DFG 2024 YILI ŞUBAT AYI GAZETECİLERE YÖNELİK HAK İHLALLERİ RAPORU

DFG 2024 YILI ŞUBAT AYI GAZETECİLERE YÖNELİK HAK İHLALLERİ RAPORU

DEĞERLENDİRME

Gazezetecilere yönelik hak ihlalleri ile dolu bir ayı daha geride bırakıyoruz. 2024 yılının ikinci ayı olan Şubat ayında yine çok sayıda gazetecinin gözaltına alınması, tutuklanması, haber takibinin engellenmesi ve kötü muameleye maruz kalmasının yer aldığı bir raporla karşı karşıyayız. Dahası hakkında soruşturma ve dava açılan, cezalandırılan bir gazeteci ve gazetecilik gerçekliğinden bahsediyoruz. Yine RTÜK cezalarıyla susturulmaya çalışılan medya organları, erişim engeli getirilen haberler ve sosyal medya içerikleri raporumuzdaki ana konular arasında yer alıyor.

Ancak Şubat ayının en çok tartışılan konularının başında yine gazetecilerin gözaltına alınması ve gördükleri muamele vardı. 9 Şubat’ta Kibriye Evren ve Selamet Turan’ın gözaltına alınması, 13 Şubat’ta İzmir’de 5 gazetecinin gözaltına alınmaları, 27 Şubat’ta Van’da 3 gazetecinin gözaltına alınması en çok dikkat çeken hususlardı. İzmir’deki gazetecilerin 4 günlük gözaltı sürecinin ardından ev hapsi ve adli kontrol şartıyla serbest bırakılmaları aslında “Sizi bırakıyoruz ama eve hapsedip habercilik yapmanızı engelliyoruz” anlamına geliyor. İşte gazetecilerin haber yapması istenmiyor dediğimiz olay tam da budur. Bu gözaltıların haricinde PİRHA muhabiri Diren Keser’in Mersin’de gözaltına alınarak, tutuklanması da iktidarın gazetcilerden ne denli korktuğunu perçinleyen bir gelişme oldu. Federal Kürdistan Bölgesi’nde kaçırılan gazeteci Süleyman Ahmed’ten 132 gündür haber alınamaması da KDP’nin basın özgürlüğünü nasıl ayaklar altına aldığını açıklar nitelikte.

Şubat ayı aynı zamanda bazı gazetecilerin tahliye oldukları bir ay da oldu. Bunlardan biri de Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkınımız Dicle Müftüoğlu’ydu. 10 aylık tutsaklığın ardından Müftüoğlu özgürlüğüne kavuştu. Adeta düşmanca bir tavırla onu hapiste tutma çabası içerisinde olan yargı organları, ortaya çıkan gerçekler karşısında çaresiz kaldı ve Dicle’yi tahliye etmek zorunda kaldılar. Ancak burada şu soruyu sormadan da edemiyoruz. Dicle Müftüoğlu 10 ay boyunca neden hapiste tutuldu? Bu sorunun cevabını verecek olan bir yargı organı var mıdır? Belki Dicle şu an aramızda ancak özgürlüğünden çalınan 10 ayı ne yapacağız, nasıl bir hukuk terimiyle izah edeceğiz? Bu durum sadece Müftüoğlu için değil hapiste tutulan tüm gazeteciler için geçerli. Evet, belki Şubat ayında tahliye olan gazeteciler oldu ancak halen çok sayıda gazeteci dört duvar arasında özgürlüğünden mahrum. Yaşanan bu hukuk garabeti ülkenin düşünce ve ifade özgürlüğü alanında kara bir leke olarak duruyor. Bu nedenle özgürlüğünden mahrum bırakılan tüm gazetecilerin bir an önce serbest bırakılmasını talep ediyoruz.

Türkiye’de basın özgürlüğünden bahsederken, maalesef ki düşman gibi görülen gazeteciler gerçekliğiyle karşı karşıyayız. İktidar genel anlamda gazetecileri sevmeyen, yapılan haberleri engelleme çabası içerisinde olan bir pozisyonda. Bununla da yetinmeyip kendi iktidarıyla ilgili ve yandaşlarıyla ilgili haberleri adeta kriminazile ederek, ortadan kaldırmaya odaklanmış durumda. Bu şekilde yapılan engellemelerle gerçeklerin perdelenebileceğini zannediyorlar. Elbette, yaşanan baskılar ve engellemeler belli düzeyde sağlıklı bir habercilik yapılmasını engelliyor olabilir ancak bu, gerçek manada habercilik yapan ve onuruyla hakikatin peşinden koşan gazetecileri durduramaz. Nitekim bu gerçekliği açık bir şekilde görüyoruz. Her şeye rağmen onurlu gazeteciler halkın haber alma hakkını savunmak adına gazetecilik yapmaktan vazgeçmiyorlar.

Bir ayı daha geride bırakırken, girdiğimiz bahar aylarında gazetecilerin daha özgür bir çalışma ortamında işlerini yapabilmelerini umut ediyoruz. Bunun gerçekleşebilmesi için de iktidarın artık basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü alanındaki baskı ve yıldırma politikalarına son vermesi gerektiğini belirtiyoruz. Unutmayalım ki; “özgür basın, özgür toplum” anlamına gelmektedir. Gazetecilerin özgür olmadığı bir toplumun özgürlüğünden bahsedemeyiz. Bunun için tüm kesimleri gazetecilerle dayanışma içerisinde olmaya, kendi haber alma hakkını savunmaya davet ediyoruz.