DFG 2022 YILI GAZETECİLERE YÖNELİK HAK İHLALLERİ RAPORU

DFG 2022 YILI GAZETECİLERE YÖNELİK HAK İHLALLERİ RAPORU

Basın ve ifade özgürlüğünün sağlanacağı bir yıl umuduyla girdiğimiz 2022’yi ne yazık ki aksi bir tablo ile kapattık. Savaşı her alanda artıran iktidar, bunu koltuğunu sağlamlaştırmak adına yıl içerisinde tüm muhalefeti hedef aldığı gibi gazetecileri ve aslında mesleğimizi hedef aldı. AKP ilk iktidara geldiği süreçte sözünü ettiği Avrupa Birliği’ne üye standartlarının aksine, 20 yıllık süreçte basın ve ifade özgürlüğünü tümüyle ortadan kaldırmak adına adımlar attı. “Gazeteciliği öldürmek” anlamına gelen bu adımların en büyüğünü 2022 yılı içerisinde attı.

Yıl içerisinde aylık olarak 5 ayrı başlık altında topladığımız ihlallerin her birine baktığımızda iktidarın gerçeklerden ne kadar korktuğunu görmek mümkün. Bu nedenle sahada haber takibi yapan gazeteciler ya kalkanlarla ya da bizzat polis şiddetiyle engellenmek istendi. Birçok kez toplumsal eylemlerde polis saldırısının ilk hedefi gazeteciler oldu. Birçok gazeteci bu eylemler sırasında darp edildi, görüntü ve fotoğraf alması engellendi ya da Van’da olduğu gibi başına silah dayanarak ölümle tehdit edildi. Van’da 1 Eylül mitingi ardından yapılan yürüyüşe polis saldırısını görüntüleyen gazeteciler hedef alındı, tamamı polis şiddetine maruz kaldı ve polis tarafından kafalarına silah dayanarak ölümle tehdit edildi. Yıl içerisinde 132 kez gazetecilerin haber takibi engellendi, bu engellemelerde 65 gazeteci saldırıya uğradı.

Yıl içerisinde basın ve ifade özgürlüğüne yönelik en büyük darbelerden biri de iktidar tarafından  “Dezenformasyon yasası” olarak ortaya atılan “Sansür yasası” ile birlikte vuruldu. Önceki yasama yılında Meclis’e sunulan yasa tasarısı basın meslek örgütlerinin tepkilerini dindirmek amacıyla bu yasama yılına alındı. Muhalefet partileri ve meslek örgütlerinin tüm tepkilerine rağmen tasarının tüm maddeleri onaylanarak yasallaştı. Sözde dezenformasyonu engellemek adına yapılan bu düzenleme ile iktidarın söylemleri dışında tüm haberlerin yargılama konusu yapılmasının yasal kılıfa büründürüldüğü bu düzenlemeyle sadece gazeteciler değil toplumun tamamı hedef alındı. Basına yönelik baskılarla birlikte alternatif bir mecraya dönüşen sanal medya platformları da bu yasa ile birlikte hedef alınmış oldu. Burada yapılacak her bir paylaşımın dava konusu olma durumu yasallaştı. Son yıllarda açığa çıkması istenmeyen her bir haber ve twit paylaşımının “örgüt propagandası” olarak kabul edildiği bir ortamda bu yasa ile birlikte açılan dava sayıları katlandı. Yıl içerisinde 56 internet sitesi kapatılırken bin 109 habere ve 2 bin 210 sanal medya içeriğine erişim engeli getirildi. Taksim patlamasıyla birlikte hiçbir yasal dayanağı olmamasına rağmen internette bant daraltmasına gidilerek sanal medya hesaplarına ve internet sitelerine erişim engellendi. Sözde yanlış ve kötü görüntülerin yayılmasını engellemek adına yapılan bu uygulamayla gerçeklerin halktan gizlenmek istendiği gün gibi açığa çıktı. Patlamaya ve faile dair iktidar tarafından ortaya atılan her bir iddianın farklı şekillerde çürütülmesiyle birlikte bant daraltmayla yapılmak istenin sansür olduğu ortaya çıktı.

2022 yılında da gazeteciler mesailerinin büyük bölümünü adliyede geçirdi. 68 gazeteci hakkında soruşturma açılırken bunlardan 65’i davaya dönüştü. 810 gazeteciye dair devam eden yargılamalarda 76 gazeteciye ceza verildi. Bu yargılarda gazetecilere toplamda 1 müebbet 181 yıl, 6 ay 22 gün hapis, 8 milyon 105 bin 707 TL para cezası verildi.

Türkiye'de tek Kürtçe yayın yapan Xwebûn gazetesi yıl içerisinde birçok kez hakkında toplatma kararı bulunmamasına rağmen dağıtımı engellendi. Birçok sayısına el konulan gazeteyi taşıyan firma sahipleri de tehdit edildi.

Gazetecileri susturmak amacıyla yıl içerisinde düzenlenen operasyonlarda 39 gazeteci tutuklandı. Özellikle bu operasyonlarda Kürt gazeteciler hedeflenerek son 6 ayda 27 özgür basın çalışanı tutuklanarak dört duvar arasına konuldu. 8 Haziran’da düzenlenen operasyonda 20’si gazeteci 22 kişi gözaltına alındı. Derneğimizin Eşbaşkanı Serdar Altan’ın da aralarında bulunduğu gazetecilerin ev ve işyerlerine baskınlar düzenlendi. Burada yapılan aramalarda meslektaşlarımızın tüm ekipmanlarına el konuldu. Hatta bu operasyonda biraz daha ileri giden emniyet, yapım şirketlerindeki stüdyoları 30 günü aşkın arama kararı adı, abluka altında tuttu. Dışarıda kalanların da çalışmalarının önüne geçmeye çalışan emniyet el koyduğu tüm ekipmanlar, gazete arşiv ve özgür basın şehitlerinin fotoğraflarını “suç delili” olarak sundu. 8 gün süren gözaltından sonra, Diyarbakır Adliyesi’ne çıkartılan meslektaşlarımızdan 16’sı yaptıkları haber ve programlar nedeniyle tutuklandı. Aradan 7 ay geçmesine rağmen 16 gazeteciye dair herhangi bir iddianame açılmadığı gibi tutukluluğa yapılan tüm itirazlar da reddedildi. 

25 Ekim tarihinde ise Ankara merkezli operasyonda 11 gazeteci ev ve işyerlerine yapılan baskınla gözaltına alındı. İşkenceyle gözaltına alınan meslektaşlarımıza yönelik şiddet, emniyet müdürlüğünde tutuldukları 4 gün boyunca da devam etti. 29 Ekim’de 11 gazeteciden 9’u tutuklanarak bir kez daha Kürt gazetecilerin hakikati açığa çıkarma mücadelesi baltalanmaya çalışıldı. Hakim karşısına çıkan arkadaşlarımıza haberleriyle birlikte derneğimize neden üye oldukları sorularak derneğimiz kriminalize edilmeye çalışıldı.

Yıl içerisinde Türkiye sınırları içerisinde 1 gazeteci, Federe Kurdistan Bölgesi ve Kuzey ve Doğu Suriye’de 2 gazeteci öldürüldü. Kocaeli’nde Ses Kocaeli Gazetesi İmtiyaz Sahibi Gazeteci Güngör Arslan öldürüldü. Arslan, yolsuzluk haberleri nedeniyle hedef alınarak katledildi. 4 Ekim’de ise Federe Kurdistan Bölgesi’nin Süleymaniye kentinde Jineoloji Akademisi Üyesi ve gazeteci Nagihan Akarsel suikastle katledildi. Türkiye’de kriminal suçlardan ceza alan failin Akarsel’i katletmesi için MİT tarafından görevlendirildiği ortaya çıktı. Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi de suiksati sahiplenen bir açıklama yaptı. 20 Kasım’da ise Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik hava saldırıları sırasında Hawar Haber Ajansı (ANHA) muhabiri İsam Ebdullah yaşamını yitirdi. Saldırıları haberleştirmek için bölgeye giden Ebdullah ikinci bombardımanda yaşamını yitirdi.

2022 yılında sansürden haber takibinin engellenmesine, tutuklamalardan katletmelere kadar tüm engellemelere rağmen gazeteciler tüm saldırılara karşı direndi. Başta özgür basın emekçileri olmak üzere tüm gazeteciler iktidarın “gazeteciliği öldürme” saldırıları karşısında kalemi, fotoğraf makinesi ve kamerasını hakikatten yana tutarak gerçeğin karartılamayacağını ortaya koydu. Seçim takviminin yaklaşmasıyla saldırıların da arttığı 2023’te de gazeteciler olarak basın ve ifade özgürlüğüyle birlikte halkın haber alma hakkı için çetin bir mücadele yılı bizi bekliyor.