
CHP Milletvekili Utku Çakırözer, Fatih Altaylı, Furkan Karabay ve Ercüment Akdeniz’i ziyaret ederek “Silivri adaletsizlik ve hukuksuzluğun kalesine dönüştü” dedi. Gazeteciler, siyasi gerekçelerle aylarca özgürlüklerinden mahrum bırakıldıklarını ve basın özgürlüğünün hedef alındığını söyledi.
CHP’nin gazeteci kökenli Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Marmara (Silivri) Cezaevi’nde tutuklu gazeteciler Fatih Altaylı, Ercüment Akdeniz ve Furkan Karabay’ı ziyaret etti.
Youtube yayınında yaptığı değerlendirmelerden Cumhurbaşkanına fiili tehdit suçu işlediği iddiasıyla tutuklanan Altaylı 54 gündür cezaevinde. Tutukluluğun üstüne cezaevinden gönderdiği değerlendirmelerinin paylaşıldığı YouTube kanalına da erişim engeli getirilen Altaylı tepkisini “Ortada büyük hukuksuzluk var. Bir yorumu beğenmediniz diye koca yayın kanalına sansür getirilir mi? Henüz uygulanmış değil. Çünkü alınan karar da alınış biçimi de tamamen hukuksuz. İtiraz ettik. Türkiye'de hala bağımsız bir yargı varmış gibi düşünüp hukuk mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz!” sözleriyle dile getirdi.
Tutukluluğuna sadece muhalefetten değil iktidar kanadından da tepkiler geldiğini söyleyen Altaylı, “Burada tutulmam, bana yapılan haksızlık onları da rahatsız ediyor. Kendileri gelemese bile aracılarla dayanışma mesajları gönderiyorlar. Almanya’dan, Japonya’ya dünya basını röportaj istiyor. 5 milyon tirajlı Japon gazetesi buradan benimle röportaj yapıyor. Bu iktidarın bir ‘boş koltukla’ mücadelesi tüm dünyanın gündeminde” dedi.
KARABAY: “ÇETELERİN ARASINDA TUTUYORLAR”
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen Kent Uzlaşısı soruşturmalarına ilişkin haberleri nedeniyle Cumhurbaşkanına hakaret ve terörle mücadelede görev yapanları hedef gösterme suçlamalarıyla hakkında soruşturma başlatılan serbest gazeteci Furkan Karabay da üç aydır Silivri Cezaevinde. Gazetecilik yaptığı için cezaevine konulduğunu belirten Karabay şunları aktardı:
“Kent uzlaşısı soruşturmalarında kararları alanların kimliği haberlerimde geçtiği için buradayım. Ayrıca bu İBB davasının Balyoz, Ergenekon davalarına benzerliğini anlattığım haberde Erdoğan’ın o dönemdeki sözlerini hatırlattım diye ‘Cumhurbaşkanına hakaret var’ diye beni cezaevine koydular. Toplam 4-5 haber nedeniyle buradayım ama üç ayda iddianamem yazılmadı. Üstüne üstlük, tüm bunlar siyasi suçlamalar olmasına rağmen beni burada adi suçluların, çetelerin arasında tutuyorlar. Sorun değil. Ben gazeteciyim, işimi yaparım. Burada dört duvar arasında da yapıyorum, dışarıdaymış gibi çalışıyorum. Üretmeye, duyurmaya devam ediyorum. Hepimiz kendi alanımızda bu demokrasi mücadelesini veriyoruz, vermek zorundayız.”
AKDENİZ: “TANIKLARI GELMEDİ DİYE ÖZGÜRLÜĞÜMÜ ÇALIYORLAR”
HDK soruşturması kapsamında tutuklanan İlke TV programcısı Ercüment Akdeniz ise, temmuz ayında yapılan ilk duruşmasında tanıklar dinlenemediği için yeniden cezaevine gönderildi.
175 gündür özgürlüğünden mahrum bırakılan Akdeniz, “Yargının durumu içler acısı! Sadece benim yaşadıklarım bile bu ülkenin birinci meselesinin adalet ihtiyacı gösteriyor. 5 ay yatırdılar sonra ilk duruşmaya geçen hafta çıkardılar. Yargının vahim durumunu göstermesi açısından ibretlikti. Polis fezlekesindeki iddialar, kes kopyala yapıştır yönetimiyle önümüze tanık ifadesi gibi getiriliyor. Ama ortada tanıklar yok. Tanık olarak yazdıklarının biri ölmüş, biri Amerika’da. Diğeri de SEGBİS bozuk diye başka ilden bağlanamadı. Tanıklar dinlemedi diye Ekim ayına attılar. 3 ay daha özgürlüğümden çalıyorlar. Tüm bunların bedelini bana ödetiyorlar. Zaten 6 aydır haksız, hukuksuz zindandayım. Böyle ciddiyetsiz gerekçelerle hayatımdan çalınmasını kabul edemiyor vicdanlara havale ediyorum” ifadelerini kullandı.
ÇAKIRÖZER: “SİLİVRİ ADALETSİZLİKLERİN KALESİ OLDU”
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ziyaret sonrası çağrıda bulunarak, “Silivri artık adaletsizlik, hukuksuzluk ve vicdansızlık kalesine dönüşmüş durumda. Belediye Başkanlarımız haksız, hukuksuz cezaevinde. Gazeteciler, hak savunucuları cezaevinde. Biri muhabir, biri programcı, biri yayıncı 3 gazetecinin aylardır Silivri’de süren tutsaklığı bu ülkedeki adaletsizliğin en canlı göstergesidir. Zindana atmakla da yetinmiyorlar, kanalları bile toptan kapatmak istiyorlar. Bunun adı demokrasi olmaz. Böyle adalet olmaz! Basın meslek örgütleri başta olmak üzere herkesi bu üç gazetecinin ifade ve basın özgürlüğüne sahip çıkmaya çağırıyorum. Onların özgürlüğü 86 milyonun özgürlüğü demektir” dedi.