıllık gazetecilik yaşamında ilk cezasıyla karşılaşan Çelik, ilk duruşmada verdiği ifadede, “Ben gazetecilik yaptım; 28 yıldır utanılacak hiçbir şey yapmadım. Meslek ilkelerimi her zaman savundum. Yerel mahkemenin, Anayasa Mahkemesi'nin oybirliğiyle aldığı bir kararı uygulamaması, o boyutuyla bir ilktir Türkiye'de. Genel olarak yaşanan her ilk, bir haber değeri zaten taşır” demişti (18 Ocak).

Karadağ ve Şen’e “Fidan” beraati: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, Anayasa Mahkemesi üyesi İrfan Fidan’ın şikâyetiyle gazeteci Gökmen Karadağ ile hukukçu ve TV yorumcusu Salim Şen’i “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” iddiasıyla yargıladı. Mahkeme, suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle Karadağ ve Şen’i davanın 12 Ocak’ta görülen duruşmasında beraat ettirdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, Tele 1’de yayınlanan Açıkça programında yapılan yorumlar suçlama konusu edilmişti (12 Ocak).

CUMHURBAŞKANINA HAKARET DAVALARI

20 gazeteci “Cumhurbaşkanı” sanığı, 10 yılda 76’sı mahkum

Son üç ayda en az 20 gazeteci ve karikatüristin adı (Uğur Koç, Furkan Karabay, İhsan Çaralan, İnan Kızılkaya, Sedef Kabaş, Mustafa Sönmez, Barış Pehlivan, Ozan Alper Yurtoğlu, Julien Serignac, Gerard Biard, Laurent Sourisseau, “Alice”, Rüstem Batum, Baransel Ağca, Ramazan Yurttapan, Haydar Ergül, Ahmet Sever, Deniz Yücel, Hayko Bağdat, Erk Acarer) “Cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesine dayandırılan davalarda geçti. Bu dosyalardan toplam 93 yıl 4 ay hapis cezası isteniyordu.

Son üç ayda görülen davalarda BirGün gazetesinden Uğur Koç ve gazeteci ve TV yorumcusu Levent Gültekin ertelemeli 11 ay 20 gün hapse mahkum edildi. Bu dönemde yargılanan ekonomist ve gazeteci Mustafa Sönmez, beşinci “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davasından da beraat ediyordu.

Ne yazık ki, “Cumhurbaşkanına hakaret” maddesinin yürürlükten kaldırılmasına dair Venedik Komisyonu tavsiyesi ve AİHM’in Ekim 2021 tarihli Vedat Şorli mahkumiyeti varken “Cumhurbaşkanı’na hakaret” maddesine dayanan yargılamalar sürüyor. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014'ten bu yana hapis veya para cezasına mahkum edilen gazetecilerin sayısı 76’yı buldu.

Çaralan ve Kızılkaya’ya “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem gazetesinde yayımlanan bir haber yoluyla “Cumhurbaşkanı’na hakaret edildiği” iddiasıyla gazeteciler İnan Kızılkaya ve İhsan Çaralan’ı 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılıyor. Yargılamanın ikinci duruşmasında esas hakkındaki mütalaasını sunan duruşma savcısı gazetecilerin cezalandırılmalarını talep etti. Dava 13 Eylül’e kaldı (29 Mart).

Koç’a “Cumhurbaşkanı” cezası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, BirGün’de yayımlanan bir haber fotoğrafının fonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafı olduğu gerekçesiyle gazetenin sorumlu müdürü Uğur Koç’u “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla ertelemeli 11 ay 20 gün hapse mahkum etti. 3 Şubat 2023’te açılan davada gazetecinin, haberciliğin hızı içerisinde yaşanan bir kaza olduğunu açıklıkla ifade etmesine rağmen 4 yıl 8 hapis istemiyle yargılanan Koç, ertelemeli hapse mahkum edildi  (28 Mart).

Batum’un “Erdoğan” davası: İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi, 2017-2019 döneminde Twitter hesabından, Güneydoğu’daki hak ihlallerine tepki gösterdiği, ekonomik krizin yurttaş üzerinden etkileri ile “saldırgan” dış politikasından söz ettiği ve Katar’ın uçak verdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdiği için gazeteci Rüstem Batum’u 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılamaya devam etti. 17 Haziran 2019’da “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla açılan dava, Batum hakkında çıkarılan yakalama kararının infazını bekliyor. MLSA avukatlarından Emine Özhasar, Batum’un savunmasının bulunduğu ülkeden alınmasını ve hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasını talep etti. Talepleri reddeden mahkeme, yakalama emrinin devamına hükmetti. Yargılama 10 Ekim’e bırakıldı (21 Mart).

Gültekin’e “Cumhurbaşkanı” cezası: İstanbul Bakırköy 44. Asliye Ceza Mahkemesi, Halk TV programında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdiği gerekçesiyle gazeteci Levent Gültekin’i, “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla 11 ay 20 gün hapse mahkum etti. Mahkeme, hükmün açıklanmasını geriye bıraktı. Gültekin'in, 27 Eylül 2022 tarihinde, “Levent Gültekin ve Murat Sabuncu ile İki Yorum” programında ifade ettiği düşüncelerini hakaret olarak kabul etti. Gültekin, “Yayından önce yedi askerimizin şehit haberini almıştık. Bu manada olayın vahameti ile ve duygusal etkisiyle ülke gündemine ilişkin siyasi eleştirilerde bulundum. Kesinlikle hakaret içerikli beyanda bulunmam söz konusu değildir” demişti. Gültekin, “Yayından önce yedi askerimizin şehit haberini almıştık. Bu manada olayın vahameti ile ve duygusal etkisiyle ülke gündemine ilişkin siyasi eleştirilerde bulundum. Kesinlikle hakaret içerikli beyanda bulunmam söz konusu değildir” dedi (19 Mart).

Yücel’e 301 ve 299 davasında yakalama: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt gazetesi için 2016’da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel’i ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve “Devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, 27 Şubat’ta görülen ve RSF ile Almanya Konsolosluğu temsilcilerinin de izlediği duruşmada, Yücel’in ifadesinin yaşadığı Almanya’dan alınmasına ilişkin talebi bir kez daha reddetti. Mahkeme başkanı, Deniz Yücel’in savunmasını üstlenen MLSA Hukuk Birimi avukatının istinabe talebine dair beyanından sonra, “Almanya, zaten tüm basın dosyalarımızla ilgili #istinabe taleplerimizi siyasi dosya deyip reddediyor, işleme bile sokmuyor” dedi. Mahkeme, gazeteciye yönelik yakalama kararını da bu nedenle kaldırmadı. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt'te 26 Ekim 2016'da “Kürdün annesini göremeden ölmesi” söylemi ile 27 Ekim 2016'da yazdığı “Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri" nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysa ki Yücel, ifadesinde “ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını” ifade etmişti. İddianamede, Basın Kanunu'na göre 6 aylık sürede dava açılabileceği, ancak yazının savcılıkça öğrenilmesinden itibaren dava açma süresinin başladığı, mahkemenin 11 Eylül 2020'de suç duyurusu yapmasıyla savcılığın suçlamayı öğrendiği kaydedilmişti. Dava 27 Haziran’a kaldı (27 Şubat).

Pehlivan ve Yurtoğlu’na “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesi, kara para aklama suçlamasıyla yargılanan ve Türkiye’den kaçtıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri’ne iade edilen Sezgin Baran Korkmaz’ın suç duyurusuyla Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan ve dönemin cumhuriyet.com.tr sitesi sorumlu müdürü Ozan Alper Yurtoğlu’nu yargılamaya devam etti. Beykoz Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, 13 Ekim 2021 tarihli Cumhuriyet gazetesinde çıkan “Sabıka Holding” yazısı Pehlivan ve Yurtoğlu’nun, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “kamu görevlisine görevinden hakaret” iddiasıyla yargılanması istendi. Pehlivan yazısında CHP örgütünce hazırlanan ve Korkmaz’ın sahibi olduğu SBK Holding hakkındaki broşürü haberleştirmişti. Pehlivan savunmasında, “CHP Korkmaz’la ilgili broşür hazırlamış. Bu broşürü hâlâ daha CHP’nin resmi internet sitesinde bulabilirsiniz. Ben de CHP’nin metnini tırnak içinde aktardım. Benzer suçlamalarla CHP yöneticilerine de dava açıldı ve onlar beraat etti. Benim yargılanmam hukuki açıdan doğru değildir. Korkmaz hakaret iddiasında ısrarcıysa onun da tanık olmasını istiyor ve bağlantı kurulmasını talep ediyorum” demişti. Davada Cumhurbaşkanı Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Egemen Bağış ve Binali Yıldırım dahil 10 kişi mağdur sıfatıyla yer alıyor. 27 Şubat’ta süren dava 4 Haziran’a kaldı (27 Şubat).

Karabay’a “Cumhurbaşkanı” davası: Daha önce İrfan Fidan, Akın Gürlek, Şaban Yılmaz, Ahmet Özel, Mustafa D. İnal gibi birçok yargı ve yüksek yargı mensubunun dava açtığı Gerçek Gündem haber sitesi editörü Furkan Karabay’a şimdi de “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla dava açıldı. Gazeteci İstanbul 60. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 3 Ekim’de yargılanmaya başlayacak (17 Şubat).

Sönmez’e beşinci “Erdoğan” beraati: İstanbul Anadolu 30. Asliye Ceza Mahkemesi, X hesabında yaptığı paylaşımlar nedeniyle yargıladığı gazeteci ve ekonomist Mustafa Sönmez’i “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasından beraat ettirdi. Mahkeme, duruşma savcının da mütalaasına uygun olarak, beşinci kez “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten yargılanan Sönmez’i akladı. Gazeteci, dördüncü davasından en son Şubat 2023’te beraat etmişti. Davayı hesabından duyuran Sönmez, “Hakaret iddiasına konu twit tarihlerini yazayım da gülün; 2016,2018, 2019. Yıllar sonra, vay sen hakaret etmişsin! Ne diyeyim?” ifadeleriyle tepki göstermişti (13 Şubat).

Kabaş’ın “Erdoğan” davasında bir redd-i hâkim daha: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, sosyal medya paylaşımları yoluyla “Cumhurbaşkanına hakaret” ettiği iddiasıyla gazeteci Sedef Kabaş’ı 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılamaya devam etti. Pandemi döneminde aşı politikasına yönelik eleştirileri ve “128 milyar dolar nerede?” sorusunu da içeren 2016-2021 yılları arasındaki paylaşımlardan oluşan 25 tweeti nedeniyle suçlanan Kabaş, savunma yapmayacağını, kendisine “hukuka aykırı bir şekilde dava açanlar” hakkında suç duyurusunda bulunacağını bildirmişti. Kabaş, 6 Ocak 2021 tarihinde ABD’de Trump destekçilerinin Kongre Binasını basması üzerine TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un paylaşımını yorumlayan NBC muhabirinin Erdoğan’a “diktatör” dediği ifadelerini çevirerek “Amerika’yı bırak, ülkemin düştüğü duruma bak…” yorumunu yapmıştı. Kabaş’ın 17 Şubat 2021 tarihinde paylaştığı ve İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in Erdoğan’a yönelik uyarısını aktardığı tweeti de suçlama konusu edildi. İlk duruşmada AİHM’nin 21 Ekim 2010 tarihli Şorli/Türkiye kararına değinen Kabaş’ın avukatı Uğur Poyraz, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” düzenlemesinden davanın derhal beraat ile sonuçlandırılması talebi reddedilince reddi hakim talebinde bulunmuştu. Yargılamaya 6 Haziran’da devam edilecek (8 Şubat).

Charlie Hebdo’ya “Cumhurbaşkanı” davası: Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 28 Ekim 2020 tarihli bir karikatürde “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” gerekçesiyle Fransa merkezli haftalık Charlie Hebdo dergisinin dört temsilcisini yargılamaya beşinci duruşmayla devam etti. Davadan, derginin genel direktörü Julien Serignac, yazı işleri müdürü Gerard Biard, genel yayın yönetmeni Laurent Sourisseau ve karikatürist “Alice” 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Bir kez daha mahkeme, Adalet Bakanlığı’ndan, sanıkların açık kimlik, adres bilgilerinin ve savunmalarının tespiti için Ankara Başsavcılığı’nca düzenlenen yurt dışı istinabe yazısıyla ilgili dönüş bekliyor. Davanın başından beri sanıkların ifadelerine başvurmak için uğraşan mahkeme, yargılamayı 23 Mayıs’a bıraktı (2 Ocak).

Ağca’nın “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 2016 ve 2021 yıllarında yaptığı iki sosyal medya paylaşımı nedeniyle gazeteci Baransel Ağca'yı “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Yargılama, yurt dışında yaşayan gazeteci hakkındaki yakalama emrinin infazının beklenmesi ve savunmasının alınabilmesi için istinabe işlemlerinin yapılması için ertelendi. Davanın görülmesine 18 Nisan’da devam edilecek (2 Ocak).

Yurttapan ve Ergül’ün “Cumhurbaşkanına hakaret” davası: Demokratik Modernite dergisi sorumlu müdürü Ramazan Yurttapan ve dergi editörü Haydar Ergül’ün “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlaması ve 4 yıl 8 ay hapisle yargılanmasına İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. İddianamede Yurttapan ve Ergül’e yöneltilen suçlamaya derginin 37. sayısında Aysun Genç mahlası kullanılarak yazılan “Yeni Osmanlıcılık Türk Devletinin En Yozlaşmış Halidir” başlıklı yazıdaki ifadeler gerekçe gösterilmişti. Yargılama 18 Nisan’a bırakıldı (2 Ocak).

Sever'in 299 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır” kitabında “Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret edildiği” şüphesiyle T24 sitesi yazarı ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eski basın başdanışmanı Ahmet Sever'i Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 299. Maddesinden yargılamaya devam etti. Sever'in yurtdışından ifadesinin alınması için istinabe talebine geri dönüş bekleyen yargılama 18 Nisan’a bıraktı (2 Ocak).

Acarer'in “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Erk Acarer'i BirGün gazetesinde çıkan "Herkese var, Berkin'e yok" yazında "Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret edildiği" iddiasıyla yargılıyor. Mahkeme, Almanya'da yaşayan gazeteciyle ilgili yakalama emrinin infazını bekliyor (2 Ocak).

HAKARET VE TAZMİNAT DAVALARI

Ceza davaları

Son üç ayda görülen, “hakaret” ve “iftira” gerekçesine dayanan yargılamalarda en az 6 gazeteci, toplam 1 yıl 9 ay 20 gün hapis ve 22 bin 160 TL de adli para cezasına mahkum edildi. Gazetecilerden Dilan Esen, Turizm ve Kültür Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un şikayetiyle, Erdem Avşar Turkuvaz Medya Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’ın şikayetiyle, Nagihan Yılkın Vali Davut Gül şikayetiyle, Zafer Arapkirli eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin’in şikayetiyle, Sinan Aygül, dönemin Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin korumalarının şikayetiyle Fatih Altaylı da, Galatasaray futbol taraftar temsilcisinin şikayetiyle mahkum oldu.

Beraat eden altı gazeteciden Gökay Başcan  Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın şikayetiyle yargılandığı davadan, Furkan Karabay İstanbul Adalet Komisyonu Başkanı Bekir Altun’un açtığı davadan, Mustafa Birol Güger ve Mustafa Büyüksipahi eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı ve AKP Bursa Milletvekili Mustafa Varank'ın açtığı davadan, Sibel Hürtaş da Tuğgeneral Subutay Adaş’ın şikâyetiyle yargılandığı davadan beraat etti.

Başçan’a “Emine Erdoğan” beraati: İstanbul 17. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın şikayeti üzerine “hakaret” iddiasıyla yargıladığı BirGün gazetesi editörü Gökay Başcan’ı beraat ettirdi. Davanın bu ikinci duruşmasında karar çıkmadan önce söz alan duruşma savcısı, esas hakkındaki mütalaasını tekrar ederek önce ceza istedi, daha sonra mütalaasını değiştirerek beraat talep etti. Mahkeme gerekçeli kararını daha sonra yayımlayacak hükmünde gazeteciyi akladı (27 Mart).

Avşar’a “Albayrak” cezası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, sürgündeki organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in YouTube üzerinde yaptığı açıklamalarıyla ilgili yapılan haber nedeniyle Yeniçağ sitesi sorumlu müdürü Erdem Avşar’ı iftira suçlamasından 1 yıl 15 gün hapse mahkum etti; hakaret suçlamasından da beraat ettirdi. İddianamede ve ceza isteyen savcılık mütalaasında gazetecinin Turkuvaz Medya Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’a yönelik haksız ifadeler kullandığı ileri sürülmüştü. Hapis cezası para cezasına çevrilmezken, istinaf mahkemesine itiraz yolu açık bırakıldı. İtirazı kabul edilmezse Erdem Avşar cezaevine girecek (27 Mart).

Esen’e “hakaret” cezası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, İYİ Parti Milletvekili Ümit Özlale'nin, Turizm ve Kültür Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un Antalya Belek'teki kamping alanı için turizm parseli çıkardığını duyurmasını haberleştiren BirGün gazetesinden Dilan Esen’i “Kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret” iddiasıyla 7 bin 80 TL adli para cezasına mahkum etti. Yargılamada duruşma savcısı, 17 Ekim 2023 tarihindeki esas hakkındaki mütalaasını tekrar ederek 12 Ağustos 2022 tarihinde çıkan “Ersoy yine şirketine kıyak yaptırmış” başlıklı haberden gazetecinin cezalandırılmasını istemişti. Davaya konu haberde paylaşımlarına yer verilen İYİ Parti milletvekili Ümit Özlale, Antalya Belek'teki kamping alanı için turizm parseli çıkarıldığını, plan değişikliği kesinleşmeden tahsis ihalesine çıkıldığını savunuyordu (26 Mart).

Terkoğlu, Pehlivan ve Arslan’ın “İnal” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, yargıda yolsuzluk iddialarına da yer veren Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun kaleme aldığı “Metastaz 2 : Cendere” kitabıyla ilgili Halk TV yayını nedeniyle araştırmacı gazeteci Barış Terkoğlu ve gazeteci Ayşenur Arslan’ı “hakaret, iftira, konuşmaları kayda almak” gibi suçlamalarla yargılamaya devam etti. Mahkeme, şikayetçi avukat M. Doğan İnal’ın açtığı ve Ayşenur Arslan’ın da sanık olduğu son ceza davasını da ana davayla birleştirdi. Gazeteciler 4 Temmuz’da yine hakim karşısında olacak (26 Mart).

Sapan’a “Kayyım” davası: Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kayyımı ve ihale komisyonu üyeleri, 800 bin TL değerindeki arsa satışıyla ilgili yazısında kendilerine hakaret ettiği iddiasıyla Tigris Haber gazetesi yayın koordinatörü Naci Sapan’a “hakaret” davası açtı. “Kayyım ve kayyımcıklar” başlıklı yazısı nedeniyle hapsi istenen Sapan, açılan dava ile ilgili, “Halkımın haklarını savunuyorum, dava, mesleki ve insani açıdan benim için onurdur” dedi. Diyarbakır 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde basit yargılama usulüyle yargılanan gazeteci, 22 Mart’ta avukatlarıyla birlikte mahkemeye savunmasını sundu (14 - 22 Mart).

Kınacı ve Yılmaz’a “Albayrak” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Sedat Peker’in iddialarına dair haberler nedeniyle Evrensel gazetesi sorumlu müdürü Görkem Kınacı ve imtiyaz sahibi Kürşat Yılmaz’ı Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’ın şikayetiyle yargılamaya devam etti. Dava, 29 Ağustos 2022 tarihli “Borsadaki rüşvet ağı Saray’a kadar uzandı” başlıklı haber ile 31 Ağustos 2022 tarihli “Saray’a dayanan Peker ifşaları ‘cesur savcı’ ile temizlenemez” başlıklı haberdeki ifadeleri üzerine açılmıştı. Albayrak, aynı haberler nedeniyle tekzip kararı aldırmış ve bu önemli iddiaları haberleştirdiği için Evrensel’e yönelik “Gazetecilik etiğini ayaklar altına aldığı” şeklinde suçlamaların da yer aldığı tekzip metnini 10 Ekim 2022 günü manşetten yayımlatmıştı. Dava 25 Nisan’a kaldı (19 Mart).

Karabay’a “Altun” beraati: İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesi, yargıda rüşvet iddialarıyla ilgili paylaşımları nedeniyle İstanbul Adalet Komisyonu Başkanı Bekir Altun’un şikayetiyle “hakaret” iddiasıyla yargıladığı Gerçek Gündem gazetesi editörü Furkan Karabay’ı beraat ettirdi (18 Mart).

Sezer ve Batan’ın “İnal” davası: İleri Haber sitesi yayın yönetmeni İzel Sezer ve sorumlu müdürü Batuhan Batan, Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık'ın sosyal medya hesabından yaptığı “rüşvet” paylaşımlarının İleri Haber'de yayımlanmasının ardından açılan davanın haberleştirilmesiyle ilgili yargılanıyor. İki haberci, AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın şikayetiyle “hakaret” ve “iftira” iddiasıyla yargılanıyor. 6 Aralık 2021 tarihinde çıkan “Yargılanan yine gazetecilik oldu” başlıklı haberle ilgili İstanbul 25. Asliye Ceza Mahkemesi’nde süren yargılama, gazeteciler ve avukatlarının esas hakkında savunmalarını sunmaları için 13 Haziran’a bırakıldı (5 Mart).

Cihan’ın “hakaret” davası: İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesi, bir sosyal medya paylaşımı nedeniyle sürgündeki gazeteci Metin Cihan’ı eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın şikayetiyle yargılıyor. Mahkeme, “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçlamasıyla yargılanan Cihan hakkındaki yakalama emrinin infazını bekliyor. Yurt dışında yaşadığı için duruşmalara katılmayan ve ifadesi alınmayan Cihan hakkında “Titreşimli Yüzük Davası” kapsamında çıkarılan yakalama kararı kaldırılırken ikinci bir dava çerçevesinde de 18 Ekim 2022’de yakalama kararı çıkarılmıştı. Dava 4 Temmuz’a kaldı (5 Mart).

“İnal” davasında sanık sayısı üçtü, beş oldu: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Barış Terkoğlu’nun Barış Pehlivan ile birlikte kaleme aldığı “Metastaz 2: Cendere” kitabında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı M. Doğan İnal hakkında yer alan iddialara ilişkin gazeteci Can Bursalı’nın Independent Türkçe sitesi için Terkoğlu ile yaptığı söyleşiyi yargılıyor. 3 Aralık 2020’de çıkan söyleşiden Independent Türkçe sitesi yayın yönetmeni Nevzat Çiçek, Bursalı ve Terkoğlu’nun “hakaret” ve iftira” iddiasıyla hapsi isteniyor. 2 Kasım’da görülen duruşmada, gazeteciler Doğan Akın ile Gökmen Karadağ hakkındaki davaların da celse arası söz konusu dosyayla birleştirildiği öğrenildi. MLSA’ya göre gazeteci Fatih Portakal’ın Barış Terkoğlu ile yaptığı program gerekçe gösterilerek açılan başka bir davanın dosyası da birleşme talebiyle mahkemeye geldi. Ancak Hâkim Ali Çalı, birleşme talebini reddederek dosyayı geri gönderdi. Yargılama 4 Temmuz’a bırakıldı (29 Şubat).

Pehlivan ve Yurtoğlu’na “hakaret” davası: İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesi, kara para aklama suçlamasıyla yargılanan ve Türkiye’den kaçtıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri’ne iade edilen Sezgin Baran Korkmaz’ın suç duyurusuyla Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan ve dönemin cumhuriyet.com.tr sitesi sorumlu müdürü Ozan Alper Yurtoğlu’nu yargılamaya devam etti. Beykoz Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, 13 Ekim 2021 tarihli Cumhuriyet gazetesinde çıkan “Sabıka Holding” yazısı Pehlivan ve Yurtoğlu’nun, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “kamu görevlisine görevinden hakaret” iddiasıyla yargılanması istendi. Pehlivan yazısında CHP örgütünce hazırlanan ve Korkmaz’ın sahibi olduğu SBK Holding hakkındaki broşürü haberleştirmişti. Pehlivan savunmasında, “CHP Korkmaz’la ilgili broşür hazırlamış. Bu broşürü hâlâ daha CHP’nin resmi internet sitesinde bulabilirsiniz. Ben de CHP’nin metnini tırnak içinde aktardım. Benzer suçlamalarla CHP yöneticilerine de dava açıldı ve onlar beraat etti. Benim yargılanmam hukuki açıdan doğru değildir. Korkmaz hakaret iddiasında ısrarcıysa onun da tanık olmasını istiyor ve bağlantı kurulmasını talep ediyorum” demişti. Davada Cumhurbaşkanı Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Egemen Bağış ve Binali Yıldırım dahil 10 kişi mağdur sıfatıyla yer alıyor. 27 Şubat’ta süren dava 4 Haziran’a kaldı (27 Şubat).

Yılkın’a ceza, Büyüksipahi’ye beraat: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 5 Mart 2022 tarihli ve “Gaziantep Valiliği Hakkında suç duyurusu: Yolsuzluk ve rüşvet ağı ortaya çıktı” başlıklı haberle ilgili dönemin Gaziantep Valisi Davut Gül’ün şikâyetiyle haklarında “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla dava açılan Cumhuriyet gazetesi muhabiri Nagihan Yılkın’ı yargılamanın dördüncü duruşmasında 7 bin 80 TL adli para cezası verdi. Mahkeme, “yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması” nedeniyle de Cumhuriyet gazetesine ait sitenin yayın yönetmeni Mustafa Büyüksipahi’nin beraatına hükmetti. Duruşma savcısı 13 Temmuz 2023’te sunduğu esas hakkındaki mütalaasını tekrar ederek, Yılkın ve Büyüksipahi’nin üzerlerine atılı suçtan cezalandırılmasını istemişti. Gazetecilerin avukatı Özge Naz Akkaya, haberin, görünür gerçekliğe uygun olarak hukuka uygunluk kapsamında hazırlandığını söylediyse de mahkeme Yılkın’ın mahkumiyetine karar verdi (16 Şubat).

Arapkirli’ye “Soylu ve Çetin” cezası: KRT TV programcısı Zafer Arapkirli, Yeniçağ gazetesinde çıkan “7 bin kişi Jandarma sınavını böyle kazanmış. FETÖ’cüler deşifre edildi” başlıklı haberle ilgili sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım nedeniyle, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin’in şikayetiyle yargılandı. Ankara 21. Asliye Ceza Mahkemesi’ne çıkan gazeteci, “Şimdi ne olacak? İçişleri Bakanı ve Jandarma Genel Komutanı, bunu eleştirenlerle ilgili suç duyurusunda bulunup ‘atarlı-giderli’ tweet mi atacak? Biz mi yaptık bu sınavı? Biz mi aldık bunları?” diye sorduğu bir paylaşımı nedeniyle 442 gün hapisten 8 bin TL adli para cezasına mahkum edildi. 15 Şubat’ta verilen cezaya yayınında tepki gösteren Arapkirli, mahkeme ve diğer giderler dahil edildiğinde cezanın 50 bin TL’yi bulduğunu açıkladı. “Ceza önemli değil, önemli olan o adliye binasında hukuk ve adalete inancımın biraz daha dip yapmasıdır” diyen gazeteci, savunmasında da, “İddia edilen paylaşımı ben yaptım. 45 yıldır gazeteciyim, yazdıklarım gazetecilik görevim gereğidir. Arif Çetin ve Süleyman Soylu’nun şahıslarına yönelik bir yazı yazmadım. Zorlama bir yorumla hakkımda iddianame düzenlenmiştir. Suçlamaları kabul etmiyorum” demişti (15 Şubat).

Pehlivan ve Büyüksipahi’ye “Kocabey”ler davası: Ankara 19. Asliye Ceza Mahkemesi, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin talimatıyla istifa ettiği iddia edilen eski Hâkim ve Savcılar Kurulu (HSK) üyesi Hamit Kocabey ile avukat oğlu Nizameddin Kocabey’e ilişkin haberleri nedeniyle “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Barış Pehlivan ve dönemin Cumhuriyet gazetesi yayın yönetmeni Mustafa Büyüksipahi’yi yargılıyor. 7 Şubat’ta devam eden yargılamada mahkeme savcısı, Pehlivan için ceza isterken Büyüksipahi’nin beraatini talep etti. Pehlivan’ın 19 Ekim 2021 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan “Bahçeli’nin kafasında ne var?” yazısı nedeniyle iki gazetecinin “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla hapisleri isteniyor. Yargılama 4 Haziran’a kaldı (7 Şubat).

Dündar ve Kızılkaya’nın “hakaret” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, kapatılan Özgür Gündem ile dayanışmak için başlatılan Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasına katılan gazeteci Can Dündar ile gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya, İstanbul Adliyesi eski 1. Sulh Ceza Hakimi Bekir Altun’a yönelik ifadeler nedeniyle “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla yargılanmaya devam etti. Dündar ve Kızılkaya, “Saray rejiminin en kullanışlı hakimi” başlıklı bir yazı nedeniyle 2 yıl 4 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Dündar hakkındaki yakalama emrinin infazını bekleyen dava 18 Nisan’da sürecek (3 Şubat).

Çelik ve Akın’a “Albayrak” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’ın şikâyetiyle Yeni Yaşam Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik ile Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Osman Akın'ı yargılamaya devam etti. Mahkeme, Serhat Albayrak’ın şikâyetiyle “hakaret” ve “iftira” iddiasıyla yargılanan sanıklardan Çelik hakkındaki yakalama kararının infaz edilmesinin beklenmesine karar verdi. Albayrak, gazetenin basılı sayısı ile internet sitesinde, 2 Ağustos 2022 tarihinde yayımlanan, “Sedat Peker’den ifşalar”, “Peker rüşvet belgelerini yayınladı” ve “Albayraklar da dâhil” başlıklı haberler nedeniyle gazetecilerden şikayetçi olmuştu. MLSA’ya göre mahkeme, suçtan zarar görme ihtimalini dikkate alarak Albayrak’ın davaya katılma talebini kabul etti. Yargılama 14 Mayıs’a bırakıldı (30 Ocak).

Keleş’e “hakaret” ve “direnme” davası: İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesi Savcısı, birikmiş maaşları ve tazminatları için BİMEKS işçilerinin 17 Eylül 2020’de yaptıkları eylemi takip ederken gözaltına alınan gazeteci Sultan Eylem Keleş'in cezalandırılması yönünde mütalaa sundu. Savunmanlığını MLSA’nın üstlendiği gazeteci Sultan Eylem Keleş ve üç diğer sanık “kamu görevlisine hakaret” ve “görevi yaptırmamak için direnmek” iddialarıyla yargılanıyor. Sadece avukatı Emine Özhasar’ın katıldığı ve son savunmalar için süre istediği duruşmada mahkeme, mütalaaya karşı son savunma için 28 Mayıs’a kadar süre tanıdı (25 Ocak).

Aygül’e darptan sonra “hakaret” cezası: Bitlis’in Tatvan ilçesinde 17 Haziran 2023 tarihinde AKP’li Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin korumalarınca sokak ortasında ağır şekilde saldırılan Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül, Tatvan 1. Asliye Ceza Mahkemesi kararıyla “hakaret” iddiasıyla 2 ay 5 gün hapse mahkum edildi. Gazeteci, saldırganlardan Yücel Baysalı’ya hakaret ettiği gerekçesiyle mahkum edildi. Daha önce haberlerine verilen ceza nedeniyle “tekerrür” hükümleri uygulanan, onanması halinde cezanın tamamını kapalı ceza infaz kurumunda geçirecek olan gazeteci, “Basit Yargılama Usulü” ile verilen ve hükmün açıklanmasını geri bırakılan cezaya ilişkin dosyanın duruşmalı yapılması için avukatları aracılığıyla başvuru yaptıklarını açıkladı. Karara sosyal medya platformu X üzerinden tepki gösteren Aygül, “Dediklerimiz bir bir çıkıyor. Saldırganlar serbest, belki çok küçük bir ceza alıp, göreve iade edilip yine ellerinde sopa, bellerinde devletin silahıyla terör estirecekler. Ben ise kamunun, halkın menfaatini savunduğum için saldırıya uğradım, ölmediğim, ölümden döndüğüm için de cezaevine gireceğim. Karar basit yargılama usulüyle verilmiş, avukatım itiraz etti, duruşmalı olacak. Duruşmalı olması durumunda verilen indirim kalkacak ve 2 ay 27 gün hapis cezası alacağım” dedi (24 Ocak).

Hürtaş’a “general” beraati: Ankara 19. Asliye Ceza Mahkemesi, Artı Gerçek sitesinde Ağustos 2020 tarihinde yayınlanan yazısı nedeniyle Tuğgeneral Subutay Adaş’ın şikâyeti üzerine, “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yargılandığı davada gazeteci Sibel Hürtaş hakkında beraat kararı verdi (24 Ocak).

Karabay’a “Yargı operasyonu” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatları Ahmet Özel ve Mustafa Doğan İnal’ın şikayeti üzerine Gerçek Gündem sitesi editörü Furkan Karabay’ı “hakaretten beraat ettirdi, “iftira” suçlamasından ise 1 yıl 15 gün hapse mahkum etti. Duruşma savcısı ise, henüz davanın ikinci duruşmasında, iftira iddiasından beraat, hakaret iddiasıyla da ceza verilmesi yönünde mütalaa sunmuştu. 22 Haziran 2022 tarihinde Gerçek Gündem’de çıkan “Yargıda ‘Antalya’ operasyonunda ‘İstanbul’ ayrıntısı: Atanan savcılar neyin göstergesi?” başlıklı haber nedeniyle Mart ayında mahkemeye çıkan haberci, “Hakim ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) yaz kararnamesine dayanarak haber yapılmıştır. Haberde söz konusu kararname ile yapılan dikkat çekici değişiklikler ve atamalar ele alınmış ve kamuoyuyla paylaşılmıştır” demiş, savunmasında müştekiler hakkında mahkeme tutanaklarına dahi yansıyan iddiaları haberleştirdiğini söylemişti. Hakim, Karabay’ın avukatının tevsii tahkikat talebini yargılamaya bir katkı sağlamayacağı gerekçesiyle daha önce reddetmişti (18 Ocak).

Beki’ye “Cübbeli” davası: Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesi, kamuoyunda “Cübbeli Ahmet Hoca” ismiyle bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün şikayeti sonucu Karar gazetesi yazarı Akif Beki’yi, “hakaret” iddiasıyla yargılamaya başladı. Beki’nin Karar gazetesinde çıkan “Cübbeli’nin Diyanet’le alıp veremediği” başlıklı yazısı nedeniyle açılan dava 21 Mayıs’a kaldı (10 Ocak).

Büyüksipahi ve Güger’e “Varank” beraati: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Emlak Konut'un Bodrum'da düzenlediği ihaleyi eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı ve AKP Bursa Milletvekili Mustafa Varank'ın kuzeninin aldığını yazdığı “Deniz manzaralı araziyi Varank’ın ‘kuzeni’ kaptı” haberi nedeniyle Cumhuriyet gazetesi eski genel yayın yönetmeni Mustafa Büyüksipahi ve sorumlu müdürü Mustafa Birol Güger’i yargılamaya devam etti. Mahkeme, söz konusu haberin BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı kaynak gösterilerek yayınlandığına vurgu yapılan duruşmada, dönemin Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın şikâyetiyle “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla yargıladığı iki gazeteciyi de beraat ettirdi (9 Ocak).

Altaylı’ya “hakaret” cezası: İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesi, Habertürk’te çalıştığı dönemde gazetede Galatasaray taraftar grubunun lideri Muzaffer Şirin'i  “tarikat liderleri ile takılan karanlık tip” olarak nitelemesi, televizyonda “Nazi artığı kafalı” ve “cahil” gibi ifadelerle suçladığı gerekçesiyle gazeteci Fatih Altaylı’yı “zincirleme hakaret” iddiasıyla 7 ay hapse mahkum etti. 3 Ocak’ta gündeme gelen karara göre, Altaylı’nın sicilinde bu suçtan birçok kaydın bulunması ve pişmanlık göstermemesi nedeniyle cezada indirime gidilmedi. Aynı nedenlerle ve suç işlemeyeceği kanaati oluşmadığından cezanın ertelenmesine, seçenek yaptırımlara çevrilmesine ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına da gerek görülmedi. 27 Nisan 2022’de açılan davaya ilişkin dosya İstinaf’a taşındı (3 Ocak).

HUKUK DAVALARI

Ocak - Mart döneminde en az altı gazeteci ve altı yayın kuruluşu, iktidar çevreleri ve aktörlerinin açtığı toplam 2 milyon 900 bin TL’lik tazminat davalarıyla karşılaştı.  Bu tazminatlardan 1 milyon 250 bin TL’lik kısmı gazeteci Furkan Karabay  ve o dönem çalıştığı Gerçek Gündem sitesi; 1 milyon TL’lik kısmı Barış Pehlivan ve köşe yazarı olduğu Cumhuriyet gazetesi; 250 bin TL’lik bölümü Seyhan Avşar ve Halk TV ve 200 bin TL’lik kısmı da Hazal Ocak ve bir dönem çalıştığı Cumhur gazetesiyle ile ilgiliydi.

Seyhan Avşar’ın Halk TV sitesinde çıkan yazısına  Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim’in açtığı 250 bin TL’lik tazminat ile Furkan Karabay’a Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın açtığı 100 bin TL’lik tazminat bu dönemde reddedildi.

Karabay’a 1 milyon 150 bin TL’lik davalar: Gerçek Gündem haber sitesinde çıkan haberleri ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle gazeteci Furkan Karabay’dan, Antalya Cumhuriyet Başsavcı Vekili Yakup Ali Kahveci, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal, Anayasa Mahkemesi üyesi İrfan Fidan’ın açtığı altı ayrı tazminat davası kapsamında istenen tazminatın toplamı 850 bin TL’ye indi. İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın, “Erdoğan’ın avukatını neden tehdit etti? FETÖ Borsası iddialarının olduğu silahlı saldırıda iddianame çıktı” başlıklı haberleri nedeniyle Furkan Karabay ve siteye açtığı 100 bin TL’lik tazminat davasını 7 Mart’ta reddetti. İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi, Antalya Cumhuriyet Başsavcı Vekili Yakup Ali Kahveci’nin, Karabay’a açtığı 150 bin TL’lik manevi tazminat davasına üçüncü duruşmayla 13 Aralık’ta devam etti. Dosyada, Kahveci’nin şikayetiyle Karabay’a açılan ceza davasında verilen kararın kesinleşmesinin beklenmesi bekleniyor. Yargılama 24 Nisan 2024’e kaldı. İnal’ın, “Yargıda 'Antalya' operasyonu: Rüşvetle anılıp yeniden başsavcı vekili yapılan isim ve Erdoğan’ın avukatları yine sahnede” başlıklı haberi nedeniyle Karabay’a açtığı 100 bin TL’lik manevi tazminat davasının üçüncü duruşması 14 Aralık 2023 günü İstanbul 33. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, bu dosyadan da, Karabay’ın İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılandığı dava dosyasının kesinleşmesini bekliyor. Dava 13 Haziran’a bırakıldı. AYM üyesi İrfan Fidan’ın, “IŞİD'e silah göndermekten yargılanan gizli tanığın iddiası: 'İrfan Fidan'ın talimatlarıyla hareket ettim'” başlıklı haberi nedeniyle Karabay hakkında açtığı 100 bin TL’lik manevi tazminat davasının ilk duruşması 14 Aralık 2023 günü İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görüldü. Dava dosyası, Karabay’ın ikamet yerinin Üsküdar olması ve yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle ilgili mahkemeye gönderildi. Son olarak Bilal Erdoğan ve avukat Mustafa Doğan İnal, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın dilekçesinde geçen iddiaları gündeme getirdiği için gazeteciye 250’şer bin TL’lik iki tazminat davası daha açtı. “Başsavcı İsmail Uçar tarafından HSK’ya, rüşvet, iş takibi, usulsüzlük yaptığı iddiasıyla şikayet edilen Adalet Komisyonu Başkanı Bekir Altun’a dokunulmazken, hakim Sidar Demiroğlu görevden uzaklaştırıldı” ifadelerinin de geçtiği bir haber nedeniyle Altun Karabay’dan toplam 70 bin TL tazminat talep ediyor. HSK dilekçesinde adı geçen girişimci Metin Güneşi de gazeteciden 250 bin TL tazminat talep ediyor  (25 Mart).

Pehlivan’a 1 milyon TL’lik tazminat davası: Gazeteci ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan hakkında, CHP Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın mal varlığına dair, bilirkişi ve Kılıç’la görüşerek “paranın satın alamayacağı adil bir düzen” için 8 Aralık 2023’te kaleme aldığı yazısından 1 milyon TL’lik tazminat davası açıldı. Gazeteci, açılan davayı, sosyal medya hesabında, “Uzun yıllardır AKP’li belediyelerin nasıl rant ve yolsuzluk ağının içinde olduğunu yazıyorum, devam da edeceğim. Amacım “paranın satın alamayacağı” bir adil düzen için tuğla koyabilmek” sözleriyle duyurdu (16 Ocak).

Sözeri’ye tazminat davası: İstanbul 2 Asliye Ticaret Mahkemesi, 7 Nisan 2019 tarihli “AK Parti’ye kim oy kaybettirdi?” başlıklı yazı nedeniyle Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’in şikayetiyle Evrensel gazetesi köşe yazarı Ceren Sözeri’yi 200 bin TL manevi tazminat talebiyle yargılamaya devam etti. 10 Ocak’ta 10. Duruşmayla süren yargılama, 11 Eylül’e (9:40) bırakıldı. Doç. Dr. Ceren Sözeri "11. duruşma 11 Eylül'e ertelendi. Dört sene geçti, yeni bir yerel seçim olacak, ben hala bir önceki seçim yazısından yargılanıyorum” dedi. Dosyada, dava konusu yazıyla benzer olduğu iddia edilen haberlere açılan davaların sonuçlanması ve kesinleşmesi bekleniyor (10 Ocak).

Avşar’a 250 bin TL’lik dava reddedildi: Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi, Kıbrıs’ta öldürülen kumarhane işletmecisi Halil Falyalı ile Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim’in ortaklığını konu alan haberi nedeniyle gazeteci Seyhan Avşar hakkında 250 bin TL istemli tazminat davasını reddetti. Avşar’ın, 14 Mart 2023’te Halk TV sitesi için yazdığı yazıda, Falyalı’nın Türkiye’de arandığı dönemde üst düzey bürokraside görev alan kişilerin yakınlarıyla şirket kurduğunu ve bu isimler arasında Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Maksut Serim’in Dışişleri Bakan Yardımcısı olan oğlu Yasin Ekrem Serim’in de bulunduğu iddia edilmişti. Davanın reddedilmesine dair gerekçe daha sonra açıklanacak (8 Ocak).

Hazal Ocak’ın “Damat” davası: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın Cumhuriyet gazetesinde çıkan “Damat işi biliyor” başlıklı haberi gerekçe göstererek gazeteci Hazal Ocak aleyhine açtığı 200 bin TL’lik tazminat davasına devam edildi. İstanbul 33. Asliye Hukuk Mahkemesi, 13 Haziran’da görülen sekizinci duruşma sonunda, aynı habere açılan ve beraatle sonuçlanan dosyanın kesinleşmesinin beklenmesine bir kez daha karar verdi. Yargılama 13 Haziran’a bırakıldı (2 Ocak).

YASAKLAMALAR, KAPATMALAR, TOPLATMALAR

Ocak - Mart 2024 döneminde, “kişilik haklarını ihlal” gerekçesiyle online haberciliği keyfi şekilde susturmak için başvurulan sansür, ne yazık ki, Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararından sonra da sansür fırsatçılığı olarak sürdü.

Sulh Ceza Hakimlikleri ve Erişim Sağlayıcıları Birliği, İnternet Kanunu’nun 9. maddesinin yürürlüğünün AYM tarafından 10 Ekim 2024’te durdurulmasına karar verilmiş olması itibariyle “10 Ekim’e kadar vaktimiz var” yaklaşımıyla yeni başvurular üzerinden erişim yasaklarını sürdürdü. AYM kararından sonra da en az 41 gazetecilik içeriğine bu gerekçeyle erişim engeli veya haber silme kararı verildi.

Yılın ilk üç ayında da “kişilik hakları” suçlamasına, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aile çevresi, Adalet ve Kalkınma Partisi eski veya mevcut milletvekilleri, parti yetkilileri, partiye bağlı Bakanlık yetkilileri veya  parti belediye adaylarının eleştiri veya isnatlardan korumanın bir kisvesi olarak başvurduklarını gösteriyor.

Yedi habere online sansür kalktı: İzmir’deki Medicana International’ın hastanede anjiyo yapıldıktan sonra hayatını kaybeden Abidin Karataş’la ilgili haberlere karşı aldırttığı erişim engeli kalktı. Karar, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli ve içeriğin çıkarılması kararı verilmesine olanak sağlayan 5651 sayılı kanunun 9. maddesini iptal etmesi üzerine geldi. İzmir 5. Sulh Ceza Hakimliği, karar doğrultusunda Medicana haberlerine getirilen sansürü kaldırdı. bianet ile birlikte Evrensel, BirGün, Gerçek Gündem, Haber24, Ege’de Son Söz, Manşet Türkiye’nin haberleri ve Ekşi sözlük ile X’teki paylaşımlar tekrar erişime açtı (20 Mart).

ESB iki online haberi sildirtti: Erişim Sağlayıcıları Birliği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Berat Apaydın’ın ameliyata eldivensiz, maskesiz ve bonesiz girmesi hakkındaki haber ve sosyal medya içerikleriyle ilgili İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliğinin 1 Mart’ta “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle verdiği erişim engeli ve içeriğin silinmesi kararı verdiği içeriklerle benzer olduğu gerekçesiyle Gazete Duvar ve VeryansınTV sitelerinde yer alan haberlerin de erişime kapatılmasına ve silinmesine hükmetti. İFÖD’e göre, 2024/75 sayılı karar kişilik haklarına dayandırıldı (19 Mart).

Beş gazetecilik içeriğine sansür: İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği, MHP Mersin Milletvekili, Nişantaşı Üniversitesi’nin sahibi ve Nişantaşı Eğitim Vakfı’nın (NEV) kurucusu Levent Uysal’ın Sırbistan vatandaşı olduğu ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden oturma izni aldığı hakkındaki haberlerin ve sosyal medya paylaşımlarına “kişilik hakları” iddiasıyla erişim engeli getirdi ve silinmesine hükmetti. İFÖD’e göre Gazete Duvar, soL ve Halk TV sitelerini etkileyen ve İsmail Arı ile Nasuh Bektaş’ın X ortamındaki haber paylaşımlarını etkileyen 13 Mart 2024 tarihli kararın, daha önce İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 19 Şubat 2024 tarihli kararının devamı niteliğindeydi (13 Mart).

AKP’li başkan adayı istedi, erişime kapatıldı: İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği, AKP Bandırma Belediye Başkan adayı Cemal Öztaylan’ın seçmenle girdiği diyalog sonrası el hareketi yapmasıyla ilgili PolitikYol sitesinde çıkan haberi “kişilik hakları ihlali” iddiasıyla erişime kapattı (13 Mart).

Mezopotamya Ajansı'na erişim yasağı: Free Web Türkiye, Mezopotamya Ajansı’nın internet sitesine erişimin “milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması” gerekçesiyle Erzurum 1. Sulh Ceza Hakimliği'nce 12 Mart'ta alınan kararla engellendiğini duyurdu (13 Mart).

Altı habere erişim yasağı ve silme: İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan hakkında BirGün (2), Cumhuriyet (2), Bianet, Artı Gerçek sitelerinde çıkan yolsuzluk iddialarına dair haberlerin erişimini, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle engelledi (13 Mart).

Altı habere online yasak kaldırıldı: İzmir 1. Sulh Ceza Hakimliği, Anayasa Mahkemesi’nin ifade özgürlüğü ihlali kararının ardından, İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi‘nin, şair ve yazar Haydar Ergülen’in İzmir Atatürk Lisesi’ndeki etkinliğini baskı yaparak iptal ettirdiği iddiasıyla ilgili haberler dahil olmak üzere toplam 130 adrese ilişkin Temmuz ve Haziran 2021 tarihinde verdiği erişim engeli kararlarını 12 Mart’ta kaldırdı. İFÖD’e göre, BirGün (2), Diken, Evrensel, Gazete Duvar, Halk TV sitelerinde çıkan haberler de yeniden erişime açıldı (12 Mart).

Sözcü ve Evrensel haberlerine erişim yasağı: Uludere Sulh Ceza Hakimliği, AKP’den dördüncü kez aday gösterilen Hilal Belde Belediyesi Başkanı Cevher Benek’in kuzeni Ali Benek’in “PKK/KCK Terör Örgütü” üst düzey yöneticisi olduğu ve İçişleri Bakanlığının “Terör Arananlar” listesinde yer aldığı hakkındaki habere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle yasak getirdi. İFÖD’e göre karar, Sözcü Gazete sitesinde çıkan haberle ilgiliydi. Benek’in onlarca kişiyi dolandırdığı iddiasına yer veren Evrensel sitesinde çıkan haber de aynı gerekçeyle aynı hakimlikçe erişime kapatılmıştı (11 Mart).

E-Nabız haberi AYM sayesinde özgür kaldı: Ankara 10. Sulh Ceza Hakimliği, Anayasa Mahkemesi’nin “kişilik hakları”na dayandırılan erişim engellerini ihlal olarak tespit ettiği kararından sonra, Sağlık Bakanlığı’nda görevli iki bakan yardımcısına yakın olduğu iddia edilen iki şirket arasındaki e-Nabız sisteminin fikri mülkiyet hakları nedeniyle başlayan dava ve devamında yaşananlarla ilgili Gazete Duvar sitesi haberine 27 Mayıs 2023’te getirdiği erişim engeli ve silme kararını kaldırdı (11 Mart).

ESB’den üç online habere yasak: Erişim Sağlayıcıları Birliği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Elazığ ziyaretinde, tefecilik yaptığı ve “Devlet benim. Ben Külliye’nin adamıyım. Her şeyi ben yaparım” dediği iddia edilen Sıddık Erikli isimli kişiyi bir grup vatandaşın şikayet etmesiyle ilgili çıkan ve daha önce erişime katılan haberlerle benzer olduğu gerekçesiyle Takvim, Tele 1 ve Haberciniz sitelerinde çıkan haberlere de, “kişilik hakları ihlal” iddiasıyla erişim engeli getirdi (11 Mart).

ESB’den üç siteye “Bora Kaplan” yasağı: Erişim Sağlayıcıları Birliği, suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan hakkındaki soruşturmada polislere maaş bağlandığı ve araç hediye edildiğine dair verilen ifade hakkında Mynet, Polemik Haber ve Güncel sitelerinde çıkan haberlere, “hakimlik kararıyla daha önce yaptırım uygulanan haberlerle aynı içerikte olduğu” gerekçesiyle, yine “kişilik hakları” gerekçesiyle erişim yasağı getirdi (8 Mart).

Beş online habere “Bakan yardımcısı” sansürü: Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi, eski AKP Nevşehir Milletvekili, Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider’in “geçmiş ‘FETÖ’ ilişkileri”ne değinen Odatv, Yeniçağ, Cumhuriyet, KRT ve Tele1’de çıkan çeşitli haberlere erişim engeli getirdi. İFÖD, 2024/3298 sayılı kararın “kişilik haklarını ihlal” gerekçesine dayandırıldığını duyurdu (8 Mart).

Üç habere “şiddet ve taciz” sansürü: Antalya Alanya 1. Sulh Ceza Hakimliği, Süleymancılara ait Sugozü Erkek Öğrenci Yurdu’nda kalan 10 erkek öğrencinin şiddet, taciz ve istismara maruz bırakılması hakkında BirGün, Cumhuriyet ve DHA Ajansı’nda çıkan haberlere, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın talebiyle, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi ve silinmesine karar verdi (7 Mart).

AKP Sur Başkanı isteğiyle üç habere yasak: Diyarbakır 4. Sulh Ceza Hakimliği, AKP Sur İlçe Başkanı Davut Yıldız ile amcasının oğlu ve Sur Belediyesi Fen İşleri Müdürü Mehmet Yıldız, AFAD’ın depremden dolayı Diyarbakır’daki ihtiyaç sahipleri için hazırladığı yardım kolilerini kendi akrabalarına dağıtmasıyla ilgili Artı Gerçek, Yeni Yaşam ve Sendika.org sitelerinde çıkan haberlere, İFÖD’e göre, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim yasağı getirdi (5 Mart).

Üç online habere “Ziraat Bankası” yasağı: İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay’ın Ziraat Bankası Yönetim Kurulu üyelerinin 2020’de açtığı şirkete 10 gün sonra yine Ziraat Bankası’ndan 10 milyon TL tutarında kredi verildiği iddiasıyla ilgili Gazete Duvar, BirGün ve Halk TV sitelerinde çıkan haberlerin, Ziraat Bankası talebiyle, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişime engellenmesine, silinmelerine ve talepte bulunanın adıyla arama motorlarında ilişkilendirilmemesine hükmetti (1 Mart).

Bir online habere “sağlıkçı” sansürü: İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Berat Apaydın’ın ameliyata eldivensiz, maskesiz ve bonesiz girmesi hakkında Diken haber sitesinde çıkan haber ve sosyal medya içeriklerinin, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişime kapatılmasına ve silinmesine hükmetti (1 Mart).

Üç online mecraya “Yüksek burs” sansürü: İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği, AKP İstanbul milletvekilleri Ravza Kavakçı Kan ve Fatma Betül Sayan Kaya ile AKP İstanbul Kadın Kolları Başkanı Rabia İlhan Kalender’in AKP döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştirakleri KİPTAŞ ve İSBAK’tan aldıkları yüksek miktardaki burslarla ilgili haberlere, meclis tartışmalarının YouTube videoları ve sosyal medya paylaşımlarına “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, 2024/3166 sayılı karardan Cumhuriyet ve T24 sitelerinde çıkan haberler ve gazeteci Alican Uludağ’ın X hesabındaki paylaşımları da etkilendi (29 Şubat).

Üç online habere sansür kalktı: Antalya 3. Sulh Ceza Hakimliği, Gazete Duvar, BirGün ve Cumhuryet sitelerinde iş insanı Fettah Tamince ile ilgili çıkan haberlere 12 Temmuz 2021 tarihinde “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle getirdiği erişim engeli kararını, Anayasa Mahkemesi’nin ifade özgürlüğü ihlali kararının ardından kaldırdı. Hakimliği, Diken, soL ve T24 sitelerinde Tamimce ile ilgili çıkmış ancak 8 Ekim 2021 tarihli kararla erişimi engellenmiş haberleri de AYM kararı üzerine açtı (21 Şubat).

Charlie Hebdo haberine yasak kalktı: Fransa merkezli Charlie Hebdo dergisinin Hz Muhammed’i tasvir ettiği kapağının erişim engeli getirilmesiyle ilgili haber, Ankara Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliğinin 27 Şubat 2015 tarihli erişim engeli kararının Anayasa Mahkemesi’nce ihlal olarak tecil edilmesinden sonra 20 Şubat’ta kaldırıldı (20 Şubat).

Xwebûn sitesine erişim engeli: Erzurum 2. Sulh Ceza Hakimliği, Kürtçe yayımlanan Xwebûn gazetesinin internet sitesi için erişim engeli getirdi. Hakimliğin, “xwebun1.org” için verdiği kararda, erişim engeline dair gerekçe yer almadı. Xwebûn Gazetesi avukatlarının, hakimliğin kararına karşı 29 Ocak’ta itirazda bulunacağı öğrenildi (27 Ocak).

Halk TV haberine “sahne” sansür kararı: İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği, Halk TV sitesinin “Felçli” lakaplı uyuşturucu baronu Urfi Çetinkaya'nın serbest kalması için adamlarının Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek ile temasa geçtiğine yönelik haberine erişim engeli getirdi. Haberde Çetinkaya'nın o dönem cezaevlerinden sorumlu Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek ile temasa geçmek istediğini ve Gürlek'in gelişmeleri takip eden narkotik daire başkanlığı tarafından uyarıldığı gündeme getirilmişti. Ancak Halk TV'nin ulaştığı başsavcılık kaynakları erişim engeline dair belgenin sahte olduğunu belirtti. Söz konusu kararda sahte avukat ve hakim ismi kullanıldığı, hatta sahte dosya numarası oluşturulduğu ortaya çıktı (5 Ocak).

HABERCİLİK

Sürgündeki gazeteci Metin Cihan’ın, Gazze’deki insani bilançoya rağmen iktidarın İsrail ile ticari ilişkilerini korumasını gündeme getirmesi, 31 Mart Yerel Seçimler öncesi iktidarı zayıflatan bir faktör oluşturmakla kalmadı, araştırmacı ve sorgulayan gazeteciliğin gücünü de gösterdi.

Yerel Seçimler günü MHP lideri Devlet Bahçeli’nin oy kullanmasını izleyen gazeteciler ise, Bahçeli’nin yüzündeki morluklar konusunda soru sormadı; MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’ın “kurultaydan önce evinde kaza geçirdi” şeklindeki açıklamasıyla yetindi. 

Mayıs 2023 Genel Seçimler gibi Yerel Seçimlerde TRT Haber’in, iktidar bileşenlerini ayrıcalıklı kılmayı sürdürmesi RTÜK üyeleri İlhan Taşçı ve Tuncay Keser ile gazetecilik meslek örgütlerinin de tepkilerine neden oldu. Taşçı ve Keser, bu “yanlı yayıncılığı” RTÜK’e taşıdı.

Cihan gazeteciliğiyle “İsrail” çelişkisini gösterdi: Giresun’daki Rabia Naz’ın ölümüyle ilgili haberlerine baskılar geldiğinden beri Almanya’da sürgünde yaşayan gazeteci Metin Cihan’ın Türkiye hükümetinin Gazze’deki insani bilançoya rağmen İsrail ile ticari ilişkilerini korumasını gündeme getirmesi, 31 Mart Yerel Seçimler öncesi iktidarı zayıflatan faktörlerden biri olarak gazeteciliğin gücünü konusunda fikir de verdi. Beş yıldır Almanya’da yaşayan ve sosyal medyada araştırmacı gazetecilik yapan Cihan, deniz ticaretine dair fikir veren aplikasyonlar ve resmi kurumların sağladığı verilerden (örneğin, Türkiye Varlık Fonu bünyesindeki Eti Maden Şirketi) hareketle iktidarın bir yandan kınadığı İsrail ile ticaretini sürdürdüğünü temel bir çelişki olarak işledi (31 Mart).

Bahçeli’nin yüzündeki morluklar için soru yok: Yerel Seçimler günü MHP lideri Devlet Bahçeli’nin oy kullanmasını izleyen gazeteciler, Bahçeli’nin yüzündeki morluklar konusunda soru sormadı; MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’ın “kurultaydan önce evinde kaza geçirdi” şeklindeki açıklamasıyla yetindi (31 Mart).

TRT Haber’in “seçim yanlılığına” kınama: KESK’e bağlı Haber-Sen, 31 Mart Yerel Seçimler öncesi TRT’yi iktidar lehinde yayıncılık yapmakla suçladı; “Yerel seçimlere giderken TRT’nin sadece iktidar ve ortaklarının propagandasını yapması, sadece halk nazarında değil, kurumun asli emekçileri üzerinde de inanılmaz bir rahatsızlık yaratmaktadır. TRT kamu vicdanına sığmayan bu suç işlerken RTÜK ve YSK ise sürece seyirci kalmaktadır. Hatırlatalım; bu Anayasal bir suçtur!” dedi. Açıklamada, TRT Haber’in 19 Mart 2024 tarihli 24 saatlik yayını incelendiğinde ise, canlı yayınlar ve haber bültenlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP adaylarına 6 saat 35 dakika 22 saniye yer verilirken; CHP lideri Özgür Özel ise gece yarısı yayınlanan 2 bültende sadece 67 saniye yer alabildi. CHP’nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu, Ankara adayı Mansur Yavaş ve İzmir adayı Cemil Tugay bir saniye bile TRT Haber ekranında yer bulamadı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener bir haberle 2 dakika 33 saniye TRT Haber’de yer alırken, İyi Parti İstanbul adayı Buğra Kavuncu da 4 haberle 4 dakika 24 saniye ekranda kaldı. Diğer muhalif partilere ise hiçbir bülten ve canlı yayında yer verilmedi (26 Mart).

Konsey’den Eskişehir’de eğitim semineri: Basın Konseyi’nin UNESCO ile imzaladığı ortaklık anlaşması çerçevesinde yürütülen “Güney Avrupa’da Medyaya Güven Oluşturmak : Kamusal bir Görev olarak Gazeteciliğe Destek” Projesinin bileşenlerinden biri olan bölgesel eğitim seminerleri Eskişehir’de yapıldı. Oturumda Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç ve Yüksek Kurul üyesi Doğan Satmış konuştular (21 Mart).

Sansürlenen habere TGC övgüsü: TGC Türkiye Gazetecilik Başarı Ödülleri’nin kazananlarını açıkladı. Diken haber sitesinin Ankara Sulh Ceza Hakimliği'nin 5 Ocak 2023'te “kişilik haklarının ihlali” gerekçesiyle sansürlediği ve Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararından sonra 28 Şubat'ta erişim engeli kaldırılan “İTÜ’deki kadro ilanına Şentop’un oğlu için ince ayar” başlıklı haberi övgüye değer görüldü (20 Mart).

Bildirici’den haber sunucularına “sınır” uyarısı: CHP'nin bir önceki genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Sözcü TV'nin ana haber bülteni sunucusu Fatih Portakal arasındaki tartışmayı değerlendiren medya ombudsmanı Faruk Bildirici, Portakal'ın Kılıçdaroğlu'na yayında sarf ettiği sözlerle gazetecilik sınırlarını aştığını, haber bültenlerinin 'gösteri alanına' döndüğünü söyledi. Bildirici, “Sadece Fatih Portakal değil, özellikle haber kanallarındaki ana haber sunucuları birbirleriyle haber yarışını bırakıp, gösteri ve yorum yarışına girdiler. El kol hareketleri, bağırıp çağırmalar, ana haber bültenlerini sunucuların gösterisine dönüştürdü; her konuda kişisel görüş ve değerlendirmelerini uzun uzun anlatarak haberleri gölgede bırakır oldular” dedi (9 Mart).

TRT’den Seçim sürecinde ayrımcı yayın: RTÜK üyeleri İlhan Taşcı ve Tuncay Keser, bütçesini her bir yurttaşın vergisiyle oluşturan ve 31 Mart yerel seçimler öncesinde de tarafsız yayın yapması beklenen TRT’nin, 14 ve 28 Mayıs dönemine ait yayınlarında iktidar bileşenlerini ayrıcalıklı kılmayı sürdürdüğünü bildirdi. İki RTÜK üyesinin saptamasına göre, YSK’nın yerel seçim takvimini başlattığı 1 Ocak'tan Şubat sonuna kadar AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'a 2 bin 592 dakika süre ayıran TRT, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel'e ise sadece 43 dakika ayırdı (6 Mart).

Bildirici’den Akşam’a eleştiri: Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, Akşam gazetesinin “Her 10 AKP'liden 4'ü şeriat istiyor" başlıklı haberlerle ilgili yorumunu köşesine taşıdı ve gazetenin Sözcü'yle Cumhuriyet'e yönelttiği suçlamaların haksız olduğunu ortaya koydu. Haberde adı geçen kamuoyu araştırma şirketinin müdürüyle de konuşan Bildirici, “…Akşam'ın, Sözcü'ye ve dolaylı olarak Cumhuriyet'e yönelttiği suçlamanın haksız olduğu ortaya çıkıyor. Zaten Akşam'ın haberinde, araştırmaya ilişkin yeni bir bilgiye ulaşılmamış olması dikkat çekiyordu. Aksoy Araştırma ile görüşülmeye de çalışılmamış, sadece Sözcü'deki haber üzerinden yorum yapılmıştı. (...)” dedi (2 Mart).

Dezenformasyon ‘Mücadele’ Merkezi’ne tepkiler: Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bünyesinde Dezenformasyonla Mücadele Merkezi kurulalı bir buçuk seneyi geçti. İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un 5 Ağustos 2022'de kuruluşunu duyurduğu bu kurum, haftalık olarak 'dezenformasyon bülteni' yayımlarken, bugüne kadar deprem, yangın, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaş gibi konularda da özel raporlar hazırladı. Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Ceren Sözeri, İliç'teki maden faciasında gazetecilerin en temel görevinin liç yığını altında kalan işçi sayısını ve solunan havada ya da toprakta siyanür olup olmadığını sorgulamak olduğunu söyledi. Sözeri, “İliç örneğinde gördüğümüz üzere gazetecilerin aklına gelen en ufak bir şüphe bile yalanlanır oldu” derken Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici de Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’ni devletin ve AKP'nin 'propaganda merkezi' olarak nitelendirdi. RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu da dezenformasyon bültenlerinin iktidara yakın medyayı kapsamadığını, iktidarın eleştirel medyayla arasına mesafe koymak ve itibarsızlaştırmak için bu bültenleri hazırladığını söyledi. Önderoğlu, İletişim Başkanlığı’nın esas görevinin, kamu kuruluşlarının sağladığı bilgiye güven kazandırmak olması gerektiğini belirtti (16 Şubat).

İktidar medyasında “Anagold”: Erzincan İliç’te Anagold Şirketi’nin işlettiği, mimar ve mühendislerin tüm uyarılarına rağmen kapatılmak bir yana kapasite artırımı yapılan altın işleme maden sahasında, dokuz işçinin kaybolmasına neden olan pasa dağının çökmesi, iktidara yakın medyada, “facia”, “yürek yaktı”, “Toprak nehir gibi aktı” gibi başlıklarla gündeme geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünürlerinden oluşan Albayrak Grubu’nun sahibi olduğu Yeni Şafak, “Toprak nehir gibi aktı”; Ömer Faruk Kalyoncu'nun Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Zirve Holding çatısı altında bulunan Turkuvaz Medya Grubu'na ait Sabah gazetesi, “Madende heyelan: 9 işçi toprak altında” başlığını; Erdoğan’e yakın Zeki Yeşildağ’ın sahibi olduğu Akşam gazetesi, “Madende heyelan faciası” başlığını tercih etti. Türkiye gazetesi ise “Erzincan’dan gelen haber yürek yaktı, 9 işçi kayıp, yığma tepe işçileri yuttu” manşetini kullandı (13 Şubat).

140journos belgesine Fincancı tepkili: 140journos sitesinin “Adnan” belgeselinde Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’yı hedef yapması gazeteci camiası ve hak kuruluşları çevresinde tepkilere yol açtı. Belgeselin ikinci bölümünde Fincancı’nın emniyet hakkında sahte işkence raporu düzenlediği iddia edildi. Fincancı, sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yaptı. İşkencenin suç olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Fincancı, “Bir belgesel(?) olarak yayına girdiği anlaşılan son dizi de işkencenin meşrulaştırılması için hakikat dışı söylemleriyle kişisel olarak benim düzenlediğim tıbbi değerlendirme raporlarını sahte gibi göstermeye çalışmaktadır. Beni hedefe koyar gibi yapan, ancak son noktada çok tehlikeli bir duruma kapı aralayarak, işkence görenlerin zarar görmesine yer açacak ifadelere yer vermektedir” diyerek hukuki süreci başlatacağını duyurdu (13 Şubat).

TRT Haber Erdoğan ve AKP’ye çalıştı: Kamu yayıncılığı yapmakla sorumlu olan ancak iktidarın televizyon kanalı olarak çalışmaya devam eden TRT Haber’de, 40 gün boyunca (1 Ocak- 10 Şubat 2024) AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan 1945 dakika kendisine yer bulurken, CHP ve Genel Başkanı Özgür Özel sadece 25 dakika yer aldı. RTÜK’ün CHP’li Üyesi İlhan Taşcı ve Tuncay Keser’in hazırladığı rapora göre; TRT’de 40 günde AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 1945 dakika yer bulurken, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in canlı yayın süresi sadece 25 dakikada kaldı. Taşcı “Halkın vergisiyle yayın yapan TRT’nin utanç tablosu şöyle” diyerek bilgileri paylaştı. RTÜK üyelerine göre; kanalda Erdoğan ve AKP 1945 dakika, Özgür Özel ve CHP 25 dakika yer aldı. 6 Şubat 2024’te yani, 24 saatlik yayında ise Tayyip Erdoğan ve AKP 6 saat 42 dakika, Devlet Bahçeli ve MHP 38 dakika, Meral Akşener ve İyi Parti 1 dakika 53 saniye, Özgür Özel ve CHP 0 (sıfır) dakika yer aldı (12 Şubat).

Cumhuriyet’e “Algı operasyonu”: Cumhuriyet gazetesi, İstanbul Adliyesi’nde gerçekleştirilen saldırıda yer alan Pınar Birkoç’un 2018 ve 2019’da tutuklu kaldığı dönemde cezaevi koşullarını anlattığı mektuplar üzerinden gazetelerinin hedef gösterilmelerine karşı açıklama yayımladı. Açıklamada “Gazetemiz Cumhuriyet, son günlerde iktidara yakın medyanın kendisine yönelik karalama kampanyasına karşı hukuksal haklarını kuşkusuz kullanacaktır'” denildi. Cumhuriyet, “Gazetemiz, algı yönetimi çabalarına girişenlere karşı geçit vermeme kararlılığı içindedir” dedi (9 Şubat).

“İsveç’in NATO üyeliği”nde medyada da U dönüşü: NATO'ya başvuru yapan İsveç'in birliğe katılımının Mecliste kabul edilmesi gazetelerin ilk sayfalarında oldukça az yer kapladı. Oylama hükümete yakın gazetelerin baskı saatlerine yetişse de gazeteler “İsveç’in NATO üyeliği onaylandı” diyerek haberi düz bir şekilde vermeyi tercih etti. Oysa birkaç ay önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İsveç’e ‘Evet’ demeyiz” sözleri gazetelerin manşetlerinde geniş yer bulmuştu. 23 Ocak’ta akşam saatlerinde NATO'ya başvuru yapan İsveç'in birliğe katılımı TBMM Genel Kurulunda kabul edildi. Oylamada EMEP, TİP, Saadet Partisi, DEM Parti ve İyi Parti vekilleri "hayır" dedi. CHP, AKP ve MHP protokole evet oyu verdi. Sabah gazetesi, en alttan “TBMM Genel Kurulu, İsveç’in NATO’ya üyeliğini onayladı” derken, Türkiye “İsveç’e NATO vizesi”, Yeni Şafak “Meclis’te İsveç mesaisi”, Akşam “Türkiye’den İsveç’e NATO vizesi” dedi. Türkgün gazetesi ise haberi görmemeyi tercih etti (24 Ocak).

Gazetecilerden Hatipoğlu’na “rüşvet” tepkisi: AKP Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nebi Hatipoğlu, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla Eskişehir’de basın mensuplarıyla bir araya geldiği yemekte, 31 Mart yerel seçimi Eskişehir'de kazanmaları halinde, “eleştirilerinden çok yararlandıklarını” iddia ettiği yerel gazetecilere asgari ücret düzeyinde bir maddi yardım getireceklerini açıkladı. Eskişehir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Yılmaz Karaca, sözleri “rüşvet” olarak nitelendirerek Nebioğlu'na tepki gösterdi (9 Ocak).

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI

Ocak - Mart döneminde Anayasa Mahkemesi (AYM), idarenin ifade özgürlüğü düzenlemelerini kötüye kullanmaya devam etmesi nedeniyle İnternet Kanunu ve Basın İlan Kurumu Kanunu gibi basın ve ifade özgürlüğü alanlarında yoğun başvuru almaya devam ediyor. Bu dönemde, Basın İlan Kurumu’nun “basın ahlak ilkelerini” gerekçe yaparak ilan kesme cezası kesmesine imkan veren  maddesi de AYM’ye taşındı.

TBMM Başkanı Binali Yıldırım ve oğlu Erkam Yıldırım’ın açtığı tazminat davasından 10 bin TL tazminat cezası verilen Evrensel gazetesi çizeri Sefer Selvi’nin dosyası AYM önünde beklerken, “örgüt üyeliği” şüphesiyle gözaltına alınan gazeteci İrfan Uçar'’a uygulanan yurtdışı çıkış yasağı da AYM önündeki yeni başvurular arasında yerini aldı.

AYM, bu dönemde, Mayıs 2007 tarihli 5651 sayılı İnternet Kanunu’nun keyfi erişim engellerine yol açan “milli güvenlik” ve “kişilik hakları” ile ilgili 8/A ve 9. maddelerine ilişkin oldukça geç ancak önemli kararlar aldı. 502 bireysel başvuruya ilişkin hak ihlali kararını da açıklayan AYM, “Kişilik hakları” maddesini 10 Ekim itibariyle iptal edeceğini bildirdi; 18 bin 800 TL mahkeme gideri ödenmesine hükmetti.

AYM, 8 Kasım 2023 tarihinde iptal talebini 5'e karşı 10 oyla reddettiği “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçuna ilişkin Ceza Kanunu’nun 217 A maddesiyle ilgili karar gerekçesinde, uygulamaya dair uyarı niteliğinde bir açıklama yaptı. Ancak bir yıllık yürürlük döneminde 30’u aşkın gazetecinin tahkikata uğraması, tutuklanması ve yargılanması maddenin yargı makamlarınca zaten kötüye kullanıldığını gösteriyordu. AYM Başkanı Zühtü Arslan da, emekliliğe ayrılmadan önce karşı çıktığı karar için, “Demokratik toplumun temeli olan çoğulcu düşüncenin önündeki en büyük engel tek tipçi yaklaşımdır” dedi.

“BİK cezaları” AYM önünde: İstanbul Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, Gazeteciler Cemiyeti’nin başvurusu üzerine, Basın İlan Kurumu Teşkiline İlişkin 195 sayılı Kanunun “Müeyyide” başlıklı 49. Maddesinin “basın ahlak esasları ile sınırlı olmayan sistematik sorunlara işaret ettiğini, hangi fiillerin ne şekilde cezalandırılmaya konu olacağı hususunun tamamen BİK’in yetkisine bırakıldığı” gibi gerekçelerle Anayasaya aykırılıktan “norm denetimi” için 18 Ekim 2023’te yaptığı başvuru Anayasa Mahkemesi’nde görüşülmeyi bekliyor (25 Mart).

AYM’den “Yanıltıcı bilgi yayma” maddesi için ret gerekçesi: Anayasa Mahkemesi (AYM), “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunu düzenleyen Ceza Kanunu’nun 217 A maddesinin iptali istemiyle ilgili CHP’nin açtığı davada verdiği ret kararının gerekçesini açıkladı. Yüksek Mahkeme, 8 Kasım 2023 tarihinde iptal talebini 5'e karşı 10 oyla reddettiği kararın Resmi Gazete’de yayımlanan gerekçesinde, “halkı yanıltıcı bilgi”nin toplumsal barış üzerinde tehdit oluşturduğuna yer verildikten sonra uygulamaya dair uyarı niteliğinde bir açıklama yaptı. Açıklamada, eylemin suç olması için gerçeğe aykırı bilginin “ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili olması” gerektiği belirtilen kararda, eylemin yargı makamları tarafından kamu barışını bozmaya elverişliliğinin delil ve/veya olgularla ortaya konulması gerektiği kaydedildi. Kararda, anılan şartlardan herhangi birinin gerçekleşmemesi durumunda kuralda düzenlenen suçun oluşmayacağı savunuldu. AYM Başkanı Zühtü Arslan, Hasan Tahsin Gökcan, Engin Yıldırım, Emin Kuz, Yusuf Şevki Hakyemez ve Kenan Yaşar muhalif kaldı. Başkan Zühtü Arslan “Demokratik toplumun temeli olan çoğulcu düşüncenin önündeki en büyük engel tek tipçi yaklaşımdır” dedi. Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunun ifade özgürlüğüne bir sınırlama getirdiğini ifade etti. Maddedeki belirsizliklere ve muğlaklıklara vurgu yaptı (23 Şubat).

Online sansürü TBMM görmedi, AYM mahkum etti: Anayasa Mahkemesi (AYM), internet ortamında yayımlanan çok sayıda haber içeriğine yönelik alınan erişim engelleme kararlarına karşı yapılan 502 bireysel başvuruya ilişkin hak ihlali kararı verdi. İfade özgürlüğünün ihlal edildiği belirtilen kararın gerekçesinde ilgili düzenlemede öngörülen sistemin etkili başvuru hakkı yönünden de “yapısal bir sorun” içerdiği kanaatine varıldığı belirtildi. Erişime engellenen haberlerin 118'si Diken, 87'si Duvar, 36'sı BirGün, 31'i Artı Gerçek, 11'i Sendika.Org, 23'ü EngelliWeb ve 7'si Evrensel gazetesine ait siteye ilişkin içerikler oldu. Gay Sosyal Ağı'nın web sitesi hornet.com da bu kararlar kapsamında 2020'de erişime yasaklanmıştı. DW’ye göre, erişim engeli kararları arasında Soma'da bir madenciye tekme atan eski Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel'in 352 haber içeriğine yönelik aldırdığı karar da yer aldı. 17-25 Aralık yolsuzluk skandalı, MİT tırları davası, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ilişkin karikatür, Bilal Erdoğan hakkında İtalya'da soruşturma başlatılması, Sümeyya Erdoğan ve Berat Albayrak'a ilişkin haberler de AYM'ye taşınan içerikler arasında. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun aldırdığı bazı haber yasakları da bireysel başvuruya konu oldu. Çeşitli suç ceza hakimliklerince 2014'ten 2023’e kadar son 10 yılda haber içeriklerine getirilen erişim engelleme kararlarına karşı yapılan 502 başvuruyu birleştiren AYM, verdiği kararda ifade özgürlüğü ile etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Bu dosyalardan 352 tanesini de Prof. Dr. Yaman Akdeniz'in kurucusu olduğu İfade Özgürlüğü Derneği'nin yaptığı başvurular oluşturuyor. Sorunun “yapısal” olduğu ve Meclis’ten bir yıl içinde yasal düzenleme yapılmasının istendiği anımsatılan kararda, bu süre içinde kanundan kaynaklanan ihlalin giderilmesi için güvencelerin sağlanmadığı belirtildi; gerekçede de “tüm başvurucuların ifade özgürlükleriyle bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerektiğine” dikkat çekildi (7 Şubat).

AYM “güvenlik” sansürünü mahkum etti: Anayasa Mahkemesi, Ankara Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliği’nin 2016 yılında Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun talebi doğrultusunda Yüksekova Haber ve Zap Haber sitelerine, 5651 sayılı kanun 8/A maddesi gerekçe göstererek erişim engeli getirmesini Anayasada güvence altına alınan “ifade ve basın özgürlüğü” hakkının ihlali olarak nitelendirdi. AYM, yaklaşık 8 yıl süren erişim engellemeleri ile ilgili kararını oybirliği ile aldı. AYM, 21 Kasım 2023’te aralarında kapatılan Yüksekova Haberin sahibi Erkan Çapraz’ın başvurusunun da bulunduğu Ahmet Alphan Sabancı ve erişim engeli getirilen onlarca haber sitesinin başvurusunu birleştirerek aynı şekilde karara bağladı (15 Ocak).

AYM’den haberercis.com lehine karar: Anayasa Mahkemesi, haberercis.com ve Podcast Kurdi adına MLSA'nın yaptığı başvurularda hak ihlali kararı verdi. AYM, kararında, erişim engellerine yönelik verilen itirazın reddi kararlarında gerekçe ortaya konulmaması nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal (11 Ocak).

AYM’den online “kişilik hakları” sansürüne dur: Anayasa Mahkemesi, İnternet ortamında yayımlanan haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle yasak getiren 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesinin iptaline karar verdi. Söz konusu maddenin iptal kararı, Ekim ayında yürürlüğe girecek. Mahkeme, yine bu maddenin diğer fıkralarındaki “içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi” ile “içerik, yer ve erişim sağlayıcıların sorumluları” ibarelerini de iptal etti. Bu düzenlemeyle internet ortamındaki bir içeriğin süresiz olarak engellendiğine işaret edilen kararda, “Bu yönüyle kurallar ifade ve basın özgürlüklerine ağır bir müdahale teşkil etmektedir” denildi. Mahkeme, Türk Ceza Kanunu'nda yer alan bazı suçların işlendiği şüphesi halinde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'na (BTK) resen içeriğin çıkarılmasına ve erişimin engellenmesi yetkisi verilmesini de Anayasa'ya aykırı buldu. Kararda, dava konusu kuralların, internet ortamında yapılan yayınların içeriğinin yayından çıkarılabilmesine ve/veya bu yayınlara erişimin engellenmesine imkân tanımak suretiyle ifade özgürlüğünü ve bu yayının internet haberciliği kapsamındaki bir yayın da olabileceği gözetildiğinde basın özgürlüğünü sınırladığına işaret edildi (10 Ocak).

Uçar’a “adli kontrol” AYM’ye taşındı: MLSA Hukuk Birimi avukatları, 6 Aralık 2023 tarihinde yapılan polis baskınıyla “örgüt üyeliği” şüphesiyle gözaltına alınan gazeteci İrfan Uçar'’a uygulanan yurtdışı çıkış yasağını, hak ihlaline sebep olduğu gerekçesiyle, Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Gaziantep’teki evinden gözaltına alınan gazeteci Uçar, ertesi gün çıkarıldığı mahkemece yurtdışı yasağı şartıyla serbest bırakılmıştı. Gazeteci adına yapılan itirazın reddedilmesi üzerine dosya AYM’ne taşındı. Başvuru dilekçesinde yasak ile gazetecinin Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde korunan, “kişi özgürlüğü ve güvenliği” ile “özel ve aile hayatına saygı” haklarının yanı sıra “haberleşme hürriyetinin” ihlal edildiği belirtildi (5 Ocak).

Çizer Selvi ve Evrensel AYM’yi bekliyor: Evrensel gazetesi çizeri Sefer Selvi’ye, TBMM Başkanı Binali Yıldırım ve oğlu Erkam Yıldırım’ın açtığı tazminat davasından verilen 10 bin TL’lik cezaya ilişkin dosya Anayasa Mahkemesi aşamasında bulunuyor. 8 Kasım 2018’de İstanbul Anadolu 29. Asliye Hukuk Mahkemesi, Selvi’nin avukatı Devrim Avcı Özkurt’un karikatürün güncel olaylara ilişkin olduğunu ve ifade özgürlüğü kapsamında yayınlandığını belirtse de, toplam 40 bin TL’lik tazminat talebinin 10 bin TL’lik bölümünü ceza olarak hükmetmişti. Yıldırım'ın avukatı Muhammed Gök, “Paradise papers belgeleri haber niteliğinde olsa da, söz konusu haberin sunuluş şekli müvekkillerimin hırsızlık yaptığı ve vergi kaçırdığı izlenimini uyandırmakta olup, davalı tarafın aynı karikatürü yayınlayarak hakaret kastı devam etmektedir” demişti. Mahkeme, 9 Kasım 2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle her iki davacıya 5’er bin TL tazminata karar kılmıştı (2 Ocak).

AİHM KARARLARI

Geçen yılın son üç ayında TRT Türkiye Haberleri müdürü Ersin Şanlı’nın tutukluluğunu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlali olduğuna hükmeden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 2024’ün ilk üç ayında da, yine tutukluluğunu hukuka aykırı bulduğu Zaman gazetesi eski muhabiri Ayşenur Parıldak’a Türkiye’nin 22 bin avro tazminat ödenmesine karar verdi.

AİHM’den “Parıldak” mahkumiyeti: AİHM, “FETÖ üyeliği” iddiasıyla Ağustos 2016’da tutuklanan ve Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nin “Bylock kullanımı” gerekçesiyle Kasım 2017’de 7 yıl 6 ay hapse mahkum ettiği Zaman gazetesi eski muhabiri Ayşenur Parıldak’ın hukuka aykırı şekilde mahpus bırakıldığı ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti. AİHM, Türkiye’nin Parıldak’a 16 bin avro tazminat ve 6 bin avro da mahkeme gideri olmak üzere toplam 22 bin avro (yaklaşık 800 bin TL) ödemesine karar verdi (19 Mart).

RTÜK’TEN HABERLER

RTÜK iktidarın yakınlarının yeri: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, “Atamalar usulüne uygun olarak yapılmaktadır” diyedursun RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi İlhan Taşcı, iktidar ileri gelenlerinin yakınlarının siyasi bağlantılar yoluyla RTÜK’te göreve getirilmelerini “kamu vicdanı” açısından sorunlu buluyor. AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Adayı Murat Kurum’un eşi Şengül Kurum’un ve Ankara Büyükşehir Belediyesi Adayı Turgut Altınok’un iki kızının, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yeğeni, AKP Eski Ankara İl Başkanı Nurettin Akman’ın gelininin RTÜK’te çalışmasına dikkat çekildi (29 Mart).

Seçim için “tarafsızlık” isteyen RTÜK Başkanı oldu: Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin, Seçim öncesi ve seçim günü propaganda esaslarını Yüksek Seçim Kurulu belirlerken, 31 Mart Yerel Seçimlerine dair seçim gününe kadar yapılacak yayınlarla ilgili “tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerine uygun olması çok önemlidir” uyarısı yaptı. 6112 sayılı özel radyo ve televizyonların yayınlarını düzenleyen yasaya göre RTÜK seçim dönemlerinde özel radyo ve televizyonlarda YSK’nın belirlediği kuralları ihlal edenleri raporluyordu, YSK’nın bu ihlalleri cezalandırma yetkisi vardı. Ancak 2017 referandumundan iki ay önce yayınlanan 687 no’lu KHK ile YSK’nın özel radyo ve televizyonları denetleme ve ceza yetkisi kaldırıldı. Geçmişte YSK’nın, özel radyo ve televizyonlar seçim dönemlerinde “tek yönlü, taraflı yayın” gerekçesiyle kestiği cezalar şikayet konusuyken 2017’en sonra seçim yayıncılığı denetimsiz bırakıldı. RTÜK 14 ve 28 Mayıs Genel ve Cumhurbaşkanlık Seçimlerinin yapıldığı 2023 yılında, eleştirel Halk TV, Tele1, Sözcü TV, Fox TV (Now TV), KRT ve Flash Haber’e 67 milyon 850 bin TL tutarında toplam 59 ceza verirken, iktidara yakın ATV, A Haber, Ülke TV, Kanal 7, TV-NET ve TV 24’e ise hiç ceza vermedi; Beyaz TV ve TGRT Haber’e verdiği 4 cezanın tutarı ise 2 milyon 147 bin TL oldu  (22 Mart).

RTÜK’ten yine ağır cezalar: RTÜK, TV programlarında AKP'ye ve ittifak ortağı MHP'ye yönelik yorumlar ve “Kızılcık Şerbeti” dizisindeki ürün yerleştirme sahnesi gerekçesiyle NOW TV (eski adıyla FOX), Show TV, TELE 1, Flash Haber ve TGRT'ye çeşitli cezalar verdi. RTÜK, NOW TV'nin, Ana Haber Bülteninde “Çökmeköy” başlığı ile sunulan haberinde yayıncılık ilkesi ihlali olduğunu öne sürdü. Kurul, haberde yer alan bilginin “doğruluğu araştırılmadan çarpıtma ile verildiği” iddiasıyla yayıncı kanala idari para cezası verdi. İkinci ceza ise “Merve Yıldırım ile Benden Söylemesi” isimli programdan dolayı geldi. Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı avukatlarının başvuru dilekçesi üzerine inceleme başlatan RTÜK, “MEB Çocukları Kime Teslim Edecek” başlığı ile verilen haber sonrasında “doğruluk ilkesine aykırı yayın” savıyla kanala yüzde 2 para cezası verdi. Tele 1'de yayınlanan “Gerçeğin İzinde” tartışma programında gazeteci Rıza Zelyut'un, AKP’nin ülkeyi etnik ve dinsel kimliklerden yararlanarak kamplara böldüğü eleştirisi nedeniyle kanala “doğruluğa aykırı” yayından yüzde 2 para cezası verdi. TELE 1’e ayrıca “milli duyguları incitecek” sözler nedeniyle de yüzde 2 para cezasına hükmedildi. Üst Kurul, Flash Haber'de “Serbest Kürsü” programına katılan DEM Parti Milletvekili Ali Bozan'ın “Diyoruz ki biz Kürdistan'da kendi adaylarımızla seçime gireceğiz”, “Kürdistan'da kendi belediyelerini, kazanımlarını korumak, Türkiye'de AK Parti-MHP faşizmini geriletmek için CHP'nin adaylarına destek verildi” şeklindeki sözlerinin 6112 sayılı Yasa'ya aykırı olduğunu öne sürdü. “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı olamaz" hükmü gerekçesiyle kanala 3 kez program durdurma ve üst sınırdan idari para cezası verildi. RTÜK, mahkemenin verdiği yayın yasağına uymayan TGRT Haber ile “Cumhurbaşkanlığı kurumunu hedef göstererek eleştiri sınırlarını aşan yorumlar” gerekçe gösterilerek TV 52'ye de yaptırım uyguladı (21 Şubat).

Halk TV’ye ceza İmamoğlu’nun tanıtımına “denk” geldi: RTÜK’ün Gözde Şeker’in programı nedeniyle Halk TV’ye verdiği 5 program yayın durdurma cezası başladı. Kanal, verilen ceza sebebiyle bugün gerçekleşen Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi için aday tanıtım konuşmasını yayımlayamadı. Halk TV Programcısı İsmail Küçükkaya, yayın durdurma cezasının “zamanlamasını manidar bulduğunu” belirtti. Kanal televizyonda söz konusu ceza sebebiyle İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun aday tanıtım programı konuşmasını yayımlayamazken, yayım YouTube kanalı üzerinden gerçekleştirildi (5 Ocak).

RTÜK CEZALARI

Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Ocak, Şubat, Mart 2024 döneminde haber ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına toplam 29 kez idari para cezası ve bir kez yayın durdurma cezası verdi. Kurul, TV kuruluşlarına toplam 42.172.592 TL idari para cezası verdi. Rapor döneminde radyolara toplam 86.179 TL idari para ceza verilmedi.

(Reklam ve ticari yayınların değerlendirme dışı bırakıldığı “RTÜK cezaları” bölümü, RTÜK’ün 17 Kasım 2023 - 31 Ocak 2024 tarihleri arasında gerçekleştirdiği 12 toplantının kayıtları incelenerek hazırlandı).

RTÜK, TV kanallarına,;“insan onuru” ilkesini ihlalden 12 kez; “milli manevi değerleri” ihlalden üç kez;  terör”e ilişkin ilkenin ihlalinden iki kez;  “tarafsızlık” ilkesini ihlalden üç kez ve “gençlerin fiziksel ve zihinsel gelişimi”ne yönelik ilkenin ihlalinden iki kez idari para cezası verdi. RTÜK, kanallara “şiddete özendirme” gerekçesiyle iki kez, “suçu ve suçluyu övme” gerekçesiyle bir kez, “masumiyet karinesi”ni ihlalden bir kez ve “ayrımcılık” ilkesini ihlalden bir kez, “toplumsal cinsiyet”e ilişkin ilkenin ihlalinden bir kez, “gizli ticari iletişim” bir kez idari para cezası ve “haksız çıkar”a ilişkin ilkenin ihlalinden bir yayın durdurma olmak üzere TV kanallarına toplam 29 kez idari para cezası verdi. Kurul, radyolara  “Türkçenin kullanıma” ilişkin ilkenin ihlali nedeniyle bir kez idari para cezası verdi.

İnsan onuru ve özel hayatın gizliliği: RTÜK, yayınların 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan “insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez” ilkesinin ihlali nedeniyle, Tele 1 TV’ye (“18 Dakika” - üç kez ve “Forum Haftasonu”) (dört kez, 85. 738 TL), Halk TV’ye  (“Nasıl Olacak”) 214.213,00 TL; KRT TV’ye (“Zafer Arapkirli ile Medyaterapi”) 3 kez 85.738 TL, Flash Haber’e (“Başkentte Gündem) iki kez 85.738 TL, Cadde TV’ye (“Bellek”) 85.738 TL ve TV 52’ye (“Yeni Gün”) 135.860 TL olmak üzere toplam 1.207.453 TL idari para cezası verdi.

Milli ve manevi değerler: RTÜK, 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan “Toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz” ilkesini ihlalden Tele 1’ye (18 Dakika) 85.738 TL , Halk TV’ye (Halk Meydanı) 495.636,00 TL ve FOX TV’ye (Kızıl Goncalar) 9.082.640,00 TL olmak üzere, toplam 9.664.014 TL idari para cezası verdi.

Terör: RTÜK, yayınların “Terör eylemini, faillerini ve mağdurlarını terörün amaçlarına hizmet edecek sonuçlar doğuracak şekilde sunamaz” ilkesini ihlali nedeniyle Halk TV’ye (Nasıl Olacak)  495.636 TL, İlke TV’ye (Emek Günlüğü) 85.738 TL olmak üzere toplam

Tarafsızlık ilkesi: RTÜK 6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan “Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır” ilkesinin ihlali nedeniyle, SZC TV’ye (Para Politika) 429.049 TL ve TELE 1 TV’ye (Gündem Özel) 85.738 TL, ve Fox TV’ye (Orta Sayfa) 9.082.640 TL olmak üzere toplam 9.597.427 TL idari para cezası verdi.

Gençlerin fiziksel ve zihinsel gelişimi: RTÜK, “Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılsa dahi yayınlanamaz” ilkesini ihlalden SHOW TV’ye (“Didem Arslan Yılmaz'la Vazgeçme”) 2.848.208 TL ve  Star TV’ye (Sakla Beni) 9.702.849 TL olmak üzere toplam 12.551.057 TL idari para cezası verdi.

Şiddete özendirme: RTÜK 6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendinde yer alan, "Şiddeti özendirici ve kanıksatıcı olamaz" ilkesinin ihlali nedeniyle FOX TV’ye (Hudutsuz Sevda) 7.530.484,00 TL ve TGRT Haber’e (Stüdyoda Futbol) 397.313,00 TL olmak üzere toplam 7.927.797 TL idari para cezası verdi.

Suç ve suçluyu övme: RTÜK, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde yer alan "Suç işlemeyi, suçluyu ve suç örgütlerini övücü, suç tekniklerini öğretici nitelikte olamaz" ilkesinin ihlali gerekçesiyle Tele 1 TV’ye (5. boyut) 85.738 TL idari para cezası verdi.

Masumiyet karinesi: RTÜK 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin (i) bendi, “Suçlu olduğu yargı kararıyla kesinleşmedikçe hiç kimse suçlu ilân edilemez veya suçluymuş gibi gösterilemez; yargıya intikal eden konularda yargılama süresince, haber niteliği dışında yargılama sürecini ve tarafsızlığını etkiler nitelikte olamaz” ilkesini ihlalden Halk TV’ye (Kayda Geçsin) 214.213 TL idari para cezası verdi.

Ayrımcılık: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “Irk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, engellilik, siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez” ilkesinin ihlali gerekçesiyle Flash Haber’e (Başkentte Gündem) 85.738 TL idari para cezası verdi.

Toplumsal cinsiyet: RTÜK, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (s) bendinde yer alan "Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremez" ilkesinin ihlali nedeniyle Show TV’ye (Kızılcık Şerbeti) 435.684 TL idari para cezası verdi.

Gizli Ticari İletişim: 6112 sayılı Kanun'un 9'uncu maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan, Yayın hizmetlerinde, "Gizli ticarî iletişime izin verilemez” ilkesinin ihlali nedeniyle, TGRT Haber TV’ye (Haftasonu Haberleri) 317.733 TL idari para cezası verdi.

Haksız Çıkar: 112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendinde yer alan; " Yayın hizmetleri ... haksız çıkarlara hizmet eden ve haksız rekabete yol açan unsurlar içeremez” ilkesinin ihlali nedeniyle, Berat TV’ye (Gazze’ye Acil Yardım), beş gün süreyle yayın durdurma cezası verdi.

Türkçe’nin kullanımı: RTÜK 6112 sayılı Kanun'un “Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez” ilkesine aykırılıktan Show Radyo’ya (Kadir Çöpdemir ve Pascal Nouma ile Tam Gaz) 86.179 TL para cezası verdi.

"GAZETECİLİĞE ZULÜM SÜRÜYOR!"

Türkiye'de iktidarın, hukuk devleti ve medya özgürlüğü konusundaki gerilemeyi görmezden gelmesi sürerken, araştırmacı gazetecilerin kamuoyu ile olan bağları, gözaltı, tutuklama ve üç ay içinde 449 online haber ve içeriğe uygulanan sansürle zayıflatılmaya çalışılıyor.

İktidar, hukuk devleti ve medya özgürlüğünde de yaşanan ağır gerilemeyi görmemek için kulak tıkamaya devam ederken Türkiye’de araştırmacı gazetecilerin kamuoyuyla olan bağları, gündem yaratma güçleri  gözaltı, tutuklama ve üç ayda 449 online haber ve içeriğe getirilen sansürle kesilmeye çalışılıyor.

Türkiye’de gazetecilerin meslekleri nedeniyle keyfi şekilde yargılanıp tutuklandığı Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklu tek bir kişi yok” diyedursun RSF, 180 ülkeli Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 165. Sırada gösterdiği Türkiye’de, 2023’te 50’ye yakın gazetecinin en az bir gününü hapiste geçirdiğini bildirdi; “Yıldırma amaçlı tutuklama yaygın. Türkiye, gazeteci tutuklama ve salıvermede devinimi en yüksek ülkelerinden” dedi.

Söz konusu yargı tacizini gözler önüne seren Ekim- Kasım, Aralık aylarına dair BİA Medya Gözlem Raporu, çoğu Türk Ceza Kanunu (TCK), Terörle Mücadele Kanunu (TMK) gibi düzenlemelerden yargılanan 200’ü aşkın gazeteciden 10’unun beraat ettiğini, dördünün ise toplam 8 yıl 10 ay 25 gün hapse mahkum edildiğini gösterdi.

Tutuklu avukat Can Atalay’a dair ihlal kararı nedeniyle iktidar bileşenleri ve Yargıtay’ın hedefine giren Anayasa Mahkemesi (AYM), yürürlüğünün ilk yılında 30’u aşkın gazeteciye işlem yapılmasına, dördünün tutuklanmasına zemin oluşturan "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" düzenlemesinin iptaline yönelik CHP başvurusunu 6’ya karşı 8 oyla reddetti. Medya özgürlüğü alanında birçok olumlu kararı bulunan AYM, geçmişte “Cumhurbaşkanına hakaret” başvurusunda olduğu gibi, “Dezenformasyon” dosyasında da “ortada yok” idi.

AVRUPA ARTIK “AB ÜYELİĞİ DIŞINDA BİR YOL”U ARIYOR

Ulusal ve uluslararası gazetecilik kuruluşlarının “hukuk”, “halkın haber alma hakkı” ve ihlalleri kınama olarak oldukça dinamik göründüğü bu dönemde, daha önce “AB üyeliği dışında bir yol”u rota olarak gösteren Avrupa Parlamentosu Türkiye ile diyalog için zemin aradı. vrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Daimi Raportörü Nacho Sánchez Amor ve Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu AP Kanadı Eş Başkanı Sergey Lagodinsky sivil toplum ve yetkililerle diyalog için peş peşe Türkiye’yi ziyaret etti. Amor’un mesajı, “Türkiye’de hukukun üstünlüğü ilgili bir değişimin olmadığını veya yetersiz olduğunu söylemeliyim” oldu.

ÜÇ AYDA 200 SANIK, 10 BERAAT, 4 MAHKUMİYET

Ekim, Kasım ve Aralık aylarında 200’e yakın gazetecinin adı Türk Ceza Kanunu (TCK), Terörle Mücadele Kanunu (TMK), 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu gibi düzenlemeler temelinde açılan veya yürütülen yargılamalarda geçti.

Bu dönemde Terörle Mücadele Kanunu’ndan yargılanan gazetecilerden en az yedisinin dosyası karara çıktı; dördü beraat ederken üçü (Merdan Yanardağ, Ertuğrul Mavioğlu ve Çayan Demirel) Kürt Sorununa dair herhangi bir şiddet savunuculuğu içermeyen görüş ve üretimleri nedeniyle, toplam 6 yıl 8 ay hapse mahkum edildi. TMK’dan beraat edenlerden biri de, Diyarbakır’da topluca tutuklanan gazetecilerin dosyasına bakan hakim savcı eşlerin gizliliği bulunmayan tayinlerine ilişkin haber yaptığı üç ay hapiste tutulan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Fırat Can Arslan’dı.

KHK ile kapatılan İMC TV program koordinatörü Ayşegül Doğan'ın, Demokratik Toplum Kongresi üyeleriyle yaptığı röportajlar ve katıldığı etkinlikler nedeniyle “örgüt üyeliği” iddiasıyla yeniden yargılandığı dava, milletvekili seçilmesi üzerine durdu. Bu yıl 58 gün hapis yatan JINNEWS sitesi muhabiri Beritan Canözer’e, aynı suçlamayla açılan dava ise, mükerrer olduğunun anlaşılması üzerine düşürüldü.

Bu dönemde yerel gazeteciler Hasan Sivri ve Ahmet Kanbal, yürürlüğe girdiği ilk yılında onlarca gazeteciyi taciz eden “dezenformasyon” suçlamasına ilişkin TCK’nın 217A maddesinden yargılandı ve aklandı. Beş gazetecinin hapisle ismiyle yargılandığı “hakaret” suçlamasından Zafer Arapkirli, İsmail Arı ve Sertaç Kayar beraat ederken eski köşe yazarı Atilla Taş’a, “hakaret”ten 1 yıl 9 ay 25 gün, “devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” iddiasıyla da 5 ay hapis cezası verildi; Barış Pehlivan’ın dosyası şikayet geri çekildiği için, Ahmet Altan’ın davasıyla zamanaşımıyla düştü.

Ekim - Aralık döneminde üçü kadın, biri LGBTİ birey en az dokuz haberci (Can Ataklı, Tuncay Özdamar, Metin Cihan, Yıldız Tar, Hakkı Boltan, Zübeyde Sarı, Dinçer Gökçe, Ayşenur Arslan ve Asuman Aranca) hakkında ise, çeşitli gerekçelerle soruşturmalar açıldı.

Bu dönemde 17 gazetecinin yargılandığı “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davalarından Merdan Yanardağ, beraat etti; ekonomist ve gazeteci Mustafa Sönmez’e ise bu suçlamadan beşinci davası açıldı. Baro başkanlarının Çoklu Baro Yasası’na yönelik protestoları izlerken darpla gözaltına alınan ve şikayeti takipsizlikle sonuçlanan gazeteci Sibel Hürtaş, “polise direnmek” suçlamasıyla hapisten 10 bin TL adli para cezasına mahkum edildi.

YEDİ GAZETECİYE “TAZMİNAT” BASKISI: 3 MİLYON 870 BİN TL İSTENDİ

Bu üç aylık dönemde en az sekiz gazeteci ve yedi yayın kuruluşu, iktidar çevreleri ve aktörlerinin açtığı toplam 3 milyon 870 bin TL’lik tazminat davalarıyla yüz yüzeydi. Bu tazminatlardan 2 milyon TL’si BirGün gazetesi ve İbrahim Aydın’a, 950 bin TL’si de Gerçek Gündem sitesinden Furkan Karabay’a açıldı. Bu davalardan Mehmet Y. Yılmaz, Doğan Akın ve Akif Beki’ye açılan 400 bin TL’lik kısmı reddedilirken Evrensel gazetesi 20 bin TL ödemeye mahkum oldu.

FİDAN, GÜRLEK VE BİRCAN TMK’YA SARILDI

Cumhuriyet gazetesinde çıkan “Boğazda Kaçak Var” haberinden dört haberciyi yargılatan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun dışında bu dönemde, eski İstanbul Başsavcısı ve şimdiki Anayasa Mahkemesi üyesi İrfan Fidan, Adalet Bakan Yardımcılığına atanan Akın Gürlek ile AK Parti’den siyasete atılamayınca hakimliğe geçen ve Gezi Dosyasında cezalara imza atan hâkim Murat Bircan, “hızlı yükselişleri”ni veya “yanlış” uygulamalarını yazan gazetecileri, “terörle mücadele eden görevliyi örgüte hedef göstermek” şikayetleriyle sindirmeye çalışıyor.

RSF: TÜRKİYE’DE TUTUKLAMA DÖNGÜSÜ HIZLI İŞLİYOR

RSF’ye göre, Türkiye’de 50’ye yakın gazeteci 2023 yılında en az bir günü hapishanede geçirdi; seçim öncesi kitlesek bir şekilde tutuklanan Kürt gazetecileri “özel hedef” olarak niteledi. RSF’ye göre, “Bu durum, keyfi tutuklama döngüsünün ne denli hızlı işlediğini” de gösteriyor. Ekim - Kasım - Aralık döneminde en az üç gazeteci (Furkan Karabay, Nazlı Ilıcak ve Mehmet Kamış) tutuklandı; Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Dicle Müftüoğlu ise tahliye edilmedi. 

En az 13 gazetecinin hapisten salıverildiği son üç aylık dönem, darbe girişiminden sonra tutuklanıp mahkum olmuş medya temsilcilerinin cezalarını çektikten sonra salıverildiği,  Mayıs Seçimleri sürecinde tutuklanan Kürt medya temsilcilerinin de “tedbir tutukluluğunun adli kontrole” çevirlerek tahliye edildiği dönem oldu.

Bu dönemde, araştırmacı gazeteciler Tolga Şardan ve Barış Pehlivan, TRT savaş muhabiri Elif Akkuş ve Aykırı sitesi genel yayın yönetmeni Batuhan Çolak da tahliye edildi. Tutuklu TELE 1 genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ ise, mahkumiyetle birlikte salıverildi. Seçim döneminde “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklanan MA editörleri Sedat Yılmaz ve Abdurrahman Gök ile MA muhabiri Mehmet Şah Oruç “terörle mücadele edeni hedef göstermek” iddiasıyla tutuklanan MA muhabiri Fırat Can Arslan’ın tutukluluğuna son verildi.

11 GAZETECİYE GÖZALTI, “DEZENFORMASYON” YENİ MODA

Ekim - Kasım - Aralık döneminde, en az 11 gazeteci gözaltına alındı; sabah saatlerinde evine polis gelen ikisi için (Furkan Karabay ve Ayşenur Arslan) “gözaltına alınmadı, ifade alınmasına eşlik ediliyor” açıklaması yapıldı. Gözaltıya, “örgüt üyeliği”, “örgüt propagandası”, “iftira / hakaret” veya “dezenformasyon” gerekçe oluşturabiliyor.

Örneğin, yıllardır organize suç ile ilgili haberler yapıp kitaplar yazan gazeteci Cengiz Erdinç, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddiasıyla Balıkesir Ayvalık’taki evinden gözaltına alındı.  Aynı gerekçeden bir diğer gözaltı da, Halktv.com.tr sitesi yazı işleri müdürü Dinçer Gökçe’ye yönelik yaşandı. Her dönemin gerekçelerinden biri de, “hakkında yakalama kararı var. İfade verip bırakılacaksınız” argümanı. Halk TV programcısı Serhan Asker, çekim için gittiği İzmir'de bu şekilde alıkonuldu.

Geçen yılın aynı döneminde de 11 gazeteci ve medya temsilcisi gözaltına alınmıştı. Ayrıca, Sade Vatandaş isimli Youtube kanalının sahibi Mehmet Koyuncu da, Kocaeli'nin Gebze ilçesinde sokak röportajı yaptığı sırada gözaltına alınmıştı.

SALDIRI AZALDI, MHP TEHDİTLERİ YAYGIN

Ekim, Kasım, Aralık döneminde iki gazeteci fiziki saldırıya uğradı. Bursa’da, Başka Gazete sitesi genel yayın yönetmeni Yaman Kaya, arabasında uğradığı silahlı saldırının hedefi olmaktan kıl payı kurtuldu. Serbest bırakılan iki zanlı, kamuoyunun tepkisi üzerine tutuklandı. Diyarbakır’da gazeteci Rohat Bulut, 15 Ekim’de kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce darp edildiğini duyurdu.

Diğer yandan, MHP lideri Devlet Bahçeli, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter gibi özellikle milliyetçi sağ siyaset çevresi, Barış Terkoğlu, Tolga Şardan, Alican Uludağ gibi araştırmacı gazetecileri sözlü saldırı ve tehditleriyle hedef aldı. Gazetecilik meslek örgütleri, endişe yaratan bu saldırılara sert tepki gösterdi. Geçen yılın aynı döneminde en az sekiz gazeteci saldırıya uğramıştı.

17 GAZETECİ “CUMHURBAŞKANI” SANIĞI, 9 YILDA 74’Ü MAHKUM

Son üç ayda en az 17 gazeteci ve karikatüristin adı (Merdan Yanardağ, Sedef Kabaş, Mustafa Sönmez, Barış Pehlivan, Ozan Alper Yurtoğlu, Julien Serignac, Gerard Biard, Laurent Sourisseau, “Alice”, Rüstem Batum, Baransel Ağca, Ramazan Yurttapan, Haydar Ergül, Ahmet Sever, Deniz Yücel, Hayko Bağdat, Erk Acarer) “Cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesine dayandırılan davalarda geçti. Bu dosyalardan istenen ceza toplamı 79 yıl 4 ay hapsi buluyor.

Son üç ayda bu dosyalardan mahkumiyet kararı tespit edilemedi. BirGün gazetesi köşe yazarı Merdan Yanardağ’a açılan dava beraatle sonuçlanırken ekonomist ve gazeteci Mustafa Sönmez, son olarak beşinci kez “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davası açıldı.

Ne yazık ki, “Cumhurbaşkanına hakaret” maddesinin yürürlükten kaldırılmasına dair Venedik Komisyonu tavsiyesi ve AİHM’in Ekim 2021 tarihli Vedat Şorli mahkumiyeti varken “Cumhurbaşkanı’na hakaret” maddesine dayanan yargılamalar sürüyor. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014'ten bu yana hapis veya para cezasına mahkum edilen gazetecilerin sayısı 74'ü buldu. Geçen yılın aynı döneminde bu suçlamadan yargılanan 16 gazeteciden ikisi mahkum edilmişti.

CEZASIZLIK NEREDEYSE SİSTEMLİ!

30 yıllık gazeteci Uğur Mumcu cinayetinden “bombacı” denilen Oğuz Demir’in hala gıyaben yargılanıyor olması, bulunmamış olması, aynı zamanda iktidarın cinayeti çözmedeki iradesizliğini de gösteriyor.

Gözaltıyla şiddet gören AFP foto muhabiri Bülent Kılıç’ın kendisinin yargılanması, ters kelepçeli şekilde ekip aracında tutulan bianet sitesi eski muhabiri Beyza Kural ile 10 Mayıs 2019'da Ankara'daki evinin önünde ağır şekilde darp edilen Yeniçağ gazetesi köşe yazarı Yavuz Selim Demirağ'ın verdiği zorlu mücadele; Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin silahlı korumasına değil, bu kişinin saldırdığı gazeteci Sinan Aygül’e verilen “uzaklaştırma”, Şarköy’ün Sesi gazetesi yetkilileri Yakup Önal ve Deniz Önal’a yönelik şiddet ve daha pek çok örnek Türkiye’de gazetecilere yönelik suçlarda cezasızlığa giden taşları bir bir döşüyor.

SANSÜRLE ÇÜRÜYORUZ! 449 ONLİNE HABERE YASAK

Ekim, Kasım ve Aralık aylarında Sulh Ceza Hakimlikleri ve Bilişim Teknolojileri Kurumu (BTK), hesap verme ve kamuoyunun bilgilendirme mekanizmalarının yokluğunda, yetkililer ve ayrıcalıklı çevrelerle ilgili çıkan 449 online haber ve içeriğe erişim engeli getirdi. Son üç ay, erişim engellemeleriyle de sınırlı kalınmadığı, gündem oluşturabilecek haberlerin “kişilik hakları ihlali” iddiasıyla silinmesinin ve arama motorunda görünmez kılınmasının yaygınlık kazandığı bir dönem oldu.

“Bataklık” adlı uyuşturucu operasyonu da, her tür politik ve yargı yolsuzluğu haberleri de, özel harekat polisinin boşanma aşamasındaki eşini öldürmesi de, çocuk yaşta evlendirme ve cinsel saldırı gibi pek çok konu ve iddianın Türkiye’de gündeme getirilmesi “kişilik hakları” zırhına çarpıyor.

İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, BirGün gazetesi köşe yazarı Timur Soykan’ın gündem olan “Başsavcının rüşvet çığlığı: Çürüyoruz” başlıklı yazısına, yazıda ismi geçen İstanbul Adalet Komisyonu Başkanı Bekir Altun’un “kişilik haklarını ihlali”na dayandırılan başvurusu üzerine önce erişim engeli getirdi, ardından yazı ve haberler hakkında ‘içerikten çıkarma’ kararı verildi.

HEDEFTEKİ AYM “DEZENFORMASYON”A GÖZ YUMDU

Hatay milletvekili seçilen avukat Can Atalay’a ilişkin ihlal kararı nedeniyle iktidar bileşenleri ve Yargıtay’ın hedefine giren Anayasa Mahkemesi (AYM), Ekim 2022’de yürürlüğe girdikten sonra 30’u aşkın gazetecinin soruşturma veya kovuşturma geçirmesi, dördünün tutuklanmasına zemin oluşturan "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" düzenlemesinin iptaline yönelik CHP’nin yaptığı başvuruyu 6’ya karşı 8 oyla reddetti.

Basın İlan Kurumu’nun (BİK) resmi ilan kesme cezalarıyla ilgili yeni başvurular alan AYM’nin Başkanı Zühtü Arslan, “Bireysel Başvurunun 11'inci Yılı Uluslararası Konferansı”nda iş yükünden şikayet etti: “AYM önünde halen maalesef 130 bin kadar bireysel başvuru bulunuyor. AYM'nin önündeki başvuru neredeyse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 46 ülkeden aldığı başvurunun 2 katı kadar”. AYM, yeni bir yargı yolu ihdas edilene kadar “makul sürede yargılanma” hakkına ilişkin başvuruları artık inceleme kararı aldı.

Ekim - Aralık döneminde AYM, yolsuzluk iddialarına ilişkin haber ve yazılarından hapse mahkum edilen Adıyaman Gerger Fırat sitesi haber müdürü Özgür Boğatekin’in “ifade ve basın özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine” hükmetti; Boğatekin’e mahkeme gideri dahil 39 bin 900 TL tazminat ödenmesine hükmetti. Diğer bir ihlal kararı da, Artı Gerçek sitesinde çıkan “Karakoldan 'Havan Mermisi' yanıtı: Deneme amaçlı biz atıyoruz” başlıklı habere erişim engeli getirilmesiyle ilgili alındı.

AİHM’DEN NİHAYET BİR KARAR!

Ekim, Kasım ve Aralık aylarında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), medya özgürlüğü kapsamında değerlendirilecek herhangi bir karar almadı. Bu dönemde, “haksız tutukluluk” olarak, darbe girişimi sonrası dokuz yıl hapisle cezalandırılan TRT Türkiye Haberleri müdürü Ersin Şanlı’nın “delilsiz tutukluluğu”nu 3 bin Euro tazminatla cezalandırdı.

RTÜK’TEN 1 MİLYON 64 BİN 350 TL CEZA

Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Ekim, Kasım, Aralık 2023 döneminde haber ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına toplam 6 kez idari para cezası ve 5 kez yayın durdurma cezası verdi. Kurul, TV’lere toplam 1.064.350 TL idari para cezası verdi. Rapor döneminde radyolara yönelik bir ceza verilmedi.

RTÜK, yılın son çeyreğinde, Fox TV, Halk TV, SZC TV, KRT gibi ezici çoğunluğunu eleştirel kanalların oluşturduğu medya çevresine “yayın ilkelerine uymadıkları” iddiasıyla ağır para cezaları verdi. Gazetecilik meslek örgütleri RTÜK’ün iktidarın sopası haline geldiğini bildirirken RTÜK’ün muhalefet kontenjanından seçilen üyeleri, bu kararlara şerh düştüler.

ÜÇ AYDA 21 İŞTEN ÇIKARMA

Ekim- Aralık döneminde en 21 medya çalışanı işten çıkarıldı ya da yayın kuruluşunun yayın çizgisinden doğan anlaşmazlıklar çerçevesinde işi bırakmak zorunda kaldı. Geçen yılın aynı döneminde bu rakam 72 idi.

Kaynak:https://bianet.org/haber/gun-gun-uc-aylik-medya-ifade-ozgurlugu-ihlalleri-294830

https://bianet.org/haber/gazetecilige-zulum-suruyor-290358