2021 YILI MAYIS AYI GAZETECİLERE YÖNELİK HAK İHLALLERİ RAPORU

2021 YILI MAYIS AYI GAZETECİLERE YÖNELİK HAK İHLALLERİ RAPORU

DEĞERLENDİRME

 

Gazetecilere yönelik baskılarla başladığımız Mayıs ayını benzer bir tabloyla geride bıraktık. Osmaniye’de belediye ihalelerinde yolsuzluk yaşandığına dair haber yapan bir meslektaşımızın evi özel harekat polisleri tarafından basıldı. Ayın son günlerinde evi basılan gazeteci darp da edildi. Bilinmeli ki gazetecinin temel görevi haber yapmaktır. Bunun karşılığı da baskına uğramak ve şiddet değildir. Bu tür yöntemlerle basın emekçilerine ‘Haber yapmayın’ mesajı veriliyor.

 

Mayıs ayına bütünlüklü baktığımızda önceki aylara oranla hiçbir şeyin değişmediğini görüyoruz. Bu ay da gazetecilerin üzerindeki baskı aygıtları diri tutuldu ve basın özgürlüğünü yaralayacak birçok uygulamanın altına imza atıldı. Gözaltılar, yargılamalar, sansür gibi baskı çeşitleri yine devredeydi. Ayrıca sahada çalışan birçok meslektaşımızın işini yapması da defalarca engellendi. Yine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sedat Peker’in ifşaatları ile ilgili haber yapan çok sayıda yayın kuruluşunu adeta tehdit ederek, haber yapmalarının önüne geçmeye çalıştı.

 

Kaçırma ve ajanlık dayatması da gazetecileri baskılama yöntemi olarak kullanılıyor. Bunun son örneğini Ankara’da yaşadık. Mezopotamya Ajansı muhabiri Lezgin Tekay, ailesini görmek için gittiği kentin girişinde kendilerini “istihbarat” diye tanıtan 5 kişi tarafından kaçırıldı. İki saat boyunca alıkonulan meslektaşımıza ajanlık dayatması da yapıldı. Bu yaşananları şiddetle kınıyoruz. Gazeteciler sizin ajanınız değil; kamu hizmeti yapan, halk için doğruların yükünü taşıyan emekçilerdir. Israrla bilgi almak istiyorsanız doğru ve cesur habercilik yapan gazetecilerin yaptıkları haberleri takip edebilirsiniz!

 

Tutuklu meslektaşlarımıza da ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Son zamanlarda ilk kez cezaevindeki gazeteci sayısında bir azalma yaşandı. Ancak bu azalma gazeteciler üzerindeki yargı baskısının hafiflediğine işaret etmiyor. Zira tutuklu gazeteci sayısının azalma sebebi, meslektaşlarımızın infaz sürelerinin dolması. Sebebi ne olursa olsun cezaevindeki gazeteci sayısının azalması asla yeterli değildir, olmayacaktır da. Bir meslektaşımızın bile cezaevinde olması ifade ve düşünce özgürlüğü açısından asla kabul edebileceğimiz bir şey değil.

 

Geride bıraktığımız ay Basın Kartı Yönetmeliğinde de bazı değişiklikler yapıldı.  Yeni yönetmelikle, basın kartı verilecek kişilerde aranan şartlara “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, üyesi olmak veya yardım etmekten hüküm giymemiş olmak” ve “şiddet ve terörü özendirecek, her türlü örgüt suçları ile mücadeleyi etkisiz kılacak içerik oluşturması” ibareleri eklendi. Basın emekçilerinin “terörize” edildiği böylesi bir ortamda yapılan bu değişikliklerle bir yandan gazeteciler kartsız bırakılmak istenirken, bir yandan da basın meslek örgütleri etkisizleştirilmeye çalışılıyor. Ancak şu bilinmeli ki; gazeteciliğin kıstası iktidarların verdiği kartlar değil mesleki faaliyetlerdir. Gazeteci herhangi bir yerden icazet almak zorunda değildir. Çünkü gazeteciliğe iktidar değil, basın meslek örgütleri karar verir.

 

Anlaşılacağı üzere tüm bu yaşananlar gazetecilerin sahadan koparılmasına dönük girişimlerdir. Baskılarla doğru haberin önü alınmak isteniyor. Ancak bunlar nafile çabalardır. Bu yaklaşıma karşılık gazetecilerin mesajı da nettir: “Gazetecilik yapmaya devam edeceğiz!”